24

242 38 16
                                    


Gelen bağırış sesleri arasında başını sertçe duvara geçirdi. Derinlerden gelen sesler büyük bir katliamın habercisiyken başından oluk oluk kan akan adamın yere düşmesine izin vererek ondan uzaklaştı.

Bakışları koridoru kaplayan bilinci kapalı adamların üzerinden, Derin bir şekilde soluklanan Hyunjin’i buldu.

Elini sertçe sallayıp kandan kurtulmaya çalışırken sırtını duvara yaslamıştı. Kendi eline baktı. Hiç elini yaralayacak türden bir yumruk atmamıştı. Genellikle tekmelerle işini görmeyi seviyordu.

Ondan bakışlarını çekip hemen ayaklarının altından olan bedenin ayağını tuttu ve sürüklemeye başladı. Kapalı bir kapının önüne gelip Asılı olan anahtarı aldıktan sonra kapıyı açtı. Boş odaya kısa bir bakış attıktan sonra yere bıraktığı adamı içeriye sürükledi.

Hyunjin derin bir nefes alıp başını kaldırdığın da Minhyuk’un adamları odaya taşımaya başladığını gördü. Sırtını Duvardan ayırıp nefesini bıraktı ve yere eğilip bir adamın kolunu tutup çekmeye başladı.

Saatlerdir koridorların derinliklerinde dolaşıyorlardı ve ilk defa bu kadar fazla kişi ile çatışmışlardı. Onları gördüğünde asıl endişelenmesini sağlayan ise hepsinin elinde olan silahlardı. Zehirden oluşan mermiler neyse ki ikisine de isabet etmemişti.

Son kişiyi de içeri atıp kapıyı kilitlediler ve anahtarı diğer görevlilerin açmaması için yanlarına aldılar. Bakışlarını yanından ayrılıp yerde ki silahları incelemeye başlayan Hyunjin’e çevirdi.

Şu ana kadar Duydukları kadarıyla Eunwoo ve Moonbin 3 kere çatışmaya girmişti. Myungjun 6, Seungmin 7, Sanha ise 8 kere girmişti. Endişelense de Şu ana kadar Sanha’nın yardım istememesi ve yoluna devam etmesi onu meraklandırmıştı.

Hala daha onun bu kadar güçlü olmasına anlam veremiyordu ama Şimdi onu Jisung’u koruyan kişi olduğunu kabullenmişti. Sanha düşündüğünden kat ve kat daha güçlüydü.

“Bunlarla devam edelim.” Hyunjin’in uzattığı silahı itiraz etmeden alırken yaklaşık 10 dakika önce kanlı bedenlerden yeni bir zemin oluşmuş koridor artık bomboştu. Silahı sıkıca kavrarken aklına kazıdığı yolu ile kağıda bakmadan nereden gideceğini biliyordu artık. Sağ tarafa dönerek yeraltının daha da derinliklerine giderlerken Kulaklığından yükselen ses ile Yanında yürüyen Hyunjin gibi adımları yavaşladı ve sese odaklandılar.

“Seungmin, Sana doğru gelen 12 kişilik bir grup var” Jeongin’in sesinin ardından Seungmin’in Nefes alıp vermesi duyuldu.

“Anlaşıldı” Ve tekrar sessizliğe gömüldü. Yavaşça nefesini verirken Hyunjin’e döndü. 

“Sen de özel sınıftan mısın?” Diğerlerinin duyması çokta umurunda değildi. Sadece tuhaf olsa da bu sessizlik canını sıkıyordu. Hyunjin ona bakıp yavaşça başını salladı.

“Myungjun hyung ile özel sınıftan tanışıyoruz zaten.” Başını sallayıp onu onayladı. Aklına takılan şeyle tekrar yanındakine döndü.

“Peki, senin yeteneğin ne? Yani Seni özel yapan?”

Myungjun zeki aynı zamanda herkesi kandırabilecek kadar iyi karakterlere bürünebiliyordu. Moonbin burada ki herkese göre daha güçlüydü, Eunwoo’yu hala çözebilmiş değildi ama Myungjun’un planını tahmin edebildiğine göre onun da zekası küçümsenecek gibi değildi. Jeongin, zaten hackerdı. Seungmin Tamamen Myungjun’du. Tek farkları Myungjun’un taktığı maske ürkütücü, Seungmin’in zarifti. Sanha’yı da daha bilmiyordu ki öğrenebilecek gibi durmuyordu.

Hyunjin elinde ki silahın gövdesinde elini gezdirirken “Görme kabiliyetim normal insanlardan daha gelişmiş”  diyerek cevapladı büyük olanı.

Please Don't Die /Minsung X Sanhyuk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin