29-

3.4K 114 1
                                    

İznim bittiği için tekrardan işe dönmüştüm. En azından iki insan yüzü görüp evde olanları bir kaç saatliğine de olsa unutuyordum. Ama eve dönünce tekrar kendimi kapana kısılmış hissediyordum. İnsanın evi üzerine üzerine gelir miydi? Benim evim, benim üzerime üzerime geliyordu. Orası benim evim değildi.. Mete yanıma geldiğinde kendimi toparlayıp saçlarımı düzenledim.

" Hoşgeldin, gelsene ben de birazdan çıkacaktım."

Mete gösterdiğim yere oturup sevecen bir ifadeyle bana baktı. Onu uzun zamandır görmüyordum.

" İyi değilsin sen Alya, gerçekten iyi değilsin! Evliliğinde sıkıntılar mı var, ne var anlat bana!"

Bir şey yok dercesine elimi salladım.

" İyiyim ben Mete. Biraz yoruldum sadece. " Hem Mete ile konuşuyor hem de önlüğümü çıkarmış dolaba koymaya çalışıyordum.

" Gerçekten iyiyim ben. Mutluyum. Onur beni çok seviyor, ben de onu. Benim için endişelenmeyi bırakın artık olur mu?"

Birlikte odadan çıkıp hastanenin acil çıkışına doğru yürüdük. Onur arabasında beni bekliyordu. Mete'yi çabucak öpüp arabaya bindim. Onur ana caddeye çıkana kadar bir şey dememişti ama caddeye çıktığımız an konuşmaya başladı.

" Mete'yi severim. İyi çocuk ama seni bu kadar önemsemesine sinir oluyorum. Neyse, bir şey demeyeceğim sonra Onur karısını sıktı oluyor. Ben sadece Mert'e yakın olmanı istemiyorum. "

" Görüşmüyorum onunla. Bak işte seninle evliyim, evden iş dışında çıkmıyorum bile. Sabah sen bırakıyorsun akşam da sen gelip alıyorsun. Koridora diktiğin adam da var. Tuvalete kadar takip ediyor. İçeri girmemesi çok ince bir davranış ama. Yemek molalarımda tam karşıma oturuyor. Sen zaten beni sıkmıyorsun, hepsi benim şımarıklığım. "

Onur cevap vermedi sadece güldü. Eve gelmiştik. Onur arabayı garaja koymak için kapının önünde durmuştu onu beklemeden eve girdim. Ev buram buram köfte kokuyordu.

" Deniz abla, köfte mi yaptın? "

Koşturarak mutfağa girdim. Deniz abla yemek masasını donatmıştı resmen. Köfte, makarna, patates kızartması, börek, tatlı ve daha bir çok şey.

" Alya, sen gidip üstünü değiştir. Sonra yemek yiyelim hayatım. Beş dakika içinde burada ol."

Arkadan Onur'un sesini duymamla ürperdim. Hızlıca kafamı sallayıp odaya çıktım.

Kısa bir duştan sonra hastane kokusundan arınmıştım. Üzerime kısa kollu bir tişört ve eşofman giyip mutfağa indim.

" Beş dakikayı çoktan geçtin. Deniz abla masayı toplayabilirsin. Alya bu evin kurallarını öğrenecek."

Deniz abla elini tabağa uzatmıştı ki onu durdurdum. " Senin evin, senin kuralların değil mi? Sanıyorsun ki Alya her şeye göz yumacak, her şeyi sineye çekecek. Ama yok öyle! "

Servis tabağını alıp Onur'un üzerine fırlattım. Tabak, Onur'u teğet geçip yanındaki dolaba çarptıktan sonra üç parçaya ayrılıp yere saçılmıştı. Bardağı da alıp duvara fırlattım. " Senden nefret ediyorum, senden nefret ediyorum!! Senden nefret ediyorum! "

Onur sakince oturduğu sandalyeden kalkıp elimi tuttu.

" Odaya çıkıyoruz. Yeter bu kadar saygısızlık." Beni çekiştire çekiştire odama getirmişti. Kapıyı açıp odaya soktu beni. Odadaki tekli koltuğa oturdum.

" Onur, ben çok bunaldım. Beni kısıtlamandan, kural koymandan, beni bu eve hapsetmenden. Ben burayı evim olarak görmüyorum. Burası ev değil benim için. Diyorum ki hah işte sakince bir yemek yiyeceğiz, sorun yok diyorum ama sen yine bir şey çıkarıyorsun. Derdin ne? Beni aç bırakıp cezalandırmak mı? Bu davranışların senden nefret etmemi sağlıyor. Şimdi izin verirsen uyuyacağım. "

Yüreğim Sende Kaldı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin