13.bölüm

4.9K 160 26
                                    

Multi: Duru

Berk olduğumuz tarafa gelirken nefesimi tutup olacak olan kıyameti bekledim. Kolumdan tutulup bir odaya çekilirken şaşkınca Bura'ğa baktım. Ben onun yüzüne bakarken, o soluksuz konuşmaya başladı. "Neden Berk bizi görecek diye korkuyorsun? En fazla ne yapabilir ki? Böyle gizli şeyler yapmak bana göre değil." Dediğinde sinirle konuştum. "Hadi diyelim Berk bizi gördü. Ne diyeceğim! Aa Berk benim Burak'la aramda birşey yok ama sadece düzenli bir şekilde öpüşüyoruz hepsi bukadar mı diyeyim." Elini çenesine yaslayıp bir süre beni izledi. Gözlerini kısıp gözlerime baktı.  "Bütün mesele öpüşmemiz yani? İyi ben açıklarım Berk'e" diyip kolumu tutunca var gücümle kolumu geri çektim.  "Delirdin sen herhalde! Şuan evli olduğumuzu söylesen bile Berk pislik olsun diye babama yasak aşk yaşadığımızı hiç zorlanmadan inandırır. Ben bu yaşta ölmek istemiyorum." dedim soluksuzca. Derin bir nefes alıp devam ettim. "Hem biz bile ne olduğumuzu bilmiyoruz. Ne diyeceksin ki Berk'e?" Derken son sözlerimde gözlerim kısıldı.

Sıkıntılı bir nefes verip konuşmaya başladı. "Sevgili işi bana göre değil. Birinin elini tutup benim sevgilim diye ortalıkta dolaşamak bana göre hiç değil. Yani ters bana o işler" ağzım açık bir şekilde söylediği sözleri sindirmeye çalıştım. Sinir tüm bedenimi ele geçirirken omuzuna bir yumruk atıp çemkirdim. "Sen bana ne demeye çalışıyorsun hı! Seninle günlük öpüşürüm, yatarım ama seninle ciddi düşünüp insan içine çıkmam mı diyorsun?" Dedim sinirle. "Ben öyle mi dedim. Sen gayet iyi duydun işte. Ne demek istediğim anladın sen. Buda benim sevme şeklim. Benimde bir kuralım var sonuç da." çıldırmış bir şekilde bağırıp göğsüne vurdum. "Bende sana çok meraklıydım sanki! Bir daha sakın bana yaklaşma." diyip omuzundan iterek odadan çıktım. Kapıyı arkamdan sertçe çektim. Sinirim bir türlü dinmek bilmiyordu. Kapıya bakıp var gücümle ayağımı vurup bağırdım. "Hayvan!!" Ayağımın ağrısıyla inleyip duvara yasladım. Kapı bir hışımla açıldı. "Bana mi dedin sen?" Diyip sinirle gözlerime baktı.

"Evet sana dedim. Hayvansın işte. Madem böyle düşüncelerin var ozaman ne diye peşime takılıp duruyorsun. Ne diye dans partnerimin ayağını kırıyorsun? Ne diye kıskanıp duruyorsun?" diyip derin bir nefes aldım. İkimizde çok sinirliydik. "Evet kıskanıyorum. İçimde sana olan şey her ne kadar büyük olursa olsun, benim de bir kuralım var. Ve sende beni böyle kabul edeceksin. Zorla ve ya güzellikle" ayağımı sertçe yere vurdum. "Etmiyorum kabul falan tamam mı. Etmeyeceğim işte sen varya tam bir uyuzsun. Görürsün sen. Bak bakalım bir daha bana yaklaşabilecek misin." Sözlerim biter bitmez dudaklarını dudaklarımda hissettim. Beni kendi içine katmak ister gibi bedenine yasladı. Kızgınlığım kendini ele verirken dizimi sertçe erkekliğine geçirdim. "Sikeyim! Senin oramla alıp veremediğin ne kızım?" diyip kıvranan Bura'ğa baktım. "Oranla değil, seninle alıp veremediğim var. Sakın bir daha beni öpmeye kalkma çok fena olur." diyip onu orada bırakıp kızların yanına gittim.

"Nerede kaldın sen?" Diyen Buse'ye sinirle konuştum. "Cehennemin dibinde! Deliricem ya." çıldırmış gibi arabaya binip kapıyı sert çarptım. Uyuklanan Zehra yerinden sıçrayarak konuştu.  "Senin canıma kastın var sanırım." Gözlerimi kısıp başımı arkaya çevirdim. Zehra bakışım dan sonra sertçe yutkundu.  "Ne oluyor? Kim basmış bunun kuyruğuna yine?" Yanına oturan Buse'ye sesizce konuşurken araya girdim. "Yanlız duyuyorum seni Zehra." Zehra gülüp şirince konuştum. "Bende tam senden bahsediyordum." diyip gergince güldü. Bu hali her ne kadar komik olsada dudaklarımı bir birine bastırıp önüme döndüm. Yolda olan biten herşeyi kızlara anlatırken sinirlerim daha çok gerilmişti. Eve gitmekten vazgeçip Zehra'da kalmaya karar kılmıştık. Geri kalan yolculuğumuz sessiz geçmişti.

Salonda koltuğa yayılmış bir şekilde otururken titreyen telefonuma göz attım.
Odun:
"Ne yani eve gelmeyerek benden kaçtığını mı sanıyorsun? Eğer öyle bir düşüncen varsa sil at derim. Çünkü er yada geç yerin benim yanım olacak." Gözlerimi kıstım. Şimdi bu bana meydan okudu? Mesaj bölümüne girip orta parmak attım. Bence bu kısa ve öz oldu. Gülerek telefonu orta masaya bırakıp tekrar geriye yaslandım. Burak ve Berk için yaptığımı plan konusunda kızlarla iyice konuşup tartışmıştık. Buse ikimize bakıp dudaklarını araladı. "Anladığım kadarıyla siz ikiniz şu iki karış akıllılara savaş açıyorsunuz öyle mi?" Zehra üzerine alınmadan geriye çekildi. "Hah ne savaşı açacağımm be ben ona. Umrumda bile değil o domuz." diyip bir elini sallayınca ayağa kalktım. "Ben açtım. Ve o savaşı kazanmadan asla pes etmeyeceğim." diyip tekrar yerime geçtim. Telefonun yanıp sünen ışığını görünce eğilip elime aldım. Ekranı kaydırıp gelen mesajı okudum.

Siyah kuğu (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin