marriage story | rosékook ✓

•34•

Merhaba, artık bu bölümde Jungkook'un tüm sırlarını öğreneceğiz.
Ancakk Rosie için daha vaktimiz var :)
İyi okumalar, umarım beğenirsiniz.
Lütfen oy vermeyi ve boooollca ama bolcaaa yorum yapmayı unutmayın.
Sizde Roseanne ile birlikte öğrenip Lilah ile olan konuşmayı daha anlayarak okuyun istedim, umarım saçma olmamıştır.

İyi okumalar❤️

...

•Park Roseanne•

Bakışlarımı Jungkook'tan çekerek dışarı çevirdiğimde derin bir nefes verdim.

Jungkook ve isminin Lilah olduğunu öğrendiğim yabancı kadın Jungkook'un ofisinde konuşurken ben de birkaç önemli çalışanla tanışmıştım.

Açıkçası içim hiç rahat değildi ancak bazen sadece düşünmemek gerekiyordu sanırım, konuşmalarına dahil olmak için yalvaracak halim yoktu ya.

Lilah, şirketten ayrılırken sevimli bir şekilde gülümsemişti. Gülüşünde herhangi bir mâna yoktu, ondan kötü bir aura almamıştım ancak yine de istemsiz endişeleniyordum işte.

Araba sessiz bir yolculuğun ardından evin önünde durduğunda hızlı bir şekilde kemerimi çözdüm ve aşağıya indim.

Sürekli giydiğim ve hiç rahatsızlık duymadığım topuklu ayakkabılarım ayaklarımı o kadar çok acıtıyordu ki bir an önce çıkarıp atmak istiyordum, bu yüzden eve ilk giren ben oldum.

Bantlı beyaz topuklu ayakkabılarımı hızlıca çözerek kenara bıraktığımda derin bir nefes verdim. Bir daha bu ayakkabıları giymemeyi aklıma kazıdım.
Çıplak ayaklarımla mutfağa ilerlediğimde Gaia ayaklarımın arasında dolanıyordu. Kendime bir bardak su doldururken kapının kapanmasını işittim ve eş zamanlı olarak Gaia beni bırakarak koşar adımlarla Jungkook'a ilerledi. Su içtiğim bardağı lavaboya bıraktıktan sonra merdivenlere yöneldim.

" Rosie, biraz konuşabilir miyiz?" Kaşlarım merakla havalandığında yüzümü Jungkook'a dönerek hafifçe başımı salladım ve salona ilerledim.

Jungkook'un çaprazına oturduktan sonra bacak üstüne bacak atım ve bütün dikkatimi Jungkook'a verdim. O da kucağındaki Gaia'yı yere bıraktıktan sonra bakışlarını gözlerime çevirdi.

" Direkt konuya giriş yapacağım." Hafifçe ensesini kaşıdıktan sonra diliyle dudaklarını ıslattı.

Bu kadar zorlandığı şey neydi?

" Eun, benim eski bir yakın arkadaşım. Aramızda bundan fazlası hiç olmadı çünkü en yakın arkadaşı ile sevgiliydim. Lilah ile." Hafifçe başımı salladım, tahmin edilebilirdi.

" Yaklaşık 4 yıl önce, Portekiz'e öylesine gezmek için turla gittim ve turda Lilah ile tanıştık. Sonuç olarak da Portekiz'le sınırlı kalmadık. Kore'ye döndüğümüzde görüşmeyi bırakmadık ve bir süre sonra adını koyduk işte." gülümseyerek başımı salladım.

" Lilah hayatımın ününden rahatsız olduğu için aramızdaki ilişki gizliydi, Jiminler bile bilmiyordu. Davetlerden, magazinden veya sosyal medyadan hoşlanan biri değildi bu yüzden onun isteğiyle bu ilişkiyi gizli bir şekilde yaşadık." Ardından devam etti:

" O zamanlar böyle değildim, işime gerçektenden de aşıktım. Hatta çoğu gece iş yüzünden eve gidemediğim bile oluyordu, bilirsin ben artık mesaiye bir saat bile kalmam. Kısacası işim benim için çok önemliydi işte." Derin bir nefes aldığında kaşlarımı çattım. Nereye bağlayacağı konusunda şüphelerim vardı.