•17•

12.3K 1K 621
                                    

Merhaba! Erken geldim çünkü bölümü yazdım ve oy sınırını beklemek istemedim.
YORUM İSTİYORUM LÜTFEN❤️

Bir önceki bölümde Rosie'ye çok yüklenmişsiniz ama :(
Evet ben de kesinlikle Jungkook'un haklı olduğu noktalar olduğunu düşünüyorum ancak Rosie karakterini daha tanıyamadık. Aynı şekilde Jungkook'u. O yüzden erken yorumda bulunmayalım olur mu? Düşüncelerinizi belirttiğiniz için teşekkür ederim ama lütfen bu eleştiriler yazdığım karaktere hakarete geçmesin.
Bu bölüm birkaç hafta sonra geçiyor, haberiniz olsun❤️ biraz ara bölüm tadında.

16. Bölüm ve bölüm +300 oy olduğunda yeni bölümü yayımlarım❤️
İyi okumalar

...

•Park Roseanne•

" Kahveniz efendim." Gülümseyerek işe yeni aldığım Mirae'ye baktım. Oldukça güzel, zeki bir kızdı ve kâbul etmeliyim ki işini ilk günlere göre oldukça iyi yapıyordu.

" Teşekkür ederim Mirae." Kolumdaki saati kontrol ettiğimde 6'ya geldiğini gördüm.
" Sen çıkabilirsin, eve dikkatli git." Eğilerek selam verdiğinde gülümsedim.

Normalde şuan şirketten çıkarak eve gidiyor olmam gerekiyordu ancak işlerimin yarına aksamasını istemiyordum. Saçmasapan bir kısır döngü içerisine girmektense bugün mesaiye kalmayı tercih ederdim.

Telefonumu elime alarak Jungkook'u aradığımda ulaşamamıştım. Onun yerine haber vermek adına bayan Jung'ı aradım.

" Nasılsınız Bayan Jung?" Mutfakta olduğunu arkadan gelen tıkırtılardan anlamıştım.

" İyiyim efendim siz nasılsınız?" Gülümsedim.

" İyiyim. Jungkook orada mı?" Hayır cevabını aldım.

" Bir sorun mu var?" Göremeyeceğini bilsem de başımı hayır anlamında salladım.

" Ulaşamadım da o yüzden sordum. Yemek yapmadınız değil mi?" Telefonu hopörlere aldıktan sonra gömleğimin düğmesini açarak kalemi elime aldım.

" Hayır henüz yapmadım. Arzu ettiğiniz bir şey mi var?" Tatlı kadındı.

" Yok hayır. Eve geç gideceğim. Bugün yemek yapmanıza gerek yok. Evde işiniz bittiyse çıkabilirsiniz diye aramıştım. Şoföre söylerseniz sizi evinize bırakır."

" Teşekkür ederim, iyi akşamlar." Ben de iyi akşamlar dileyerek telefonu kapattım.

Birkaç hafta önce gittiğimiz saçmasapan bir tatilin bile işlerimi bu denli zorlaştırması beni sinirlendiriyordu. 2 günde nasıl bu kadar şey gelişebilirdi ki?

Satın almayı düşündüğüm araziyi incelerken bir yandan da yolda olduğu belli olan asistanıma arazi ilgili kağıtta yazmayan bilgileri soruyordum.

İşim bittiğinde teşekkür ederek telefonumu kapattım ve birkaç haftadır ilgilenemediğim vakfın sekteye uğrayan faaliyetlerini düzenledim. Vakıf işleriyle bizzat kendim ilgilenmeyi seviyordum.

Çalan telefonumu açtıktan sonra kalçamı masaya dayadım. Arayan Jennie'ydi.

" Bebeğim?" Gülümsedim. Sesini duymak iyi gelmişti.

" Napıyorsun?" Başımı kaldırarak camdan dışarıya baktım.

" Şirketteyim, sen?" Homurdandığında güldüm.

" Rosie saat 8'e geliyor neredeyse, ne şirketi kızım ya?" Güldüm. Çalışmayı seviyordum.

" Sen napıyorsun?" Elime diğer dosyayı aldım.

marriage story | rosékook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin