0.9

326 47 10
                                    

JİSUNG

“Şu yanaklara bak! Ne kadar tatlı! Ama çok zayıfsın Sung-ah aç ağzını”

Dehşet için de ağzıma börek tıkayan Bayan Lee’ye bakarken Zorla ağzımda ki lokmayı çiğnemeye çalıştım. Yardım istercesine köşede oturmuş bana gülen Minhyuk ve Minho hyunga baktığım da daha ağzımdakini bitiremeden Bayan Lee bir tane daha uzattı. Büyümüş gözlerle Bayan Lee’ye baktım .Tanrım Patlayacaktım birazdan.

Minho hyung bu sabah bana yetimhaneye gittiğim de Ailesinin beni evlatlık alacağını söylediğin de şaşırmıştım. Daha doğrusu Korumacı ailem olacaklardı. Onun ne olduğunu bilmediğimden Minhyuk hyung açıklamıştı. Korumacı aile aynı evlatlık alınmak gibiydi. Tek fark Evlatlık alınınca tamamen soyadın dahil o ailenin bir üyesi oluyordun. Fakat korumacı aile de soyadın değişmiyor, Resmi olarak o aileden olmuyordun. Sadece aile o kişiyi korumak ve bakmak için izin alıyordu.

Bayan Lee gerçekten çok iyi ve sıcakkanlı birisiydi. Onu ilk gördüğüm de Minho hyunga sıkıca sarılıp öpmüş ardından Minhyuk hyunga da aynısını yapmıştı. İkisi de onun çocuklarıymış gibiydi sanki.

Beni görünce durmuş ardından bana da sarılmıştı. O an çok tuhaf hissetmiştim. Ama huzurluydu. Bir annenin sıcaklığı vardı. O an anladım ki Bir anne kendi çocuğu olsa da olmasa da bütün çocukların annesi olabilirdi. Biyolojik bir bağa ihtiyaç yoktu.

Fakat eve geri döndüğümüz de Bayan Lee beni mutfağa sokmuş ve yaptığı yemeklerden yedirmeye başlamıştı. İlk başta sorun yoktu. Yemek yemeyi severdim ama Yarım saat önce çoktan doymuştum bile.

“Anne, çatlayacak çocuk bırak artık”

Sonunda Minho hyung bana acımış olmalı ki araya girdiğin de Rahatlamadan edemedim. Cidden bir lokma daha yeseydim çatlayacaktım. Bayan Lee halimi görünce gülmüş ve bardakta ki portakal suyunu bana uzatmıştı.

“Üzgünüm Sung-ah, Bazen kendimi kaybediyorum”  Sorun olmadığını belirtircesine elimi sallayıp portakal suyundan bir yudum aldım. Zorla ağzımdakini yutmaya çalışırken Minho hyung Bayan Lee’ye döndü.

“bugün burada kalsan olmaz mı?” Bayan Lee Minho hyungun saçını okşadı ve gülümsedi.

“İşe gitmem gerek bebeğim. Başka zamana artık” Minho hyung başını salladığın da Minhyuk Hyung çalan telefonu ile ayağa kalktı.

“Efendim baba?” Mutfaktan çıktığın da artık duymamaya başlamıştım. Aslında oldukça mutluydum. Bu evden ayrılacağım için üzgündüm dün ama artık burada yaşayacaktım. Mutluydum fakat bir yandan da rahatsızdım. Onları rahatsız etmek istemiyordum. Bana bakmak zorunda değillerdi ama benim için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlardı. Bunun için onlara hep minnettar kalacaktım.

Minhyuk hyung içeri girip eski yerine oturduğun da Bayan Lee gitmek için ayaklandı. Onu yolcu ederken Hepimize sarılmış benim yanaklarımı bugün 7. Kez sıkarak evden ayrılmıştı.

Acıyan yanaklarımı ovalarken Minho hyung bana gülüyordu. Ona dudağımı büzerek baktığım da Bakışları dudağıma inmişti. Hızlı bir şekilde dudak büzmeyi bıraktığım da hala bakmaya devam edince hala açık olan kapıyı kapatmak için ona yaklaştım. O sırada birden gürleyen ve çığlık sesleri ile yerimden sıçradım.

Minho hyung da arkasını dönüp açık kapıdan baktığın da karşı dairenin kapısı açılmış ve sırılsıklam olmuş iki kişi kendini merdivenlere atmıştı. Onlara şaşkınlıkla bakarken Seslere içeri giren Minhyuk hyungta geldiğin de Yerde yatan sarı saçlı çocuğun siyah saçlı çocuğun üzerine atladı.

Please Don't Die /Minsung X Sanhyuk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin