13-

4.1K 130 3
                                    

Aradan bir kaç gün geçmişti. Mert'e düşüneceğimi söylemiştim ama kafam karmakarışık olmuştu. Tamam ondan hoşlanıyordum, bazen de kıskanıyordum biraz ama bu ciddi bir şeydi. Kafamda soru işaretleri vardı. Elimdeki mutfak havlusunu masanın üstüne bırakıp Mert'in odasına çıktım. Kapısı açıktı. Bir şey demeden odaya girdim. Beni görünce hemen ayağa kalkmıştı.

" Cevabın ne? Seni bu konuda asla zorlamam, içinden geleni söyle. " Camın önüne gidip sırtımı cama dayadım.

" Kafamda soru işaretleri var. " Sonra devam ettim.

" Sen hâlâ Selin'i seviyorsun. Bu ileride bize zarar verecek, ben yapamam. "

Yanıma yaklaşıp elimi tuttu. " Selin'i bir anda silip atamam ama onu aramıza sokmayacağım, söz. Şimdi soruyorum, biz olmaya ne dersin? "

Kafa salladım. Daha da bir şey diyememiştim zaten. Biz şimdi sevgili olmuştuk galiba. Yanaklarım al al olmuştu ve Mert bunu farketmişti.

" Utandı mı benim güzelim? "

" Mert! " Eliyle ağzına hayali bir fermuar çekip gülümsedi.

" Sevgili olduğumuza göre bugünün şerefine yemekleri ben yapacağım. "

**

Mert'in masaya koyduğu yemeklere baktık. Makarna ve köfte yapmıştı. O kadar acıkmıştım ki hemen  yerime geçip oturdum.

" Ellerine sağlık. " dedim gülümseyerek. Mert göz kırpıp gülmüştü. Bunu fark eden Görkem ve Güney hemen ortaya atıldı.

" Siz hayırdır? " Görkem ters ters bakıp masaya yumruğunu vurdu. " Bacım, rahatsız ediyorsa söyle. " Şaşkınca Görkem'e bakarken Mert çoktan Görkem'in yakasına yapışmıştı.

" Senin o yumruğunu alır müsait bir yerine sokarım. Sevgilime gülümserken sana mı sorucam lan it! "

Yemeklerimizi yerken kimseden ses çıkmıyordu. Yemekten sonra bulaşıkları Güney ve Görkem yıkamıştı yıkamazlarsa Mert'in yumruklarına hedef olacaklardı çünkü.

Mert ile balkona çıkıp biraz sohbet ettik. Sevdiğimiz, sevmediğimiz her şeyi sormuştuk birbirimize. Mesela Mert karnıyarık ve pilavı çok seviyordu, çiğ yumurtadan da nefret ediyordu. Bu tarz şeyleri birbirimize anlatıp birbirimizi tanımaya çalıştık.

"Yarın tüm gün evde olmayacağım. Sen de sınava çalışırsın, sakın temizlik falan yapayım deme. Hafta sonu evi temizlemek için gelecekler."

Kafa sallayıp elimdeki fincanı ağzıma götürdüm. Çok sıcaktı.

" Bir türlü soğumadı şu çay. " diye isyan ettim. Mert gülümseyip elimdeki fincanı alıp üflemeye başladı. Onun bu yanını sevmiştim. Bana değer veriyordu bunu hissediyordum, biliyorum beni sevmiyor küçücük bir hoşlantıydı sadece onunki. Aramızda hâlâ Selin vardı ve kolay kolay da gideceğe benzemiyordu.

" Alya? Beni duydun değil mi? "

Düşüncelerimden sıyrılıp dikkatimi ona verdim. " Ben şey.. Aslında duymadım."

Güldü ve elindeki fincanı masaya bıraktı. " Dedim ki; erkenden uyu, yarın bütün gün ders çalışacaksın. Anlaştık mı? "

" Beş yaşındaki çocuğunu tembihleyen anneler gibisin Mert. Tamam anlaştık. "

**
Ertesi gün erkenden kalkıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra salona inmiştim. Herkes çoktan gitmişti. Dolaptan akşamdan kalan köfte ve makarnayı çıkarıp ısıttım. Üşenmiştim kahvaltı hazırlamaya. Aslında evi temizlemek istiyordum ama hafta sonu zaten kadınlar gelecekti ve ev temiz sayılırdı.

Yemeğimi yedikten sonra çabucak mutfağı temizleyip odama çıktım. Mert her ne kadar kızsa da kendi odamı hızlıca toparlayıp duşa girdim. Çünkü dağınık odada derse odaklanamıyordum.

**

Bir kaç saat sonra ders çalışmaya başlamıştım. Arada küçük molalar verip su içmeye iniyordum onun dışında  sandalyemden  bir saniye olsun kalkmamıştım. Bu sınav için neredeyse dört aydır hazırlanıyordum ama son iki aydır iyice boşlamıştım ve kendimi toparlamam  gerekiyordu. Mert her ne kadar katı , soğuk biri gibi gözükse de aslında iyiydi. Onun o katı maskesinin  altındaki Mert'i  görmüştüm. 

" Alya? " Boşta bulunup  sıçradım. Mert'in  sesiydi bu. 

" Ne zaman geldin? Duymadım."

Gülümseyip yanıma yaklaştı. Önümdeki  not defterini ve bilgisayarı  kapatıp  alnıma bir öpücük kondurdu.

" Bunları giyip aşağı in. "

Uzattığı  poşeti aldım. Tam ona soru soracaktım ki odadan çıkıp gitti. Poşeti açıp  içindeki şeyi çıkardım. Siyah bir tulumdu. Üst kısmı  dar, paça kısımları  ise genişti. Hemen tulumu  üzerime geçirip  saçlarımı elimle düzelttim. Poşetin içindeki  beyaz spor ayakkabıyı  ve notu görünce gülümsedim.

- Şimdi sen topuklu giyer , merdivenlerden  falan düşersin. Güzelim,  bu gece çok güzel olacak :)-

Ayakkabıyı  da ayağıma geçirip  saçlarımı  sıkı  bir at kuyruğu  yaptım. Kesin özel bir şey planlamıştı, bende damdan düşer  gibi  inersem olmazdı. Gözlerime  eyeliner  çektikten sonra dudağıma  da mat rujumu  sürdüm. İşte şimdi  hazırım.

**
Aşağı indiğimde  takım elbiseli bir Mert beklemiyordum. Hatta son derece romantik bir yemek masası bile beklemiyordum. Ağzım  açık  öylece masaya bakarken Mert beni çekiştirerek  sandalyeye  oturttu.

" Akşama kadar bir şey yememişsin, kuşlar söyledi. Şimdi güzelce  karnını doyur güzelim. "

Hem sohbet ediyor hem de yemeğimizi  yiyorduk. " Böyle bir şey beklemiyordum  açıkçası,  teşekkür ederim. " dedim ağzımdaki patatesi  yutmaya çalışırken. Çok doymuştum  fakat Mert hâlâ  tabağıma  bir şeyler koyuyordu.

" Mert, doydum  artık. Lütfen.."

Kafa salladı. Elini takım  elbisesinin cebine sokup bir kutu  çıkarttı. Kutuyu  bana uzattı.  Ellerim titreyerek  kutuyu açtım. " Bunlar bizim birbirimize  ait olduğumuzun  simgesi. " dedi Mert gülümseyerek.

İki tane bileklik vardı kutuda. Siyah ip ve ortasında küçük kare şeklinde tahtadan bir şekil vardı,  üzerine 'M'  harfi işlenmişti. Diğer bileklikte  de 'A' harfi vardı. M harfli olanı eline alıp  bileğimi  kendine  doğru çekti. Bilekliği  taktığında  bende onun bileğine  diğer bilekliği  taktım.

**
Birlikte mutfağı temizlemiş salona geçmiştik. Televizyondan  bir sinema  filmi bulup açtık. Filmde küçük bir çocuk ailesini bulmak için  yetimhanenin  sistemini  hackliyor  ve bununla  kalmayıp  emniyetin  sistemini  de çökertip  trafiği  kilitliyordu. Film bittiğinde uykumun  geldiğini  hissedip  Mert'e  döndüm. Beni izliyordu.

" Uyusak mı Mert? Uykum geldi."

Kafa salladı. " Bizimkiler  nerede, neden gelmediler? " Kaşlarını  çatıp bana baktı.

" Güney annesine gitti, Görkem de kız arkadaşında  kalacakmış. "  Giyinme odasına girip  hızlıca pijamalarımı  giyindim. Mert de takım elbisesini  çıkarmış pijama giymişti. Kedi gibi bana bakıyordu,  kahkaha attım.

" Birlikte uyuyalım." dedi.Kafa salladım. Yatağa yattığımızda Mert kollarını  belime sarmıştı bile. " İyi geceler güzelim."

" İyi geceler Mert."

Yüreğim Sende Kaldı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin