18.bölüm

4K 125 8
                                    

Multi: Burak

Ani bir hareketle Burağ'ı kendimden uzağa iterek, babamın bize gelmesini bekledim. "Bu saatte burada ne yapıyorsunuz siz?" diye soran babama normal bir şekilde cevap verdim. "Uyku tutmayınca bende biraz bahçeye çıkmak istedim." Cevabımla birlikte babamın gözleri kısıldı. "Peki senin ne işin var burada?" Aynı soruyu bu kes Bura'ğa yöneltti. "Şey efendim. Ben yeni gelmiştim eve, Duru'yu görünce selam vermek istedim." Babam cevabı üzerine Burağ'ı inceledi. "Bu kıyafetle mi dışardaydın?" babamın sözleriyle yandan Bura'ğa baktım. Üstüne kolsuz bir tişört, altında eşofman vardı. Bence gayet normal. "Biraz acele bir işim vardı. Üstümü değiştirmeye fırsatım yoktu efendim." babam elini çenesine yaslayıp bir süre bizi inceledi.  "Her neyse iyi akşamlar. Hadi kızım içeri geçelim." diyen babamı ikiletmeden hızla eve doğru yürüdüm. Kapıyı açıp içeri geçerken babamın son sözleri kulağıma doldu. "Gözüm üstünde güzel kızım. Umarım hislerim beni yanıltıyordur. Yoksa gerisini sen düşün!" diyip giden babamın arkasından sertçe yutkundum.

Gözlerimi açmak için kendime açtığım savaşı kaybedip, yeniden kendimi yatağa bıraktım. Bence daha erkendi biraz daha uyuyabilirdim. Örtüyü parmak uçlarımla tutup iyice üzerime çektim. "Kalk hemen şu Zehra'ya ulaş, yemin ederim deliriceğim!" diyen Berk'le sıçradım. "Ya sen nasıl bi şey oldun böyle? Yemin ederim seni tanıyamıyorum artık." Diyip Berk'e baktım. Şu anki yüz ifadesi teksas katillerinden hiç bir farkı yoktu ruh hastası. "Bana bak senin dilin fazla uzamış fark etmedim sanma sakin. Şimdi al ara şunu bana cevap vermiyor." Yanıma attığı telefonu elime alıp Zehra'nın numarasını çevirdim. İlk arayışta açtı.  "Günaydın Duru, beni rüyanda mi gördün." Berk elimdeki telefonu bir  hışımla kendine çekti. "Benim telefonlarımı açmamanın bir nedeni vardır umarım?" dedi sertçe.
Zehra çirkef bi şekilde bağırdı. Öyle ki sesini ben bile duydum."Ne yaptın ha sen arkadaşıma! Ona zarar verdiysen çok kötü şeyler olur senin için!" Berk sinirle inledi. "O benim ikizim düşmanım değil farkındaysan!" Zehra saçmaladığını anlamış olacak ki lafı değiştirdi.  "Herneyse ne istiyorsun?" Berk çıldırmış bir şekilde bağırdı. "Her neredeysen seni bulacağım ve Zehra yemin ederim pişman olacaksın!" diyip telefonu yatağa atıp çıktı. Sertçe yutkundum. Sanırım uykum açılmıştı.

"Nihayet, gelmeyeceksin sandım bir an." diyip kollarını açan Burağ'a gülümseyip, beni sarması için kollarına sığındım. "Babam resmen peşime adam takmış, inanabiliyor musun?" Aynı anda konuşup kollarımı beline sardım. "İnan babandan herşeyi bekliyorum şuan için." diyip güldü. Geri çekilip elimi sıcak avuçlarına bıraktım. "Ee ne yapıyoruz bakalım bugün?" diyip önüme döndüm. Bugün sahil fazla kalabalık değildi. Havada güzeldi. "Bilmem yanımda sen varken ne yaptığım pekte önemli değil. Çok güzel olmuşsun bu arada." dediğinde yandan ona baktım. Bugün pekte birşey yapmadım aslında. Beyaz dizimin üstünde biten bir elbise ve altına sandalet tercih etmiştim. Saçlarım açık ve hafif bir makyaj vardı yüzümde. "Teşekkürler sende fena sayılmazsın." diyip boşta kalan elimi koluna doladım. "Fena değilim mi?" diyip güldü."Hımm fena sayılmazsın." Beni kendine çekip, dudaklarıma küçük bi öpücük bıraktı. "Sende yanlızca benimle güzelsin." diyip parmak ucuyla burnuma dokundu. "Bu demek oluyor ki, sende benimle güzelsin sadece?" diyip güldüm. Bana uzunca baktık tan sonra sessizce fısıldadı. "Yanlızca seninle güzel." diyip uzunca sahili yürüdük.

Az ilerde uçurtma uçurtan çocuklara katılmış onlarla eğleniyordum. "Abla bana da yardım eder misin? Benim uçurtmam bi türlü uçmuyor." diyip üzgünce bana bakan, yeşil kocaman gözlü kıza baktım. Kahretsin çocuk sevmezdim ama bu çok tatlıydı. "Peki bir bakalım neden uçmuyormuş." diyip uçurtmasını elime aldım. Bir süre sonra havada uçuşan uçurtmasına bakıp sevinçle el çırptı. "Yaşasın benim uçurtmam da uçuyor artık." dediğinde hafifçe eğilip uçurtma ipini eline verdim.  "Evet al bakalım küçük hanım." diyip yavaşça uzaklaşıp onu izledim. Arkamdan belime dolanan elle gülüp elimi elinin üstüne yasladım. Boynuma bir öpücük kondurup derin bir iç çekti.  "Çok güzel bi anne olacaksın." sıcak nefesi boynuma çarparken, içim ürperdi. Benden anne olmazdı ki, yani olur ama iyi örnek bir anne olmazdı. Kalbimde ki heyecanı yok sayıp sessizce konuştum. "Bu nereden çıktı." Dediğimde dudaklarını boynuma sürtüp istekle konuştu. "Mutlu olan bir çocukla mutlu olabilecek kadar güzel bir kalbe sahipsin." Beni baştan aşağı yakan bu sözleri, ona çekilmeme neden oluyordu. Gittikçe ona bağlanmış bir bağımlı gibi hissediyordum kendimi. "Sanırım bu sorunun cevabını ilerde birlikte göreceğiz" diyip güldüm. "Sence yeterince yanmadık mı?" diyen Burağ'ın kollarına biraz daha sığındım. "Biraz daha." diyince gülüşü kulaklarıma doldu. "Benimle uyumaksa derdin, eve gidince yine uyursun." diyince kollarından çıktım. Ne olmuş yani sahilde biraz onunla uyumak istediysem. "Aman hiç bir fırsatı kaçırma sende." diyip ellerimle üstümdeki kumları temizledim. "Aman sende her fırsatta kaçmayı düşün." diyip aynı benim gibi üstünü temizledi. Elini bana uzatıp "Hadi bakalım eve gitme vakti." diyince ellerimi ellerine bıraktım.

Siyah kuğu (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin