29.bölüm

2.4K 96 11
                                    







.....

Bakışlarım babama kayınca sertçe yutkundum. Acaba Burağ'ı bırak beni mi al deseydim. "Size dedim gençler ne yapıyorsunuz burada?" Önce Burağ'a sonra babama baktım. Pekala Duru işte şimdi bittin sen kızım. Haydi çık bakalım çıkabilirsen bu işin içinden! "Baba Berk Zehra'yla sevgili, haberin var mı?" Diyerek gözlerimi kıstım. Belki beni unutur Berk'e sarardı.  "Aferin sonunda bulmuş yerini hergele! Yinede hala burada ne yaptığını duymak istiyorum Duru. Seni dinliyorum." Burak araya girecekken kapı birden açıldı. "Ahmet nasılsın dostum?" Hikmet amca babamı kendine çekip sarılınca, derin bir nefes aldım. En azından şu anlık yırttım. "Ne olsun bizim çocukları sorguluyordum. Sence de tuhaf değil mi? Nasıl desem, sürekli dip dibe olmaları?" Demek ki yırtamadım hala. "Öyleler Ahmet ama bizim kendimizi yormamıza hiç gerek kalmamış anladığım kadarıyla." Diyip göz kırpınca anında gözlerimi kısıp babam ve Hikmet amcanın arasından gidip geldim. Ne oluyordu burda? O ne demekti ki şimdi? "Ben yeterince farkındayım zaten Hikmet. Eğer öyle olmasaydı, sence bu kadar sakin kalabilirmiydim ben Dostum?" Kesinlikle birşeyler dönüyordu burada!

"Kızım seninle akşam konuşacağız." Diyip Burağ'a baktı. "Seninle de konuşacağız Burak. Akşam sende bizde ol." Diyerek Hikmet amcayla yan yana bahçeye doğru yürüyünce, şaşkınca arkasından baka kaldım. "O kişi benim babammıydı Burak?" Şaşkındım. Beni Burak'la sarmaş dolaş görmüş ve birşey dememişti! Üstelik birlikte çıkıp gitmemizi ima etmişti. "Sanırım babandı. Acaba seni mi tanımadı." Burağ'ın düşüncesine gözlerimi devirdim. "Saçmalama istersen! Her neyse hadi gidelim." Elini tutup peşimden sürükledim. "Nereye gidiyoruz?" "Dedin ya beni buradan götür diye, bende seni çok sevdiğim bir yere götüreceğim." Onu peşimden sürüklerken, "Yatak odana mı?" Diyince şaşkınca konuştum. "Ya senin neden aklın oralarda sürekli!" Kapıyı açıp arabaya geçtim. Kalbim feci bir şekilde çarpıyordu. "Nerelerdeymiş ki aklım?" Gülüşü sinirimi bozunca öfkeyle on baktım. "Ya Burak susar mısın araba kullanıyorum!" Ciddi bir iş sonuçta ama değil mi? Araba kullanıyordum. "Ne demek istiyorsun? Elini mi kullanmak istiyorsun yani?" Demesiyle ağzım açık bir şekilde ona baka kaldım. "Kızım önüne bak öldürecek misin bizi!" "Seni ben şimdi! Ne tür bir sapıksın be sen!" Kahkaha atınca daha çok sinirlendim. Oysaki bundan on dakika falan önce tokat yemiştim. Neyin kafasını yaşıyorduk ki biz Allah aşkına. "Kes şu pis kahkahanı!" Dişlerimin arasından tıslar gibi çıkmıştı kelimeler ağzımdan. Gözlerimi kıstım. Şuan Burak'la yanlız bir yere gitmek için kesinlikle yanlış bir zamandı. "Kızım kaçtır yapıyoruz bu işi hala neyin nazı bu anlamıyorum." Gözlerim büyüdü. Neden böyle yapıyordu? Ağzım açık bir şekilde kala kaldım. Gözlerimin dolu dolu olduğunu hissedince titrekçe nefesimi dışarı verdim. "Seninle konuşmak istemiyorum." Diyip konuşmayı kestirdim. Neydi bu şimdi? Neden böyle duygusal oldum ki ben? Morarmış halime gülüp önüne döndü.

...

"Vay be! Demek beni orman evinde, kirletip ortada bırakacaksın ha. Oysa ben sana güvenmiştim." Benimle dalga geçen Burağ'ı arkamdan bırakıp eve doğru yürüdüm. "Oysaki ortada değil öldürmeyi düşünüyordum." Kapıyı açıp onunda geçmesini bekledim. "Erkeğim den önce eve girmem diyorsun." Demesiyle kapıyı suratına çarpmam bir oldu. "Sikeyim burnumu kırdın lan! Sürekli bir yerlerime zarar vermeyi bırakmalısın." Kapının arkasından söylenen Burağ'a gülümseyip, kapıyı açtım. "Pardon seni birden unuttum aşkım." Belimden tutup beni aniden kendine çektiğinde, soluğum birden kesildi. "Beni delirtiyorsun, Duru hanım." Bakışları dudaklarıma kayınca anında sustu. "Sende beni delirtiyorsun." Diyerek kuruyan dudaklarımı dilimle ıslattım. "Yapma şunu!" Dişlerinin arasından tıslar gibi söylendiğinde, anında dudaklarımı birbirine bastırdım. Sızlanıp dudaklarıma yapıştığında, ellerim anında omuzuna giderken, mümkünmüş gibi beni daha çok çekti kendine. Soluk soluğa geri çekilerek, kapıyı kapatıp, elimden tutarak içeri geçti. "Buraya en son ne zaman geldin?" Demesiyle geçmişe küçük bir yolculuk yaptım. "En son sarışınla el ele çıktığınızda buraya gelmiştim." O gün aklıma geldiğinde Burağ'ın elini fırlatır gibi bırakıp, kendimi koltuğa attım. "O gün o kızla aramızda birşey olmadı. Daha kaç kes anlatacağım bilmiyorum." Ellerimi göğsümde birleştirip somurtum.

Siyah kuğu (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin