Aradan bir kaç gün geçmişti. Mert'e düşüneceğimi söylemiştim ama kafam karmakarışık olmuştu. Tamam ondan hoşlanıyordum, bazen de kıskanıyordum biraz ama bu ciddi bir şeydi. Kafamda soru işaretleri vardı. Elimdeki mutfak havlusunu masanın üstüne bırakıp Mert'in odasına çıktım. Kapısı açıktı. Bir şey demeden odaya girdim. Beni görünce hemen ayağa kalkmıştı.
" Cevabın ne? Seni bu konuda asla zorlamam, içinden geleni söyle. " Camın önüne gidip sırtımı cama dayadım.
" Kafamda soru işaretleri var. " Sonra devam ettim.
" Sen hâlâ Selin'i seviyorsun. Bu ileride bize zarar verecek, ben yapamam. "
Yanıma yaklaşıp elimi tuttu. " Selin'i bir anda silip atamam ama onu aramıza sokmayacağım, söz. Şimdi soruyorum, biz olmaya ne dersin? "
Kafa salladım. Daha da bir şey diyememiştim zaten. Biz şimdi sevgili olmuştuk galiba. Yanaklarım al al olmuştu ve Mert bunu farketmişti.
" Utandı mı benim güzelim? "
" Mert! " Eliyle ağzına hayali bir fermuar çekip gülümsedi.
" Sevgili olduğumuza göre bugünün şerefine yemekleri ben yapacağım. "
**
Mert'in masaya koyduğu yemeklere baktık. Makarna ve köfte yapmıştı. O kadar acıkmıştım ki hemen yerime geçip oturdum.
" Ellerine sağlık. " dedim gülümseyerek. Mert göz kırpıp gülmüştü. Bunu fark eden Görkem ve Güney hemen ortaya atıldı.
" Siz hayırdır? " Görkem ters ters bakıp masaya yumruğunu vurdu. " Bacım, rahatsız ediyorsa söyle. " Şaşkınca Görkem'e bakarken Mert çoktan Görkem'in yakasına yapışmıştı.
" Senin o yumruğunu alır müsait bir yerine sokarım. Sevgilime gülümserken sana mı sorucam lan it! "
Yemeklerimizi yerken kimseden ses çıkmıyordu. Yemekten sonra bulaşıkları Güney ve Görkem yıkamıştı yıkamazlarsa Mert'in yumruklarına hedef olacaklardı çünkü.
Mert ile balkona çıkıp biraz sohbet ettik. Sevdiğimiz, sevmediğimiz her şeyi sormuştuk birbirimize. Mesela Mert karnıyarık ve pilavı çok seviyordu, çiğ yumurtadan da nefret ediyordu. Bu tarz şeyleri birbirimize anlatıp birbirimizi tanımaya çalıştık.
"Yarın tüm gün evde olmayacağım. Sen de sınava çalışırsın, sakın temizlik falan yapayım deme. Hafta sonu evi temizlemek için gelecekler."
Kafa sallayıp elimdeki fincanı ağzıma götürdüm. Çok sıcaktı.
" Bir türlü soğumadı şu çay. " diye isyan ettim. Mert gülümseyip elimdeki fincanı alıp üflemeye başladı. Onun bu yanını sevmiştim. Bana değer veriyordu bunu hissediyordum, biliyorum beni sevmiyor küçücük bir hoşlantıydı sadece onunki. Aramızda hâlâ Selin vardı ve kolay kolay da gideceğe benzemiyordu.
" Alya? Beni duydun değil mi? "
Düşüncelerimden sıyrılıp dikkatimi ona verdim. " Ben şey.. Aslında duymadım."
Güldü ve elindeki fincanı masaya bıraktı. " Dedim ki; erkenden uyu, yarın bütün gün ders çalışacaksın. Anlaştık mı? "
" Beş yaşındaki çocuğunu tembihleyen anneler gibisin Mert. Tamam anlaştık. "
**
Ertesi gün erkenden kalkıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra salona inmiştim. Herkes çoktan gitmişti. Dolaptan akşamdan kalan köfte ve makarnayı çıkarıp ısıttım. Üşenmiştim kahvaltı hazırlamaya. Aslında evi temizlemek istiyordum ama hafta sonu zaten kadınlar gelecekti ve ev temiz sayılırdı.Yemeğimi yedikten sonra çabucak mutfağı temizleyip odama çıktım. Mert her ne kadar kızsa da kendi odamı hızlıca toparlayıp duşa girdim. Çünkü dağınık odada derse odaklanamıyordum.
**
Bir kaç saat sonra ders çalışmaya başlamıştım. Arada küçük molalar verip su içmeye iniyordum onun dışında sandalyemden bir saniye olsun kalkmamıştım. Bu sınav için neredeyse dört aydır hazırlanıyordum ama son iki aydır iyice boşlamıştım ve kendimi toparlamam gerekiyordu. Mert her ne kadar katı , soğuk biri gibi gözükse de aslında iyiydi. Onun o katı maskesinin altındaki Mert'i görmüştüm.
" Alya? " Boşta bulunup sıçradım. Mert'in sesiydi bu.
" Ne zaman geldin? Duymadım."
Gülümseyip yanıma yaklaştı. Önümdeki not defterini ve bilgisayarı kapatıp alnıma bir öpücük kondurdu.
" Bunları giyip aşağı in. "
Uzattığı poşeti aldım. Tam ona soru soracaktım ki odadan çıkıp gitti. Poşeti açıp içindeki şeyi çıkardım. Siyah bir tulumdu. Üst kısmı dar, paça kısımları ise genişti. Hemen tulumu üzerime geçirip saçlarımı elimle düzelttim. Poşetin içindeki beyaz spor ayakkabıyı ve notu görünce gülümsedim.
- Şimdi sen topuklu giyer , merdivenlerden falan düşersin. Güzelim, bu gece çok güzel olacak :)-
Ayakkabıyı da ayağıma geçirip saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptım. Kesin özel bir şey planlamıştı, bende damdan düşer gibi inersem olmazdı. Gözlerime eyeliner çektikten sonra dudağıma da mat rujumu sürdüm. İşte şimdi hazırım.
**
Aşağı indiğimde takım elbiseli bir Mert beklemiyordum. Hatta son derece romantik bir yemek masası bile beklemiyordum. Ağzım açık öylece masaya bakarken Mert beni çekiştirerek sandalyeye oturttu." Akşama kadar bir şey yememişsin, kuşlar söyledi. Şimdi güzelce karnını doyur güzelim. "
Hem sohbet ediyor hem de yemeğimizi yiyorduk. " Böyle bir şey beklemiyordum açıkçası, teşekkür ederim. " dedim ağzımdaki patatesi yutmaya çalışırken. Çok doymuştum fakat Mert hâlâ tabağıma bir şeyler koyuyordu.
" Mert, doydum artık. Lütfen.."
Kafa salladı. Elini takım elbisesinin cebine sokup bir kutu çıkarttı. Kutuyu bana uzattı. Ellerim titreyerek kutuyu açtım. " Bunlar bizim birbirimize ait olduğumuzun simgesi. " dedi Mert gülümseyerek.
İki tane bileklik vardı kutuda. Siyah ip ve ortasında küçük kare şeklinde tahtadan bir şekil vardı, üzerine 'M' harfi işlenmişti. Diğer bileklikte de 'A' harfi vardı. M harfli olanı eline alıp bileğimi kendine doğru çekti. Bilekliği taktığında bende onun bileğine diğer bilekliği taktım.
**
Birlikte mutfağı temizlemiş salona geçmiştik. Televizyondan bir sinema filmi bulup açtık. Filmde küçük bir çocuk ailesini bulmak için yetimhanenin sistemini hackliyor ve bununla kalmayıp emniyetin sistemini de çökertip trafiği kilitliyordu. Film bittiğinde uykumun geldiğini hissedip Mert'e döndüm. Beni izliyordu." Uyusak mı Mert? Uykum geldi."
Kafa salladı. " Bizimkiler nerede, neden gelmediler? " Kaşlarını çatıp bana baktı.
" Güney annesine gitti, Görkem de kız arkadaşında kalacakmış. " Giyinme odasına girip hızlıca pijamalarımı giyindim. Mert de takım elbisesini çıkarmış pijama giymişti. Kedi gibi bana bakıyordu, kahkaha attım.
" Birlikte uyuyalım." dedi.Kafa salladım. Yatağa yattığımızda Mert kollarını belime sarmıştı bile. " İyi geceler güzelim."
" İyi geceler Mert."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüreğim Sende Kaldı
ChickLit"Bana oyun oynadın, resmen oynadın benimle! Sana güvenmiştim ben be! " Onur başını yere eğdi. Benimle göz göze gelmemeye çalışıyordu. " Kaldır kafanı. Hadi gidip bir yerlerde kutlayın bunu, zaferinizin tadını çıkarın. Nasıl kandırdık ama şu salağı...