13

293 43 15
                                    


Benim için en kötü anım ise O odaydı. Kuralları çiğnediğimiz de cezalandırıldığımız o oda.

Sanha yaralandığında onu görmeye gitmiş ve yakalanmıştım. O oda hakkında bildiğim tek şey girenin, bir daha eskisi gibi çıkmadığıydı.

Odaya girdiğim de ilk onun gülüşünü duymuştum. Sadistçe gülmüş ardından tüm yalvarmalarıma rağmen beni omzumdan tutup karanlığa çekmişti.

Fiziksel bir zarar vermişti. Ceza… Tamamen zihinseldi. Bilinçaltımızı ele geçirip bir oyuncakmış gibi oynuyorlar ve sana istediğin acıyı çektiriyorlardı. Gerçekte olan hiçbir şey yoktu ama gerçekte olsa daha az can acıtırdı.

O bende bir travma oluşturmuştu ve odadayken o kişiye dair hatırladığım tek şey gözünün altında ki bendi.

Odadan çıktığım da 1 ay kendime gelememiş, Sanha’nın sürekli benimle ilgilendiğini bile fark etmemiştim. Her gece kollarını bana sımsıkı dolayıp yanımda olduğunu fısıldarken beni rahatlatan tek şeydi onun fısıltısı.

O zamanlar da ona verdiğim söz gelmişti aklıma. Her zaman onun yanında kalacağıma dair söz vermiştim. O benim için her şeyi yapıyordu. Fakat ben onun için yanında bile kalamıyordum. Çok istedim. Onun yanında kalmayı ve artık onu üzmemeyi. Bu yüzden çok zorda olsa toparladım. Onun her gece beni saran kollarına tutunup, Bana güven veren gözlerine inanarak toparladım.

Sanha benim tek ailemdi. Tek arkadaşım ve hayatımda ki tek kişi. Bu yüzden onun için ayağa kalktım.

2 yıl sonra birlikte kaçma planları yapmaya başlamıştık. Planlarımız oldukça başarılıydı ama uygulamaya geçmek için mükemmel bir plan olmalıydı. Tek hataya bile yer verilmemeliydi.  En sonunda o planı bulmuştuk.

Geceleri odaların kapıları kilitlenir ve her odanın önüne iki nöbetçi dikilirdi. Ayrıca her köşede nöbetçi bulunurdu. Yani kaçmak imkansızdı. Tabiki değişim saatlerinde ki açığı saymazsak.

Her gece saat 3.15 de nöbetçiler değişir ve o arada 2 dakika 32 saniyelik bir boşluk oluşurdu. Nöbetçiler gitmeden içeriyi kontrol eder Ardından nöbet değişimi gerçekleşir ve gelen nöbetçiler tekrar içeriyi kontrol ettikten sonra nöbetlerine başlarlardı.  Giden nöbetçiler ise dışarıda, bahçede nöbet tutardı.

Sanha ile o gece planımızı uygulamaya başlamıştık. Nöbet değişimine saniyeler kala ikimiz de kapının kenarlarındaydık. Birbirimize kararlı bir şekilde bakarken Korksam da Yanımda onun olduğunu bildiğim için güvenim korkuma galip gelmişti. Tam vaktinde nöbetçiler içeri girip kontrol ettiklerin de boş olan yataklarımızı görmeleri ile tamamen içeri girmişlerdi. Telsizlerini çıkarmalarına fırsat vermeden ikimiz de onları kilitlediğimiz de Zamanın az olmasında dolayı hızlı bir şekilde üzerindekileri çıkarmıştık.

Onların kıyafetlerini giyip kamuflaj olduğumuz da onları kendi yataklarımıza yatırmış ve sadece yüzleri görünmeyecek şekilde üzerini örmüştük.

Maskelerimizi yüzümüze takıp kapıdan dışarı çıktığımız da Hızlı bir şekilde koridordan ayrılmıştık. Tam vaktinde nöbetçiler gelmişti.
Koridorlardan geçip kimliklerimizi okutarak ilerlediğimiz de Yıllar sonra dışarı çıkmış ve gerçek dünyayı görmüştük.

İkimiz de hayran bir şekilde dışarıya bakarken bir nöbetçi omzumuza vurup yerimize geçmemizi söylemişti. Yerimize geçtiğimiz de Zamanı kontrol edip duruyorduk. Hemen duvarın dibindeydik ve birkaç saniyelik dikkat dağılışı ile Buradan kurtulabilirdik.

Bir saatin ardından nöbetçiler yemek yiyeceklerini söyleyip bizi çağırdıkların da peşlerinden gitmiştik. Diğer nöbetçilerin köşeyi dönmesi ile arkamıza bakmadan geri koşmuş ve Sanha’nın birleştirdiği ellerine basarak duvara tırmanmıştım. Fakat Bizim yokluğumuzu hisseden nöbetçiler hızla geri dönmüş ve bizi görmüştü.

“Kaçaklar!” Ben korkuyla titrerken hızla elimi Sanha’ya uzattım. Elimi sımsıkı kavradığın da onu çektim fakat tuttuğum kolunun tam omzundan bir nöbetçi silahla vurmuştu.

Sanha Acıyla bağırdığın da diğer nöbetçiler alarm vermiş ve hepsi bize doğru koşmuştu. Sanha’yı çekip duvardan ikimizde aynı anda atladığımız da Arkamıza bakmadan ve tereddüt etmeden ormana dalmıştık.

Çok değil 15 dakika sonra Sanha tökezleyerek yere düşmüş ve nefes almakta zorlandığını söyleyerek derin nefesler almıştı. Omzunu sıyırıp baktığım da vurulduğu yerde normal bir mermi yerine kapsül görmüştüm. Kapsülün girdiği yer morarmaya ve damarları belirginleşmeye başlamıştı.
Onu zehirlemişlerdi…

“Dayan tamam mı? Kurtulduğumuz da hastaneye gideceğiz”

Kapsülü hızlı bir şekilde çekip çıkardığım da acıyla bağırmıştı. Onu sırtıma aldığım da itiraz etmeden sağlam koluyla boynuma sarılmış diğer kolunu omzumdan sarkıtmıştı. Tek şanslı olduğum kısım belki de buydu. Küçük bedenim olsa da oldukça hızlıydım. Bu yüzden Nöbetçilere izimizi kaybettirebilmiştim.

Saatlerce koşmaktan ve taşlar yüzünden ayaklarım acıyla yanıyordu. Yaraların oluştuğuna emindim. Ayrıca dal parçaları sürekli vücudumu kesmişti. Yine de endişelendiğim tek kişi Sırtımda acıyla inleyen Sanha’ydı. Zamanla aldığı nefesler hızlanmış ve inlemeleri artmıştı. Damarlar kollarına ve yüzüne yayılmaya başlamıştı. Yine de ondan asla vazgeçmeyecektim.

O bana verdiği sözü tutarak sürekli korumuştu. Ben de ona verdiğim sözü tutarak yanında kalacaktım. Onu asla bırakmayacaktım.

Ama hiçbir şey düşündüğüm gibi gerçekleşmemişti. Yağmur yağmaya başlamış ve toprak kayganlaşmıştı. Ayrıca sürekli tökezliyor ve düşmekten son anda kurtuluyordum. Bu yoldan gidersek kurtulacağımıza emindim. Saatlerce aynı yönde gidiyordum ve mutlaka bir yola çıkacaktık. Fakat Sanha o zamana kadar dayanamamıştı.

İkimiz de yere düştüğümüz de ona ağlayarak bakmıştım. Bu kadar yaklaşmışken pes edemezdim. Onun yanına gidip elini sımsıkı kavradığım da bana onu öldürmemi söylemişti. Bunu nasıl diyebilmişti? Beni onsuz bırakmayı nasıl düşünebilmişti? Onu asla bırakmayacaktım. Sözümü ne olursa olsun tutacaktım.

Ve o gün… Ona verdiğim tek sözü ilk bozuşum oldu. O kan kusarak çamurlu zeminde yatarken onu arkamda bırakarak gitmiştim. Onu terk etmiştim…

Yoon Sanha… Seni terk ederek sözümü bozduğum gibi seni unutmuştum da. Seni o soğuk zeminde bırakıp gittikten sonra hiçbir şey hatırlamayarak gülmüştüm. Hem de bize bunu yaşatan kişilerle.

Liderin oğlu Kim Myungjun ve bana travma yaşatan, ceza odasında ki Hwang Hyunjin’le…

Beni affetmeyeceksin belki de ama Ben yine de geleceğim Sanha. Tek ailemi kurtarmak için sana geleceğim.

Hala yaşıyor musun? Lütfen… Ölme…

***
Diğer bölüm Sanha'dan

Hyunjin'i masum sandınız değil mi?

Boşuna Myungjun'un yanında değil

Please Don't Die /Minsung X Sanhyuk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin