34

239 30 13
                                    


"Hadi, hadi! Çok az kaldı!" Kısa olan heyecanla yerinde zıplayıp gözü bağlı olan sarışının elini çekiştirdi. Nereye götürdüğünü bilmiyordu ama arabaların sesleri oldukça uzaktan geliyor, gecenin sessizliğin de böcekler ve çekirgelerin sesleri hakimiyet kuruyordu.

Sıkılmış bir şekilde nefesini bıraktı ve onu sürükleyen çocuğun heyecanını bozmak istemezcesine peşinden ilerlerken aynı zaman da eli gözünü kapatan kumaşa gitti.

"Bari kumaşı çıkar Jisung" esmer olan görmese bile hızla başını iki yana salladı ve ormanda ilerlemeye devam etti.

"Olmaz, geldiğimiz de açacağım" Sarışın pes edip susarken düşmemeyi umarak esmerin onu çekiştirmesine izin verdi. Ormanın içindeydiler fakat şehirden çok uzaklaşmamışlardı. Yarım saatlik bir mesafe vardı ve geldikleri yerde trafiğin sesi neredeyse duyulmuyordu bile.

"Tamam, açıyorum!" Esmer olanın heyecanına gülümsedi ve başını sallayıp arkasına geçen Jisung'a yardım etmek için hafif eğildi. Gözü açılır açılmaz "Süpriz!" diye bağırıp önüne geçen esmer, Sarışına beklentiyle baktı.

"Nasıl? Beğendin mi?" eliyle gösterdiği yere hayran dolu bakışlar attı. Ormanın içinde küçük bir alana kurulmuş Çadırın içinde Turuncu bir ateş yanıyordu. Çadırın etrafına süs lambaları takılmış ve ateş böceklerini etrafına toplamıştı. Çadırın hemen önünde iki uyku Tulumu, küçük bir masa ve iki katlanabilir sandalye vardı. Masanın üzeri bir sürü atıştırmalık ile doluydu. Küçük Düz alanı çevreleyen Ağaçlar ise ürkütücü olmaktan çok büyüleyici bir hava katmıştı.

"Jisung... Neden bu kadar uğraştın?" Şaşkın ama hayran bakışlarını zorla ortamdan çekip Yanında büyük bir gülümseme ile onu izleyen Jisung'a çevirdi.

"çünkü hayalimizi gerçekleştireceğiz." heyecanla söylediği şeyden sonra birden başını eğmiş, tek ayağı ile yerde ki toprağı dürtmüştü.

" yani, yıllarca bekledik. Özel olsun istedim" Sanha birden modu düşen Jisung'a gülümsedi ve kolunu boynuna sarıp kafasını koluyla sıkıştırdı. Jisung kurtulmak için uğraşırken Sanha çadıra ilerlemeye başladı.

"gidelim o zaman" Jisung kurtulmaya çalışmaktan vazgeçip başını kaldırdı ve Sarışına gülümsedi.

kolunun altından çıkıp yerde ki uyku tulumunun içine girdi. Ona üstten Bakan Sanha'ya gülümseyip eliyle yanında ki tulumu patpatladı.

"hadi gel Sanha" Sorgulamadan kendini yere bıraktı ve uyku tulumunun içine girmek yerine üzerine uzandı. İki kolunu başının altında birleştirip karanlık gökyüzüne bakarken Jisung uzanıp bütün ışıkları söndürdü.

Karanlığa bürünen orman ile yıldızlar sanki daha da çoğalmış gibi parlamışlar ve ikisi de hayran bir şekilde gökyüzüne bakmışlardı.

"yalnız bir sorun var" Sanha kaşlarını çatıp gözlerini açarken başını yanında uzanan Jisung'a çevirdi. Ona bakmadan gülümsedi ve "ne sorunu?" dedi. Sanha kurumuş dudaklarını ıslatıp eski pozisyonuna geri dönerken onu cevaplamıştı.

"Gökyüzünün nasıl göründüğünü bilmiyorum"

Jisung birden gözlerini açıp kirli ve dökülmeye yüz tutmuş Tavana baktı. Kaşlarını çatarken sinirle yatakta yan döndü ve tavana bakan Sanha'ya baktı.

"Hayal ediyoruz Sanha. Sana anlattıklarım kadar hayal et işte. Neden ortamı bozuyorsun ki?"

"peki peki, bir şey demedim" Gülüp derin bir nefes aldıktan sonra Jisung’un kaşları çatık olsa da şirin duran bakışlarını göz ardı etti.

Please Don't Die /Minsung X Sanhyuk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin