•39•

9.9K 890 1K
                                    

Merhaba, nasılsınız?

Artık bu bölümle birlikte yavaş yavaş Rosie'nin geçmişine inmeye başlıyoruz. Bir önceki bölümde bilenler çıktı. Hatta koyduğum spoilerı bile bulan çıktı, günden güne baya aşıyorsunuz kendinizihahshsjsjs yerim sizi.

Umarım bölümü beğenirsiniz, lütfen bolca yorum ve oy yapmayı unutmayın. Finale yaklaşıyoruz artık, heyecanlı ve biraz da üzgünüm açıkçası.

İyi okumalar bebekler❤️

...

Park Roseanne•

Jungkook, battaniyenin üstünden omzumu sıvazladığında gülümsemeye bile çalışmadan bakışlarımı karşımda oturan polis memuruna çevirdim.

" Kapının kilitli olduğunu görünce bahçeden Roseanne'e seslenmek için çalılıklardan atladım. Ancak içeride titreyerek oturduğunu görünce camı kırmak zorunda kaldım." Bakışlarım Jungkook'un bezlerle sarılmış eline kaydı. Akan kanı durdurmak için baya uğraşmışlardı.

Hatırladığım anılarla bedenimin titremesine engel olamadığımda Jungkook beni daha da çok kendini çekti. Tereddüt etmeden kollarımı bedenine sardım. Deli gibi üşüyordum.

" Yüzünü görebildiniz mi?" Başımı iki yana salladım.

" Göremedim ama, elinden kaynaklı kadın olduğunu tahmin edebiliyorum. Benim boylarımda ve sıskaydı bir de. Ancak karanlık olduğu için çok da emin değilim." Memur başıyla onayladığında bakışlarımı yere indirdim.

Kalbim hala korkuyla çarpmaya devam ediyordu. Evin içinde durdukça nefesim kesiliyordu sanki.

" Evden bir şey çalınmış gibi gözükmüyor." Jungkook nefesini verdi.

Bu daha kötüydü, gelen kişinin amacı hırsızlıktan çok daha farklıydı. Bunu zaten biliyordum.

" Yatak odasındaki komidinin en üst çekmecesinde silah vardı, kontrol edebilir misiniz?" Dudaklarımı büzdüm.

İstese beni öldürebilirdi bile, bu fırsat elinde vardı.
Ancak o, beni korkutmayı ve tehdit etmeyi seçmişti. Ne için tehdit edildiğimi bile bilmiyordum.
Şimdiyse bir daha ne zaman gelecek korkusuyla yaşamak zorundaydım.

" Çekmecede silaha dair bir iz yok." Bakışlarımı Jungkook'a çevirdim.

" Ev sessizdi, dolapları karıştırsa duyardım." Titreyen dudaklarımı dilimle ıslattıktan sonra devam ettim.

" Eğer bu kişi kimse, silahın o çekmecede olduğunu biliyordu." Hafifçe mırıldandığımda tekrar ürperdim. Düşündükçe kafayı yiyordum adeta.

" Herhangi bir parmak izi var mı diye bakacağız, haberdar ederiz." Hiç sanmıyordum. Elinde eldivenler vardı.

" Eve nasıl girmiş?" Jungkook bakışlarını polis memuruna çevirdi.

" Herhangi bir iz yok, en mantıklısı kapıdan girmiş olması." Dudaklarım titredi.

" Kapıdan girseydi duyardık, evin içindeydik." Jungkook'un tişörtünü avcumun içine aldım.

" Biz bahçedeyken girdiyse duymamış olabiliriz."

Bu da demek oluyordu ki biz salonda otururken o, bu evin içerisinde bir yerdeydi.

" Üst katlardaki tüm pencerelerin panjurları kapalıydı. Bahçe kapısı kilitliydi. Zaten mutfak pencerisinde demirler var. Geriye bir tek kapı kalıyor." Elimle alnımı kaşıdım.

marriage story | rosékook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin