32

237 35 24
                                    

Seungmin, elini sıkı bir şekilde tutan kişiye dönmeden önce ne olduğunu kavramaya çalıştı. Az önce ne olmuştu hatırlamıyordu ama yüksek olmayan, o tehlikeli ses onu kendine getirmişti.

Minhyuk'un sesi ne yüksekti ne sinirli fakat o kadar emir dolu ve otoriter söylemişti ki duygularıyla hareket eden bedeni durmuş ve ne yaptığını fark etmişti.

"Minhyuk ben..." diyecek oldu fakat ne diyeceğini bilemeyerek sustu. Gözü sürekli Seungmin'de olan Hyunjin kaşları çatık bir şekilde oraya bakarken Bay Kim dikkatli bir şekilde Seungmin'i izliyordu. Az önce neredeyse ölecek olmasının verdiği tedirginlik üzerine oturmuştu. 2.kez... Seungmin onu 2 kez ölümle burun buruna getirmişti. Hiç olmadığı kadar yaklaşmıştı ölüme. Bu yüzden onu zindanlara atmıştı fakat kendi çocuğunun ona ihanet edeceği aklına gelmemişti.

"Hyunjin!" Seungmin şaşkın bir şekilde ona döndüğün de Minhyuk elinde ki silahı alıp köşeye bıraktı ve yanlarına gelen Hyunjin'e döndü.

"Seungmin'den gözünü ayırma"

"birisinin korumasına ihtiyacım yok" Seungmin kaşlarını çatarak ona bakınca Minhyuk alayla güldü.

"az kalsın planın içine ediyordun Seungmin" Seungmin gözlerini devirip kollarını göğsünde birleştirdi.

"Ama etmedim? Üstelik o adamı kimse sevmiyor neden direkt öldürüp her şeye son vermiyoruz ki?"

"öfkeden düşünemiyorsun bile Seungmin, buradakileri boşuna hapsetmedik. Her şey bittiğin de polis devralacak burayı ve eğer suçunu ispatlayamadan öldürürsen suçlu o değil sen olursun" Seungmin dişlerini sıkarak ona bakınca Minhyuk onları izleyen Bay Kim'e baktı. Asıl plan neydi? Bay Kim'i yakalayan kişi kendisi olacaktı. Yani bunu diğerlerine bırakamazdı.

Aklına gelen fikirle yüzünde sadist bir gülümseme oluştu ve ona kaşları çatık bakan ikiliye keyifle döndü.

"Myungjun Hyungun çantası nerede?" Hyunjin ne düşündüğünü çözmeye çalışsa da hiçbir fikri yoktu. Aklından ne geçiyordu onun? Minhyuk bazen oldukça korkutucu olabiliyordu ki bunu birkaç aylık zaman diliminde öğrenmişti.

"Planın ne Minhyuk?" bakışları diğerlerinde gezindi. Korumalar azalsa bile hala vardı ve çocuklar oldukça bitik bir haldeydi. Daha fazla dayanabilecek gibi değillerdi.

"planda değişiklik oldu" dedi kulaklıktan diğerlerinin duyduğunu bilerek. Dövüşen kişiler anlık duraksa da devam ettiler dövüşmeye.

Karşısında onu anlamayan ikiliye döndü.

"amacınız öldürmek olmasın. Sadece kendinizi koruyun. Gerisi bende. Myungjun hyung, revirden aldığın çanta nerede?" Myungjun silahının arkasını adamın ensesine vurup bayıldıktan sonra seslice soluklandı.

"odada bıraktık onu Minhyuk."

"tamam, ben alacağım biraz dayanın" hepsi şaşkın bir şekilde donakalırken Minhyuk Hyunjin’in omzuna vurup Koşarak Merdivenlere ilerledi.

Diğerleri Minhyuk'a güvenmeye karar vererek sadece kendilerini korumaya çalıştıklarında Seungmin kaçamak bir şekilde Hyunjin'e baktı. Hyunjin ondan tarafa bile bakmayıp direkt arkasını döndü ve "gidelim" dedi soğuk bir şekilde. Neden bu kadar soğuk davranıyordu ki?

"Sanha?" Minhyuk merdivenin altına girip bacaklarını kendine çekmiş oturan Sanha'nın yanına çöktü. İlk başta ki haline göre toparlanmıştı.

Ona seslendiğin de dizine yasladığı başını kaldırdı göremeyeceğini bilerek.

"Minhyuk? Neler oluyor?" Olayları bilmeyip beklemek ona işkence gibi geliyordu.

Please Don't Die /Minsung X Sanhyuk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin