14.bölüm

4.6K 171 17
                                    

Multi: Zehra ve Berk

Zehra dan..

Titrek bir nefes alıp derin bir iç çektim. Nefes aldıkça yüreğim acıyor. Yutkundukça ciğerim parçalanıyordu. Ellerimi nereye koyacağımı bilmeyerek avuç içimi elbiseme sürdüm. Dün gece beni merak edip kapıma dayanan adam bugün karşımda başka bir kadınla öpüşüyordu. Hafifçe gülümsedim. Ne bekliyordum ki? Zaten böyle olacağını biliyordum. İnatla bile bile lades dedim. Bunun sonunda yanacağımı bile bile seçtim bu yolu. Gözlerimi ondan ayırmadan tekrar derin bir nefes alıp yüreğimi yeniden yaktım. "Güzelim iyimisin?" Duru'nun sesini duyduğumda yüzümü ona döndüm. Buse'yle yan yana dolan gözleriyle bana bakıyorlardı. İnatla gülüp başımı salladım. "İyim. Neden iyi olmayayım?" diyip dolan gözlerime inat gülümsemeye devam ettim. "Bakmayın bana öyle! Canımda yanmıyor. Gayet iyim ben." Yalan çok canım acıyor. Ne olur içimdeki şu yangına bir çare bulun. Aksi takdirde o yangında külüm dahi kalmayacaktı.

Yüzüme bakmaya devam ettiklerinde sesimin güçlü çıkmasına emin olduktan sonra başımı salladım."Ben iyim" dedim onları inandırmak istercesine. Onca kalabalık içinde beni anlayan sadece ruhum olacaktı. Bir süre sonra Duru ani bir hareketle beni kollarının arasına aldı. "Özür dilerim. Özür dilerim." Diyip göz yaşı döken Duru yanlız olmadığımın kanıtıydı. Kollarımı ona dolayıp sıkıca sarıldım. "Özür dileyecek birşey yok. Sen benim canımsın." Onca ses arasında bir tek biz duyuluyoruz gibiydi. Bakışlarım Buse'ye kaydığında onunda ağladığını gördüm. Elimi ona uzatıp üç kişi olmamızı sağladım. "Siz benim canımsınız." dediğimde aynı anda kollarımızı bir birimize doladık. "Ne işiniz var sizin burada? Üstelik bu halde!" Berk'in sesini duyduğum da yüreğim ağzıma geldi. Hiç birşey yokmuş gibi davranması acıma acı katıyordu. Ona bakmadan Buse ve Duru'ya yönelik konuştum. "Ben eve gidiyorum. İstediğim tek şey bir süre kendimle yanlız kalmak." diyip ikisinin gözlerine baktım. Beni anlasınlar diye. "Tamam ama sadece bu gecelik için." Diyen Buse'ye başımı sallayıp sırtımı döndüm.

Yürüdüğüm an kolumdan tutulmasıyla öylece kaldım. Bu dokunuş artık heyecan değil acı veriyordu. Yapma ne olur. Bırak gideyim. Yakma canımı daha fazla. Yorma daha fazla yorgun düşen bedenimi. "Ne bu tavırlar! Birşey sordum cevap vermeden nereye gittiğini sanıyorsun sen." İnatla kolumu tutmaya devam etti. Gözlerim dolarken içimdeki acı kalbimi sızlattı. Dudağımı dişlerimin arasına alıp ona dönmemek için direndim. Kolumu tutuşu sıkılaşırken titrek bir nefes verdim. Konuşmak için sesimi bulduğumda dudaklarım aralandı.  "Yapma..  Canımı çok acıtıyorsun." diyip elimi kalbimin üstüne koydum. "Burası sızlıyor acıyor ve ben çaresini bulamıyorum! Lütfen buna bir son ver!" Daha fazla tutamadığım göz yaşlarım bir yolunu bulup akarken dudaklarımı bir birine bastırdım.  Derince aldığım nefes kalbimdeki tonlarca cam parçasının batmasına neden olurken Berk'in yüzüne baktım. Oldukça şaşkındı. Bu halinden yararlanıp kolumu kendime çekip hızla uzaklaştım. "Bir hikayenin sonuna daha geldin Zehra" diye mırıldanıp akan göz yaşımı elimin tersiyle sildim.

Yanan kırmızı ışığa gözlerimi dikip iç çektim. Zaman herşeyin ilacıdır diyen insanlar kanayan yaradan bir haberdar mıydı? Yeşil yanınca son gaza basıp yola devam ettim. Sessizlik içimi daralttığında elimi uzatıp radyoyu açtım. Arabada yankılanan Gülşen'in sesiyle başımı olumsuzca salladım. Şarkıya bağırarak eşlik etmeye başladım. "Tutuldum sakıncalı bir sevgiliye! Zarardasın ey kalbim dön geriye! Al tanrım aklımı ki zaten bende değil. Al tanrım kalbimi bu aşk hakkım değil." Akıp duran göz yaşımı sinirle sildim. Okadar yorgun hissediyordum ki. Bir anca önce eve gidip derin bir uykuya dalmak istoyrodum. Sanki uyursam geçecek gibiydi. Arabayı bahçeye park edip arabadan indim. Eve bakıp derin bir nefes aldım. Sanki herşey bir olmuş gibi üzerime üzerime geliyordu. Sırtımı arabaya yaslayıp cebimdeki telefona uzandı elim. Telefonu elime alıp anneme aradım.

Siyah kuğu (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin