25

238 41 4
                                    


Karanlık koridorda daha da derinlere inerken ağrıyan bacaklarına rağmen koşmaya devam etti. Böyle bir şey olacağını tahmin etmişti. En tehlikeli bölgeyi neden ona vermişlerdi ki zaten? Ona bir şey olursa Jisung’un karşısına nasıl çıkabilecekti? Ne olursa olsun onu bulmalıydı.

Neyse ki akıl edip odadayken Sanha’nın önünde duran kağıda bakıp kendi kağıdının arkasına onunkini çizmişti.

“Minhyuk hemen geri dön! Oraya giden yol fazlasıyla tehlikeli”

Kulaklığından gelen Hyunjin’in sesi ile diğerleri de ne olduğunu anladığın da Myungjun nefesini bıraktı ve dudağını yaladı. Ne derlerse desinler Minhyuk’un dinlemeyeceğini biliyordu. Bu yüzden İtiraz etmedi.

“Jeongin, Minhyuk’a yolu tarif et.  Hyunjin sen tek başına devam et. Ve Minhyuk” Diyerek ilerlemeye devam etti. Adımları boş koridorda ilerlerken derin bir nefes alıp son sürat koşmaya tekrar başlamadan önce son sözünü söyledi.

“Sanha’ya bir şey olmasına engel ol” Jeongin olabileceğini düşündüğü koridorlara girdi ve Minhyuk’u aradı. Birkaç denemenin ardından Bulduğun da Sanha’ya oldukça uzak olduğunu fark etti. Normal koridorları kullanırsa Sanha’ya fazlasıyla geç kalırdı. Bu yüzden onu ince koridorlara sokmaya karar verdi.

“Minhyuk Koridorun ortasında ince bir koridor var oraya gir”  Minhyuk koridorun ortasında olduğunu fark edip hızını yavaşlatırken sağa dönüp ince koridora girdi. Jeongin Normalde göz taraması ile açılan kapıyı sıfırlayıp açarken Minhyuk açık kapıdan geçip koridorda ilerlemeye devam etti. Jeongin arkasından kapıyı kapatıp tekrar kilitledi ve Minhyuk’a yolu tarif etmeye devam etti.

Myungjun hızla girdiği Revir ile etrafa bakındı. Anlaşılan burayı Hyunjin halletmişti. Boş olan Revirde ilerleyip dolapları karıştırmaya başladı. Aklına gelenle etrafa bakındı ve çanta aramaya başladı. Dolaplardan birisinde bulduğu çantayla aceleyle alıp içine pansuman aletleri koymaya başladı.

İşine yarayabilecek her şeyi çantaya koyduktan sonra bulduğu panzehirden ne olur ne olmaz diyerek alabildiği kadar aldı. Çantanın ağzını kapatıp sırtına astıktan sonra revirden çıkıp geldiği yolu geri dönmeye başladı.

***

“Geber seni pislik” Boğazına değen sivri bıçak hafiften kanının akmasına sebep olurken titreyen kolları daha fazla dayanamayacaktı. Üzerinde ki çocuk onun yaşlarında ve oldukça kalıplıydı. Onu tanıyordu.

Odalarından sorumlu olan görevliydi ve onları bayıltıp kaçtıkları için başkan ağır bir ceza yemişti. Cezanın ufak bir göstergesi ise yüzünde boylu boyunca olan derin kesikti ve hala dikişleri duruyordu.

Boğazını kesen bıçakla çocuğun bakışları kanın süzüldüğü boynuna kaydı. Dudakları keyifle yukarı kıvrılırken bakışları altında ki sarışın çocuğu buldu. Ona yüzünde ki keyifli gülümseme ile baktığını gördüğünde kaşlarını çattı. Ölmek üzereydi, neden gülüyordu bu çocuk? Diye düşündü.

Sanha yüzünde ki gülümsemeyi silmeden dudaklarını yaladı ve ona kaşlarını çatarak bakan üstünde ki adamın yüzüne sertçe tükürdü.

Gözlerini kapatan çocuğun anlık kaybolan baskısıyla hızla onu itti ve yere düşen bıçağı ayağıyla oldukça uzağa fırlattı.

“Bu sefer kaçmana izin vermeyeceğim Sanha!” Yerden kalkıp onun üzerine atlayan çocuğa sertçe vurarak karşılık verdi.

“Kaçmak için izin mi alınmalıydı?” Diyerek alayla güldükten sonra çocuğun yüzüne sertçe vurdu. O da özel sınıftandı ve eğitimi bitirip görevli olmuştu. Bu yüzden 15 kişiyi yere serip bir tek onu serememişti.

Please Don't Die /Minsung X Sanhyuk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin