Merhaba, hemencecik yazdım ve yayımladım. Umarım beğenirsiniz.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfenn❤️🥰
İyi okumalar❤️...
•Park Roseanne•
Parmaklarımla toprağı eşeledikten sonra cebimden yeni aldığım çiçek tohumlarının bulunduğu paketi çıkardım ve rastgele serpiştirdim. Tırnaklarımın arasına giren toprağı umursamadan tohumların üzerini kapattıktan sonra başımı soğuk mermere yasladım ve gözlerimi gökyüzüne çevirdim.
Yağmur yağıyordu.
Dudaklarımı birbirine bastırdıktan sonra avcumu açarak yağmur damlalarının elimi ıslatmasına izin verdim.
" Sence de her 16 Nisan'da yağmur yağması kader mi?" Gözlerimi mezar taşında gezdirdikten sonra tekrar gökyüzüne çıkardım.
Bakmaya utanıyordum.
" Nefret ediyorum bugünden." İç çektikten sonra devam ettim:
" Bu günden de, bugün yaşananlardan da, bugüne dair her şeyden de nefret ediyorum." Soğuktan titreyen parmaklarımla toprakla oynamaya başladım.
" Özür dilerim." Gözümden bir damla yaşın akmasına izin verdim.
" Yanında olamadığım için özür dilerim." Ve ardından bir damla gözyaşı daha.
" Ve hala yaşamak adına bu denli büyük bir çaba içerisinde olduğum için özür dilerim. Mutlu olmak için, sevmek için, gülmek için hatta üzülmek için bile bir çaba gösterdiğim için özür dilerim." Alnımı kaldırarak çenemi yasladım.
" Verdiğim sözleri tutamadığım için özür dilerim."
Ancak özürlerimin artık hiçbir önemi yoktu.
" Yalnızca verdiğim tek sözü tutabildim şu ana kadar ki, sen bu sözü belki de hiç duymadın." Akan burnumu silme gereksinimi bile duymadım.
" O da her 16 Nisan'da ne olursa olsun buraya gelmekti. Seni unutmadığımı, unutamayacağımı göstermekti." Sıkıca gözlerimi yumdum. Beni duyuyor muydu ki?
" Yaşananları silip hayatıma devam etmekte ne kadar zorlandığımı göstermekti. Ancak bu yalnızca vicdanımı rahatlatıyor. Yaşananları silmiyor, seni geri getirmiyor. Biliyorum, merak etme." Yağmur bir anda şiddetlendi.
" Ancak yine de ne olursa olsun, şu zamana kadar verdiğim ne söz varsa tutamasam da bunu tutacağım. Verdiğim bu sözü tutacağım. Söz veriyorum." Gözlerimi kapattıktan sonra soğuk mermere daha da yerleştim.
Hasta olacağımı bilsem dahi güneş gözlerimi alıncaya dek kalkmadım yerimden. Dudaklarım titriyordu, gözlerim açılmayacak kadar çok acıyordu, vücudum soğuktan buz kesmişti ancak kalbim, bu asla tarif edemeyeceğim ve asla geçmeyecek bir yaraydı benim için.
Hafifçe bir şarkı mırıldanmaya başladığımda kuş cıvıltıları işitmeye başlamıştım. Ölüm ve kasvet kokan bu yerde kuşların bu denli canlı bir şekilde ötmeleri insanda garip hisler uyandırıyordu. Her sonun bir başlangıcı olduğunu hissettiriyordu sanki. Ya da öyle algılamak istiyordum. İnsanların ölerek bir anda hayatımızdan kaybolduğunu kabullenmek istemiyordum. Bundan fazlası olmalıydı.
Mırıldandığım şarkı bittiğinde artık gitmem gerektiğinin farkındaydım. Telefonumu arabada bırakmıştım ve herkes deliye dönmüş olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
marriage story | rosékook ✓
Fanfiction•tamamlandı• Park Roseanne, ablası için Jeon Jungkook'la evlenmeyi kabul etmişti. rosékook 300320 #1 at rosekook, unknown history #2 at fanfiction and bts, unknown history #3 at jungkook, unknown history