•27•

12K 946 800
                                    

Merhaba, bu bölümde artık bir şeyleri tahmin edebilirsiniz. Aralara spoilerlar serpiştirdim ve bölüm sonunda bombayı patlattım. Umarım beğenirsiniz.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfenn, iyi okumalar❤️

...

•Park Roseanne•

Elimdeki çatalla resmen önümdeki ete işkence ederken hafifçe iç çektim.

Jaebeom ile karşılaşmıştım, ki bu demek oluyordu ki Kore'ye geri dönmüştü ve daha çok karşılaşacaktık.
Suji ile konuşamamıştım.
Ve bunlar yetmezmiş gibi Jaebeom bizimle öğlen yemeği yiyordu.

Hayatımın en kötü ikinci günü falan olabilir miydi?

" Rosie?" Bakışlarımı önümdeki tabaktan çekerek, kolunu omzuma atmış Jungkook'a çevirdim.

" İyi misin?" Gülümsedikten sonra başımı salladım.

" Biraz yorgunum da, kusura bakmayın lütfen." Jaebeom sahte bir şekilde güldükten sonra ağzına bir parça tavuk attı.

Jungkook ve ben kırmızı et yiyorduk ancak Jaebeom kırmızı etin tadından nefret ettiği için tavuk yiyordu.

Neden bu ufak detayın aklıma geldiğini sorgulamadım bile.

Gözlerinden bulunduğumuz ortamdan rahatsız olduğunu çok net bir şekilde görebiliyordum.

" İzninizle." Jungkook lavaboya gitmek için ayağa kalktığında yakasına tutunup gitmemesi adına yalvarmak istedim ancak elimden sadece gülümseyerek başımı sallamak geldi.

Bakışlarımı karşımda oturan Jaebeom'a çevirdiğimde dirseğini masaya yaslamış bana bakıyordu.

Ağzımı açtığım vakit geri kapattım, dakikalardır zihnimde dönen cümleleri unutuvermiştim.
Jaebeom konuşmama izin vermeden uzanarak yüzük takılı elimi kendine çekti ve güldü.

" Güzelmiş yüzüğün, benimkini kâbul etmemiştin?" Elimi kendime çektikten sonra dişlemekten kanatma noktasına getirdiğim dudaklarımı serbest bıraktım.

Jaebeom benim çocukluğumdu.
İlk aşkımdı, güzel ve daha çok kötü anılarımın ev sahibiydi.
Çoğu ilkimdi ancak son olacağını hiçbir zaman iddia etmemiştim.

Çocuktum, ergendim, gençtim ve şimdi de bir kadındım.
Ona karşı olan hislerim değiştiği için özür dileyecek değildim.

Biz beraber büyümüştük ve evet, ben Jaebeom'u çok sevmiştim ancak artık karakterimiz oturduğunda onu tanımadığımı yeni yeni farketmiştim.

O benim ilk ve tek sevgilimdi.

Hislerimin farkına vardığımda da, 5 yıllık bir ilişkinin ardından gelen evlilik teklifini reddetmek benim için zor olmamıştı.

Ona karşı dürüst olup hissettiklerimi saydam bir şekilde açıklamıştım ve o da kabullenmek zorunda kalmıştı.

Bir birbirimize uygun değildik ve ben, her yüzüne baktığımda hatırlamak istemeyeceğim şeyleri hatırladığım biriyle beraber olmak istemiyordum.

Her sabah gözlerimi açtığımda beni üzen bir suratla beraber olmak istememiştim ve pişman değildim.

Her ne kadar artık onu sevmesem de, bu ona değer verdiğim anlamına gelmiyordu. Bu yüzden ufak da olsa bir açıklamayı hakediyordu.

" Ne düşünüyorsun?" Başını kaldırdıktan sonra omuz silkti.

" Ayrıldıktan birkaç ay sonra evlenmiş olman beni şaşırttı." Başımı salladım.

marriage story | rosékook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin