Gelen tıkırtı sesleri ile kaşlarını çatarak gözlerini araladı. Yattığı soğuk ve kirli zeminden doğrulurken artık yavaştan çürümeye başlayan bileklerindeki sızı yüzünü buruşturmasına sebep olmuştu.Tıkırtı sesleri kesilirken ağrıyan vücudunu zorla yerden kaldırdı ve bakıldığında zindanın boş olarak görecekleri karanlık köşeden çıktı.
Küçük pencereye ilerleyip ellerini demirlere koydu ve içeriye baktı.
Arkası dönük bir şekilde Zincirlerle uğraşan Seungmin’i gördüğün de kaşlarını çatıp ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalıştı.
“Seungmin? Ne yapıyorsun?” Kumral olan duyduğu ses ile uğraştığı şeyden başını kaldırmış ve arkaya çevirmişti. Parmaklıklar ardından ona bakan Sanha’ya zarifçe gülümsedi.
“Zincirlerden kurtuluyorum.” Sanha ona anlamadığını belirtircesine bakarken yeni uyanmış olmanın verdiği sersemlikle saçını karıştırdı.
“Neden şimdi kurtuluyorsun?” Seungmin tamamen yere oturdu ve ona döndü.
“Çünkü artık göz zevkimi bozmaya başladılar. Üstelik renkleri de soldu. Hoş durmuyor” Elinde ki zincirlerini havaya kaldırıp gösterdiğin de Sanha gözlerini devirdi ve sakince nefesini verdi.
“Demek istediğim, madem kurtulabiliyorsun neden daha önce kurtulmadın?” Sanha oldukça sabırlı bir şekilde sorduğun da Seungmin gülümseyip başını eğdi ve elinde ki keskin aleti kenara koydu.
Az önce Hyunjin gelmiş ve Her şeyin hazır olduğunu, planı başlattıklarını söylemişti. Ardından bu aleti verip gitmişti. Myungjun ise o sırada görevlileri oyalamakla meşguldü.
Yıllardır kapana kısıldığı bu zindandan çıkıp burayı onun başına yıkmak için sabırsızlanıyordu. Onu gördüğü yerde yakalayacak ve acı vere vere öldürecekti. Yavaşça…
Ondan cevap bekleyen sarışın çocuğa döndü ve az önceki düşüncelerinin üstünü kapatmak istercesine zarifçe gülümsedi.
“Başlıyoruz” Sanha duyduğu kelime ile duraksadı ve öylece Ona sanki hiçbir şey yokmuş gibi oldukça eğlenerek söylediği kelimeden sonra işine devam eden kumral çocuğa baktı. Başlıyorlar mıydı? Myungjun ve Hyunjin, Çocukları toplamışlar mıydı? Bu kadar erken olmasını beklemiyordu.
Sanha öylece yerde ki çocuğa bakarken Seungmin Sonunda özgür kalan kolları ile gülümsedi ve ona doğru ilerledi. Yeniden karşı karşıya geldiklerin de Kumral olan kendinden uzun olan sarışına baktı.
“Buradan çıkma vaktimiz geldi. Özgür bırak kendini.” Seungmin söylediği cümleden sonra elinde ki aleti parmaklıkların ardından Sanha’ya uzattı.
Sanha Uzanıp yavaşça alsa da hala kaşları çatık bir şekilde sorguluyordu. Planı bilmediği için kafasında bir sürü soru işareti vardı. Zincirlerden kurtulsa bile buradan nasıl çıkabileceklerdi?
Seungmin karşısında ki kişinin gözlerinde ki soru işaretini görünce gülümsemiş ve elini uzatıp Sanha’nın elini destek verircesine tutmuştu.
Sanha elinde ki sıcak elle kendine gelirken Ona güven verircesine gülümseyen Seungmin’e baktı.
“Planı düşünme, sadece bize ayak uydur. Buradan çıkıp toplandığımız da plan anlatılacak zaten” Sanha kararsızca baksa da nefesini bırakmış ve başını sallamıştı.
Ne kadar tereddüt etse de ona güvenmekten başka çaresi yoktu. Eğer Jisung’u tekrar görmek için onun dediğini yapması gerekiyorsa yapacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Please Don't Die /Minsung X Sanhyuk
Fanfiction|TAMAMLANDI| Astro❤️Stray Kids "senin için geleceğim... Bu yüzden, lütfen ölme" Minsung and Sanhyuk