16

331 45 25
                                    

JİSUNG

Onu nasıl unutabilmiştim? Ona geleceğime dair söz vermiştim ama onu unutmuştum. O beni affetse bile ben kendimi affedebilir miydim? Şuan yaşadığını bile bilmiyordum. Belki de o gün ormanda…

Başımı iki yana sallayıp ellerimle yüzümü kapatırken titrekçe nefes aldım. O ihtimali düşünmek bile istemiyordum. Yaşıyordu değil mi? Ben sözümü tutamazdım ama o hep tutardı. Bu sefer de tutmuştu değil mi?

Gözyaşlarım yanaklarımdan akarken ellerimle kapattığım yüzümü daha da eğdim. Bağdaş kurduğum bacaklarıma damlayan gözyaşlarım tenimde kaybolurken düşünmekten aklımı kaybedecektim. Hep Minho ve Minhyuk hyungu tek güvendiğim kişi olarak görmüştüm ama benim ilk güvendiğim kişiyi unutmuştum.

“Jisung” Minho’nun sesini duysam da tepki vermeden pozisyonumu korudum. Bayıldığım da Minho’nun odasında gözlerimi açmıştım ve içeriden gelen konuşma seslerini duyunca odadan çıkamamıştım. Myungjun Hyung ve Hyunjin’i görmeye daha hazır değildim. 

Yatağın ucu çöktüğün de yanıma oturduğunu anlamıştım. Birkaç saniye sonra eli saçlarımın arasında gezinmeye başlayınca başımı kaldırıp ona baktım. Bana gözlerinde ki yoğun duyguyla bakarken akan yaşlarımı kazağımın koluna sildim.

“Onu unuttum Minho” titreyen sesimin ardından daha da ağlamaya başladığım da beni kendine çekip sarılmıştı. Ona sarılmadım. Tişörtünün ucunu sıkıca kavrayıp boynuna gözyaşlarımı akıttım. Parmakları saçlarımın arasında gezinirken ağlamam şiddetlendi. 

“Myungjun hyung, seninle konuşmak istiyor Jisung.” Ondan yavaşça ayrılıp akan burnumu çektiğim de gözyaşlarımı silmeye başladı.

“Ben de onunla konuşmak istiyorum” Başını salladığın da Elini yüzümden çekip gülümsedi.

“Yüzünü yıkayıp kendine gel önce” Başımı salladığım da ayağa kalkıp yavaşça banyoya ilerledim. Minho’da odadan çıkınca içeri girip aynadan kendime baktım. Siyah saçlarım dağılmış gözlerim ağlamaktan kızarmış ve dudağım şişmişti. Saçımın ıslanmasını umursamadan yüzüme soğuk suyu birkaç kere çarptım. Kendime biraz olsun geldiğim de yüzümü havluya sildim.

Myungjun hyung ile konuşmak istiyordum çünkü ona sormak istediğim bir sürü şey vardı. Bir korkak gibi kaçamazdım. Bunca zaman hep Sanha’nın arkasına saklanmıştım ama bu sefer onu kurtaracak ve koruyacak olan bendim. Bu yüzden onun gibi sakin olmalı ve korkmamalıydım. 

Salona geçtiğim de Minhyuk ve Minho hyung yan yana oturduğunu gördüm. İkisi de birbirlerine kaçamak bakışlar atıp önlerine dönüyorlardı. Sanırım tartışmışlardı. Onların karşıların da ise arkaları dönük bir şekilde Myungjun hyung ve Hyunjin oturuyordu. Derin bir nefes alıp durduğum yerden ayrıldım ve tek boş yer olan tekli koltuğa oturdum. Benim oturmamla Herkesin bakışları beni bulurken Ben direkt çaprazımda oturan ikiliye baktım.

Myungjun hyung kalın dudaklarını yalayıp dikleştiğin de konuşacağını anlamıştım.

“Jisung bize büyük bir nefret beslediğini biliyorum ama inan bize kötü birileri değil-“

“Kanıtlayabilir misin?” 

“Ne?” şaşkınca verdiği yanıtla etrafta gezinen bakışlarımı ona çevirdim. Herkes aramıza girmemek için susmuş ve sessizce bizi dinliyorlardı.

“İyi birileri olduğunuzu kanıtlayabilir misiniz?” Myungjun hyung sorum ile derin bir nefes aldı.

“Jisung bi-“ Alayla güldüğüm de diyeceği şeyden vazgeçmiş ve bana bakmaya başlamıştı.

Please Don't Die /Minsung X Sanhyuk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin