45-

1.8K 74 1
                                    

Aradan aylar geçmişti. Minik kızım  içimde büyüyüp  gelişiyordu. Üç ay sonra aramıza katılacaktı. Acaba kime benzeyecekti çok merak ediyordum. Kız, halaya oğlan dayıya çeker demişler. Halasına  çekerse  benim kızım  çok güzel olacaktı. Şimdiden  odasını hazırlamıştık, kıyafetlerini  dolabına  yerleştirmiştik.

Geçen ay Gizem ve Baran evlenmişti. Baran hâlâ  Mert'in  yanında Gizem'e çekinerek bakıyordu. Çok mutlulardı, Gizem çok seviyordu  Baran'ı.

" Sevgilim, ben çıkıyorum. Sen de çok yorma kendini. Tamam mı? "

Yaklaşıp  Mert'in  kravatını  düzelttim. İçimde  bir sıkıntı  vardı.

" Gitmesen olmaz mı? İçimde kötü bir his var , korkuyorum. Kötü  bir şey olacak. " Mert yaklaşıp dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu. Bu öpücük  güven veren bir öpücüktü.

" Ben bir avukatım  ya hani. Duruşmaya  gitmem lazım ama bir kaç saate döneceğim. " Ona sıkıca sarıldım. Sonra gözlerinin içine bakıp gülümsedim.

" Gelirken bol çikolatalı  pasta getir ama tamam mı? Kızının  canı çekmiş."

**

Mert gideli iki saat olmuştu. Ben de bu sürede kızımın  karnını doyurmuş televizyon  izliyordum. Doğuma kadar izne ayrılmıştım. Doğumdan iki ay sonra tekrar işimin  başına geçecektim. Biraz zor olacaktı ama değerdi.

Mert'i aramaya karar verip telefonu elime aldım. Numarasını rehberden bulup aradım ama açmadı. Bir kaç kez daha çaldırıp  kapattım. Derin bir nefes alıp karnımı okşadım.

" Hayal, benim güzel  kızım. Baban bizim için çok çalışıyor. Şimdi anne kalkıp  baba için güzel yemekler hazırlayacak sen de uslu  duracaksın tamam mı? "

Mutfağa geçip Mert'in en sevdiği  yemeklerden  yapmaya başladım.

**

Mert-

Duruşma biraz uzun sürmüştü  ama bitmişti sonunda. Karşı taraf davayı  kaybetmişti. Bu adamlar çok tehlikeliydi. Dosyaları toparlayıp  müvekkilimle  duruşma salonundan  çıktık.

" Çok teşekkür ederim size. Benim hayatımı  kurtardınız. Size nasıl teşekkür etsem az. " Adamın omzunu sıkıp  bıraktım. Biraz daha sohbet edip adliyeden çıktık. Adam kendi arabasına  binip gittiğinde  ben de adliyenin  karşısındaki pastaneden Alya'nın  istediği  pastayı alıp  arabaya  bindim.

Kestirme  olsun diye Riva kavşağını  kullanıyordum. Dikiz  aynasından  baktığımda  arkamda bir araba vardı. Beni takip ediyorlardı. Sürücü tarafındaki adam tutuklanan  herifin  adamıydı. Hızlandım. Ben hızlanınca  o da hızlanmıştı.

" Kahretsin!! "

Yolun sonu uçurumdu. Arabayı durdurup  aşağı indim. Buradan  kaçmam  imkânsızdı. Adam da inip yanıma geldi.

" Arif abinin  selamı var. Sana teşekkürlerini  sunuyor. " Ben ne olduğunu  anlamadan gelip beni itti. Düşerken  tek düşündüğüm  Alya ve çocuğumdu.

**

Alya-

" Abi , bir şey yapmam  lazım. Adliyeyle irtibata geçecektin ne oldu?"

Abim elimi tutup gözlerimin içine baktı. Kötü bir şey söyleyecekti.

" Şimdi haber geldi, arabasını Riva'da bulmuşlar. Biz Pamir ile oraya gidiyoruz. " Oturduğum  yerden kalktım.

" Ben de geliyorum, sakın  engel olmayın. "

Abimin arabasına binip emniyet kemerimi  taktım. Ona bir şey olursa dayanamazdım.

**
Arabanın  bulunduğu  yer uçurumun  kenarıydı. Arabadan inip oraya doğru koştum. Polisler de arabayı inceliyordu. Ön koltukta  pasta kutusu  vardı. Polislerle konuşan Pamir'in  yanına gittim.

" Mobeseye  takılan görüntülere  göre adliyeden  buraya kadar bir araba takip  etmiş. Sonrasını bilmiyoruz. Arkadaşlarımız  denizi  de araştırıyor."

Tam o sırada dalgıç kıyafetiyle  bir adam geldi. Elinde Mert'in bilekliği  vardı. 

" Amirim,  bunu bulduk. Ben diğer dalgıçlara  söyledim, denizin  derinliklerinde  de arayacaklar. " Sonra bana döndü.

" Lütfen burada beklemeyin. Bir şey olursa biz size haber vereceğiz. "

Yere bağdaş kurup  oturdum. O bizi bırakmazdı ki. O bizi asla bırakmazdı.

" Mert , lütfen gel. Çok korkuyorum. Sana ihtiyacım  var lütfen! "

Yüreğim Sende Kaldı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin