18

285 41 8
                                    

6 kişinin arasından elleri bağlı bir şekilde ilerliyordu. Bakışları etrafta gezinirken her santimini ve dekorunu aklına kazıyarak resmi bütünleştiriyordu.

Görsel hafızası da işitsel hafızası da fazlasıyla iyiydi. Bir kere görmesi sanki yıllardır buradaymış gibi her yeri kolaylıkla bulmasını sağlayabilirdi.

Ellerini kaldırıp kaşınan boynunu kaşırken yarım saattir yürüdüğü boş ve ıssız koridorları incelemeye devam etti. Sadece bir tane değil, birçok koridor vardı. Bir labirenti andıran bu koridorlar polislerin gelse bile kaybolabileceği bir yerdi.

Son kez sağa dönmeleri ile koridor bitmiş ve beyninde çizdiği o karmaşık labirent tamamlanmıştı. Çıkış yolunu çoktan ezberlemişti bile.

Bakışları büyük salonda gezinirken donup kaldığını hissetti. Yaklaşık 5 kat olan bir yerin tam ortalarındaydılar. Tavan kapalı ve dört tarafları da katlarla çevriliydi. Evin zemini tavanları olmalıydı.

Salonun ortasında fazla büyük olmayan bir kare çizilmişti ve oraya tek bir adım bile atılmıyordu. Onun dışında her yer… Ölümüne kavga eden  kişilerle doluydu. Yaşları fark etmeksizin birbirleriyle dövüşen kişiler hiç acımadan kana boyarken etrafı Onun aksine yeni gelenler dehşetle donakalmıştı.

Minhyuk sakince etrafına baktı. Onlara acıyacak değildi. Onlar artık insanlıktan çıkmış, öldürmeye programlanmış bir robottan farksızlardı. Onlara üzülmüyordu bile ama onlara bunu yapanlara olan öfkesi artmıştı.

Omzuna sertçe çarpan beden ile öne sendelerken Ona çarpan kişi yere düşmüş ve kan kusmuştu. Hemen ayaklarının dibinde ki genç çocuğa baktı. Yüzü kanla boyanmış, gözleri şişip morarmıştı. Zar zor nefes alırken üzerine çıkan ondan farksız beden ardı ardına vurmaya başladı bedene.

Yeni gelenler korkuyla önlerinde yaşanan olaya bakarken Minhyuk onlardan bir adım uzaklaşıp etrafı inceledi. O sırada ikinci katta rahatça oturmuş salonda ki katliamı izleyen kişiyi gördü. Siyah saçları yaşına rağmen hala gürdü. Fit olan vücudu ve adeta kaostan beslendiğini bağıran kahverengi gözleri kim olduğunu belli ediyordu.

Aranan kişi bulundu… Keskin gözleri ondan ayrılmazken yanına gelen kişiler ile daha da dikkat kesildi.

Myungjun ve Hyunjin yanında ki iki adam ile Başkanın yanında dururken ikisi de bakışlarını yerden ayırmıyor o kadar uzaklıktan bile belli olan damarları öfkelerini bas bas bağırıyordu. Ona baktıkları an saldıracakmış gibi duran ikiliyi dikkatle izledi Minhyuk.

“Düşündüğümden daha da kontrolsüzler” Diye mırıldandı.

Başkan onlara döndü ve keyifle güldü.

“Hallettiniz mi işi?” Hyunjin sessiz kalırken Myungjun sakin kalmaya çalışıp başını salladı ve elinde tuttuğu fotoğrafları uzattı.

“Cesedinin bulunmaması için yaktık ve küllerini nehre döktük.”

Başkan yüzünde ki memnun ifade ile resimde ki bembeyaz cesede baktı. Boynundan akan kan yerde göl oluşturmuş, yüzünde ki yeni  yaralar öldürmeden önce iyi bir dayak yediğini gösteriyordu.

“Aferin oğlum. Sana burayı tereddüt etmeden bırakabilirim” Myungjun dişlerini adeta kırarcasına sıkarken yüzünde mimik oynatmadan eğildi. Hyunjin’de onu taklit ederken Bakışları onları izleyen Minhyuk’u buldu. Gözleri kısılmış tek bir hareketlerini kaçırmazcasına onları izliyordu.

“İzninizle biraz dinlenmek istiyorum” Başkan oğluna izin verip eliyle gitmelerini söylediğin de ikisi de tekrar eğilmiş ve yanlarında ki adamlarla oradan uzaklaşmışlardı.

Please Don't Die /Minsung X Sanhyuk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin