•46•

11K 862 1.1K
                                    

Merhaba, çok kısa keseceğim.

Bölümü gram beğenmedim, gram isteyerek yazmadım. Hikayenin en önemli bölümüydü ancak beğenemedim işte. Bu kadar.

Ayriyetten bunun bir hikaye olduğunu unutmayın, bazı olaylar için salaklıklae yapılması gerekiyor yoksa olay olmazhajshajs

İyi okumalar❤️

...

•Jeon Jungkook•

" Su ister misin?" Roseanne hafifçe başını aşağı yukarı salladığında tuttuğum elini bırakarak kenardaki su şişesini aldım ve paketli pipetlerden birini takarak Roseanne'e uzattım.

" Ağrın var mı?" Başını iki yana salladıktan sonra yattığı yerde doğrulup uzattığım sudan birkaç yudum içti.

Kızarmış gözlerini gözlerime çıkardığında yutkundum.
Onu böyle görmeye dayanamıyordum.

" Doktor, hâlâ gelmedi mi?" Çaresiz ses tonu zaten yangın yeri olan yüreğimi daha da korladığında su şişesini kenara geri bıraktım ve elini sıkıca tuttum.

" Birazdan gelir." Başını usulca salladıktan sonra parmaklarını sıkılaştırdı ve elimi karnına yerleştirdi. Derin bir nefes aldım.

" Gitmemişlerdir, değil mi?" Dudaklarını büzdükten sonra bakışlarını gözlerime yavaşça kaldırdı.

" Bizi terketmemişlerdir, o kadar kolay değil. Değil mi? Kolay değil." Gözlerimi kaçırdım.

" Tabii ki kolay değil." Tekrar gözlerine baktığımda sesimin titremesine engel olamadım.

" Hissedebiliyor musun?" Gözleri evet demem için yalvarıyordu.

Yavaşça başımı salladım.

" Hissediyorum güzelim." O da başını salladıktan sonra diğer elini de elimin üzerine koyarak sıktı.

" Ben hissedemiyorum, psikolojiktir. Değil mi?" Boşta olan elimi yanağına atarak kulağına doğru süzülen bir damla yaşı sildim.

" Böyle düşünme." Dudaklarını birbirine bastırdı.

" Jungkook." Bakışlarımı tekrar gözlerine çıkardım.

" Efendim?" Burnundan derin bir nefes aldı.

" Gitseler bile, beni hâlâ seversin değil mi?" Dudakları bu düşünceyle titremeye başladığında hiç düşünmeden oturduğum yerden kalkarak yanına oturdum.

" Bu nasıl soru, tabii ki. Ne olursa olsun, başımıza ne gelirse gelsin bu sana karşı olan sevgime bir engel değil. Olamaz." Rahatça ağlaması için üzerine eğildiğimde kollarını boynuma dolayarak burnunu da boynuma gömdü.

Ağlarken yüzünün görünmesini sevmediğini biliyordum.

Sessiz hıçkırıkları kulağıma ulaştığında gözlerimi kapattım.

" Pozitif olmalıyız, lütfen ağlayarak kendini daha fazla üzme." Benim de ondan bir farkım olduğu söylenemezdi. Dolu gözlerimi tavana çevirdiğimde titrek bir nefes verdim.

Başını yavaşça salladığında biraz geriye çekilip ıslak yanaklarını sildim.

Tam bu sırada kapı tıklatıldığında ikimizin de dikkati dağılmıştı. Hızlıca geri çekildim.

Doktor kapıyı yavaşça açarak kapısını uzattığında tepki bile veremedim. Kalbim ağzımda atıyor gibiydi.

" Park Roseanne?" Hızlıca başımı salladığımda içeri girdi ve bakışlarını elindeki kağıtlara çevirdi.

marriage story | rosékook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin