0.0

1.6K 71 57
                                    


Karanlığın hakim olduğu, labirentten farksız olan orman ölüm sessizliğine gömülmüşken Yağmur bütün kirliliği alıp götürürcesine yağmaya başlamıştı. Orman, ağaçların ve toprağın kokusu ile sarmalanmış, bütün huzurunu dünyaya bahşetmişti.
Kimse bu büyük ve huzur kokan ormanda ölümle savaşan birilerinin olduğuna inanmazdı.

Çamurlu yolda bata çıka koşan beden ardında ayak izlerini bırakırken ıslanmış siyah saçlarını gözünün önünden çekmeye vakit bile bulamadı. Göremediği yolda dala takılıp tökezlerken Kesik nefesler alan sarışın çocuğun bacaklarını daha da sıkı tuttu. Sırtında taşıdığı beden acıyla inlerken hızla inip kalkan göğsünü sırtında hissedebiliyordu.

“Biraz daha dayan” Diye mırıldandı derin nefeslerinin arasından. Sırtında ki uzun bedeni taşımakta zorlanırken Saatlerdir koşmasından kaynaklı sürekli tökezliyordu. Kesik nefeslerin arasından acıyla inleyen sarışın çocuk ile gözleri doldu. Ölmesine izin veremezdi fakat acı çekiyordu. Nefes alamıyordu…

“Kurtulacağız! Sadece biraz daha dayan lütfen…” Yağmur damlaları akan gözyaşlarını saklasa da titreyen dudağı ve çaresiz sesi sanki çığlık atmıştı. Nereye gittiğini bilmeden koşuyordu ama hala umudu vardı. Kurtulabilirlerdi.  Kaçmayı başarmışlardı şimdi vazgeçemezlerdi.

Sarışın çocuk ıslanmış saçlarının gözüne girmesini umursamayarak zorla araladı ve etrafına bakındı. Baygın gözleri acıyla daha da kısılırken Onu taşıyan siyah saçlı çocuğa daha sıkı tutunmaya çalıştı. Başaramayacaktı. Boşuna çabaladığını biliyordu ama kabullenemiyordu. Bu ormandan ikisi birlikte asla çıkamazdı.

Şişen damarları zonklarken Kesik kesik aldığı nefesler bile azalmaya başladı. Vücuduna birden giren acıyla bağırırken Titreyen bedenini daha sıkı kavradı siyah saçlı. Dolu gözleri etrafı görmesini engellerken her şeye rağmen tüm gücüyle koşmaya devam etti. Fakat saatlerdir aynı yerde dönüp duruyor gibilerdi.

“D-dayana-m-mıyorum…” Sarışın gözlerini yavaşça kapatırken Siyah saçlı ağlayarak ona seslendi. Çamurlu yolda bata çıka giden bedeni daha fazla dayanamayarak sendelerken İkisi birlikte sertçe yere düştü. Tamamen çamura bulanan bedeni yorgunlukla titrerken başını zorla kaldırdı.

Yüzü, saçı ve bedeni tamamen çamur olmuştu. Elleriyle gözünü kapatan siyah saçlarını çekti ve Nefes almaya çalışan bedene dolu gözleriyle baktı.

Üzerinde ki siyah tişörtün üzerinde çamur lekeleri oluşmuş, Sarı saçları lekelenmişti. Kısa sürede yağan yağmur onu temizlerken morarmış ve patlayacak kadar şişmiş damarları yüzüne kadar çıkmıştı. Sırtı acıyla gerilmiş ve göğsü sürekli inip kalkıyordu.

“Ne yapacağım? Şimdi pes edemem…”

Gözünden akan yaşları silerken zorla ayağa kalktı ve can çekişen arkadaşının yanına dizlerinin üzerinde ilerledi. Elini koluna koyduğun da fazla vaktinin olmadığını biliyordu. Acele etmezse ya arkadaşı ölecekti ya da yakalanacaklardı.

“Öl-öldür B-beni…” Zorla gözlerini aralayan sarışına ağlayarak başını salladı. Dudaklarının arasından hıçkırık kaçarken Morarmış elini sımsıkı tuttu.

“Bunu benden isteme. Seni asla bırakmayacağım” Gözyaşlarını silerken Sarışın acıyla inledi tekrar.

“L-lütfen… D-dayana-mıyorum…” Hıçkırarak ağlamaya başladığın da başını iki yana sallayarak sarışın olanın göğsüne anlını yasladı.

“Söz verdik… Birlikte kurutulup normal bir hayat yaşayacaktık. Şimdi pes edemeyiz… Buraya kadar gelmişken olmaz”

Sarışın olan acıyla öyle bir bağırdı ki Siyah olan korkuyla irkilmiş ve ormanın derinliklerinde birkaç hareketlenme olmuştu. Endişeli gözlerle başını kaldırıp arkadaşına baktığın da Dudaklarından akan kanı görmüştü.

Please Don't Die /Minsung X Sanhyuk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin