42. bölüm

2.6K 91 109
                                    


Multimedya: Duru ve bebeği temsili.








...

3 ay sonra..

Ellerimi karnımda birleştirip hafiften yağan karı izlemeye başladım. Doğuma üç haftam kalmıştı. Neredeyse bitmek üzereydi ve ara ara yoklayan sancılar artık beni zorluyordu. Dün aklıma geldiğinde kendimi tutamayıp kıkırdadım. Mutfakta su içecekken elimden düşüp kırılan bardakla ile çığlık atmıştım. Burak o esnada banyoda olduğu için sesimi duyup çıplak bir halde mutfağa dalmıştı. Beni gördüğünde telaşla kolumu tutup panikle hastaneye götürmeye çalışmıştı. Çığlık atınca doğruyorum sanmış ve beni kapıya sürüklerken üstüne bakıp kahkaha atmıştım. Kocam neredeyse çıplak hali ile beni hastaneye götürecekti. Dün gözümde canalanınca elimi dudaklarıma götürüp kıkırtımı sakladım.

Bura'ğı sorucaksaniz hiç sormayın. Tam babasının yanında şirkette işe başlaması için ikna etmiştim ki, son anda vazgeçip ben doğurana kadar da gitmemeye karar vermişti. Lale teyze zaten dünden razıydı. Ona göre Bura'ğın benimle kalması daha güvenli olurmuş. "Ne yapıyorsun, sıkılmadın mı burada güzelim?" Diyip yanıma oturan Bura'ğa dayadım sırtımı. "Yok çok güzel yağıyor baksana." Boydan boya olan camlı terasta oturmuş dışarıdaki muhteşem manzarayı izliyordum. Nasıl sıkılabilirim ki. Biraz sonra Bura'ğın sitem dolu sesi kulağıma doldu.  "Son zamanlar da kocanı çok ihmal ediyorsun haberin olsun." Gülüp biraz daha yaslandım sırtımı. "Sen birde çocuk doğduğun da gör ihmali kocacım." Güldü. "Ben payıma düşen zamanı her şekilde alırım." Omuz silktim bunu bende biliyordum zaten. Her şekilde yapardı bunu. Keyifle önümdeki manzaraya bakıp kocama biraz daha sokuldum.

Gözlerimi açıp Bura'ğa baktım. Derin bir uykunun içinde olduğuna emin olduktan sonra kolları arasından yavaşça çıktım. Kapıyı açıp son kes omuzumun üzerinden onu kontrol ettim. Hızla kapıyı yavaşça kapatıp merdivenlere yöneldim. Aşağı iner inmez bilgisayarımı açıp bts black swan klibini açtım. Yerime iyice yerleşip klibi başlattım.

Şarkı öyle birşey ki tutkuyu, aşkıyı hepsini bir arada anlatıyordu. En güzel yanı ise aşk ve tutku olarak müzikten bahsediyor. Böylelikle aşkın sadece iki sevgiliden ibaret olmadığını anlıyordum. Hayranlıkla gözlerimi ekrana yaklaştırdım. Dansı okadar özlemiştim ki bu grubu en çok onun için izliyordum. Bana dansın nasıl bir tutku olduğunu hatırlatıyordu. Sözleri beni en içten etkilerken, sonuna geldiğim şarkıyı tekrar başa aldım. "Şunlardan en çok hangisini seviyorsun?" Heyecanla konuştum. "Hiç önemli değil çünkü hepsi benim için aynı. Dünyanın yedi harikası gibi birşey bunlar!" "Ne yani, şu kazık kadar heriflerin bir tanesini değil, birde yedi tanesini birden mi beğeniyorsun?" Bura'ğın sert çıkan sesi ile yutkundum. Kahretsin kendimi öyle bir kaptırmışım ki klibe, Burak'la konuştuğumun farkında bile değildim.  "Önce beni uyutup çaktırmadan odadan kaçtın, sonra da aşağı inip şu yedi tane kazık heriflerin grubunu mu izliyorsun?" Diyip dizimdeki bilgisayarı alıp kapatarak yana bıraktı.

Aklıma gelen şeyle hızlıca dudaklarımı araladım. "Hayır kesinlikle ben değil kızım dinlemek istedi. İnanmazsan ona, kızına sor?" Diye saçmalığın dibine vurdum. Gözlerini kısarak üzerime eğilip sertçe konuştu. "Benim kızım o herifleri falan isteyemez anladın mı beni!" Sert çıkan sesi geri gerilmeme neden olurken yutkundum. "Ama kocacım sende herşeye kızıyorsun. Ne olmuş yani izliyorsam?" Dolan gözlerime engel olmazken gözlerime baktı. "Dolmasın hemen o gözler birşey demedim." Gözlerimin dolması işe yarışmış olacak ki geri çekildi. "Hem ben dans için izliyorum onları. Baksana şuraya onlar gibi olan gruplar şan şöhret peşindeyken, onlar bir gün şarkı söyleyememekten korkuyorlar." Tam ağzını açacakken duyduğum kapı zile ile hemen toparlandım. "A kapı çalıyor kim geldi acaba?" Konuyu değiştirip derin bir nefes aldım. Kim gelmişse iyi ki gelmişti.

Siyah kuğu (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin