42

171 30 36
                                    


Islak saçlarımı kurutup ellerimle hafifçe dağıtırken odada duyulan kısık sesli müzik rahatlayan bedenimi daha da rahatlatıyordu.

Üzerimde ki sıfır kol tişörtü düzeltip havluyu boynuma astım ve yatakta uzanmış, açtığım müziğin keyfini çıkaran Sanha’ya ilerledim.

Daha az önce aldığı duş sayesinde saçları hala ıslaktı. Ne kadar kurutmak istesem de bana izin vermemiş ve doğal kurumasını sevdiğini söylemişti. Bu yüzden bende karışmamıştım.

Yanına oturmam ile ritim tutan parmakları dururken uzanıp komodinde duran telefonumu aldım ve şarkıyı kapattım.

Konuşacağımı anlamış olacak ki oturur pozisyona gelip bağdaş kurdu. Uzanıp gözüne giren saçları çekip gözlerini gün yüzüne çıkarttım.

“Yarın kontrolün var” Bunu bilmediğini şaşkın yüz ifadesi ile anladığım da usulca nefesimi bıraktım. Kontrolün nasıl geçeceğini bilmiyordum çünkü her şey değişebilirdi. Belki bir daha göremeyebileceğini öğrenebilirdik ya da iyileşmeye başladığını… ne duyacağımızı bilmiyorduk ama her ikisi de oldukça geriyordu.

“Jisung ve Myungjun hyung gelmek istediler onları daha iyi tanıyorsun diye ama-“

“Sen gel Minhyuk” nefesim boğazımda takılı kalırken aralanmış dudaklarımla ona bakakaldım. Birden bunu demesini kesinlikle beklemiyordum. Zaten onunla giden ben olacaktım ama onun bunu söylemesi neden… bu kadar beni heyecanlandırmıştı ki?

Tuhaf bir şekilde aşırı terliyordum ve ne diyeceğimi bilemiyordum. Her şeye cevabım olurdu oysaki benim.

“H-ha?” Diye sonunda bir tepki verebildiğim de Sanha omuz silkmiş ve dudaklarını diliyle ıslatmıştı.

“Eğer durumumla ilgili kötü bir şey olursa Jisung fazla üzülür. Onun gelmesini istemiyorum. Ve… tuhaf bir şekilde Jisung’dan sonra en çok sana güveniyorum. Bu yüzden sen gel”

Ona donakalmış bir şekilde baktığım da kaşlarını çatmış ve cevap vermemi bekliyordu. Sonunda titrekçe nefes aldığım da yüzümü buruşturdum ve isyan edermiş gibi konuştum.

“Lütfen Sanha! Bu kadar açık sözlü olma, hiç iyi gelmiyorsun bana” Hızlı bir şekilde saçımı karıştırıp ayağa kalkarken delice atan kalbim beni şoktan şoka sokuyordu.

Sanha’ya bir şey hissediyor olamazdım değil mi? Tamam kabul etmemem gerek ama neden bunu istiyorum? Ona bir şey hissetmeyi nasıl isteyebilirim ki? Off…

şaşkın bir yüz ifadesiyle duran Sanha’ya bakıp derin bir nefes aldım ve elimi kalbimin üzerine koyup sakinleşmeye çalıştım.

Pekala… sakin olmalıyım yoksa Sanha kalbimin sesini duyacak ki bir duyusu engelli olan kişinin diğer duyuları daha gelişmiş oluyordu. Bu durumda en ufak sesi duyabilirdi.

Sonunda sakinleştiğim de Ne olduğunu anlamayan Sanha’nın kolunu tuttum.

“Boşver dediklerimi, aşağıya inelim hadi.” Hala ne olduğunu çözemese de yavaşça başını sallayıp beni onayladı ve elimi tuttu.

Kalkmasına yardım ettikten sonra yavaşça odanın çıkışına ilerledik. Bu hislerimi şimdilik rafa kaldırıyordum ama akşama kadar. Herkes uyuyunca iyice düşünecektim yoksa kafayı yerdim.

Odadan çıkıp merdivenlere geldiğimiz de Durup Sanha’nın diğer elini tuttum ve merdivenin kenarını kavramasını sağladım. Merdivene tutunduğun da elini bırakıp diğer elini tutmaya devam ederek inmesine yardımcı oldum.

Yavaşça aşağıya inerken aşağıdan gelen havlama ve gülme sesleri ile kaşlarımı çattım. Anlaşılan birileri bizim yavru köpekçik ile oldukça eğleniyordu.

Please Don't Die /Minsung X Sanhyuk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin