•7•

14.2K 1.1K 501
                                    

Oy ve yorumlar için teşekkürlerr, umarım beğenirsiniz.
İyi okumalar❤️

...

•Park Roseanne•

Karıştırdığım kremayı mutfak mermerine koyduktan sonra telefonuyla ilgilenen Jennie'ye döndüm.

" Kiminle konuşuyorsun?" Bir dizini kendine çektikten sonra başını kaldırıp bana baktı.

" Jimin'le. Jungkook'u baya sinirlendirmişsin anlaşılan." Omuz silktikten sonra önüme döndüm.

Kremayı yavaşça krema torbasını doldurduktan sonra kenarda duran pasta tabanını önüme çektim.
Her daim yaptığım bir şey olduğu için yaparken düşünmeme gerek bile yoktu.

Kremayı döngüsel hareketlerle sıkarken birkaç gün önce Jungkook ile yediğimiz ve evliliğin şartlarını konuştuğumuz yemeği düşünüyordum.

Biraz sert çıkıştığımı biliyordum ancak böyle olması gerektiğini düşünüyordum.

Oyunun kurallarını kendim belirlemezsem, onun kurallarına uymak zorunda kalırdım ki bu istediğim son şeydi. Bu yaptığımı şımarıklık veya başka bir şey olarak adlandırabilirdi ancak değildi.

Empati yapabileceğim bir noktada değildim, önceliğim kendi mutluluğum olmalıydı. Belki kulağa bencilce geliyordu ama böyle olması gerekiyordu. Jungkook'un kibar beyefendi rollerine ne kadar devam edeceği meçhuldu o yüzden ilk atağı ben yapmıştım.

Her ne kadar bir bakıma bunu kendim istesem dahi tabii ki bu evliliği istemiyordum. Kendimi öne sürmemdeki amaç kesinlikle Jisoo'ydu. Başka hiçbir nedeni yoktu. Ben de en az Jisoo kadar tanımadığım bir adamla evleneceğim, aynı evde yaşayacağım ve bu adamı seviyor gibi davranacağım için ürkmüş, mutsuz ve kızgındım. Jungkook'un bu işte bir parmağı olmadığını, onun da en az benim kadar mağdur olduğunu bilsem dahi sinirime engel olamıyordum. Onunla beraber olmak zorundalığı bana oldukça ağır geliyordu.

Ancak taşıyamayacağım bir yük değildi bu. Ailem, en önemlisi Jisoo için bu yükü seve seve omuzlarıma almıştım ve halledeceğimi biliyordum. Mutlu ya da mutsuz, nasıl olursa olsun bu durum devam edecekti o yüzden alışsam iyi olurdu.
Her ne kadar Jungkook ile takışmak istemesem dahi kendime engel olamıyor, durması gerektiği yeri göstermek ve kuralları kendim belirlemek istiyorum. Ve bunu yaparken saldırgan olduğumu biliyordum.

Bir sonraki sefere huyuna gitmeyi aklıma yazdım. Sonuç olarak onu karşıma almak bu işi daha da zorlaştırırdı, böyle bir şeyi istemezdim.

" Hey, dalgın gittin?" Gülümseyerek Jennie'ye baktım.

Fazla sıktığım kremayı bıçak yardımıyla aldıktan sonra çilekleri yerleştirdim ve üzerine ikinci kat olacak olan pandispanyayı yerleştirdim.

Kremayı tekrar torbaya doldururken gözüm parmağımdaki yüzüğe takıldı.

Elimde olsa şuan çıkarıp atardım.
Derin bir nefes kaçtı dudaklarımın arasından.

Jeon Jungkook'u biraz araştırmıştım ve araştırdığıma pişman olmuştum. Magazine düşmediği kız, yapmadığı rezillik kalmamıştı resmen.
Böyle her gün başka bir kadınla dolanan adamın tekiyle bir ilişkim olduğunu açıklayacak olmak gücüme gidiyordu. Daha bir hafta önce gece kulübünden bir kadınla ayrılan adamla evleneceğimi açıklamak hem itibarımı ve hem de gururumu zedeliyordu ancak elden gelen bir şey yoktu.

Kremayı iyice sıktıktan sonra spatula yardımıyla güzelde dağıttım ve tüm çilekleri en üste estetik gözükecek bir şekilde dizdim. İşim bitmişti. Pastayı buzdolabına yerleştirdikten sonra ellerimi yıkadım ve Bayan Gil'e seslendim.

marriage story | rosékook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin