15

311 50 45
                                    


Hızla yanına gidip parmaklıklara tutundum. Bana ilgiliyle gülümserken dişlerimi sıkmadan edemedim. Bu çocuk, tehlikeliydi. Kim olduğunu bilmiyordum ama o kesinlikle burada boş yere tutulmuyordu. Aklından ne geçtiğini de bilmiyordum ama ne olursa olsun Beni yakalamıştı. Onun ağına takılmıştım çünkü benim zayıf noktamı bulmuştu.

"Karşılığında ne istiyorsun?"

Sakin çıkan sesim onu ilk kaşlarını çatmasına sebep olmuştu. Bu kadar sakin olmamı beklemediği belliydi. Sinirden ya da meraktan mantıklı düşünemeyeceğimi ve bu sayede bana istediğini kabul ettireceğini düşünmüştü. Ama ne yazık ki ben yer altında doğmuş birisiydim. Onun gibiler karşısında duygularımı susturup mantıklı bir şekilde hareket edebiliyordum.

"Seni"

Soruma verdiği cevap ile duygularımı gizlemeyi bıraktım ve boş bakışlarla ona bakmaya başladım. Karşılığın da beni mi istiyor? Tanrım, farklı odalardayız ve beni mi istiyordu? O kadar da iyi vücuda sahip değildim.

"Ne? Sen delirmişsin"

İlk dediğimi anlamamış olmalı ki boş bir şekilde bana bakmaya başladı. Ardından başını eğip kıkırdayınca ona kaşlarımı çatarak baktım. Cidden bu çocuğun derdi neydi? Sinirlerimi bozmaktan bir işe yaramıyordu.
Başını kaldırıp gülmekten kısılmış gözleri ile bana baktı. Tatlı bir yüzü olsa dahi gözlerinde ki o tilkinin kurnazlığı bütün tatlılığını kapatıyordu.

"O anlamda söylememiştim"

Omuz silkip duvardan elime bulaşmış olan tozları temizledim. Yere doğru süzülen tozlar havada beyaz bir toz yığını oluştururken sakince nefesimi bıraktım ve benim her hareketimi dikkatle izleyen kişiye baktım.

"Ama o anlama geliyormuş gibi söyledin"

Dudağını büzüp bir çocuk gibi omuz silktiğin de gözlerimi devirmeden edemedim. Kişilik bozukluğu olabilir miydi? Az önce ki alaylı kişiliğinden birden çocuk kişiliğine geçmesi normal değildi. Belki de çok iyi bir oyuncuydu ve düşüncelerini böyle gizliyordu. Aynı benim umursamaz maskemi takıp düşüncelerimi gizlediğim gibi.

Daha fazla dayanamayarak ellerimi aramızda ki paslı parmaklığa koydum ve ona iyice yaklaşarak sertçe baktım. Parıldayan bakışları benim gözlerimde gezinmeye başlamıştı.

"Bak, ne kadar bol vaktim olsa da oyalanmaktan nefret ederim. Bu yüzden benden ne istediğini söyle ve yerine geç."

sert çıkışım ile yüzünde ki bütün maskeleri adeta gözümün önünde yere düştü. Az önceki karakterinden bambaşka birisine dönüşmesi ile donakalırken çocuğun fazlasıyla ciddi ifadesi ve etrafına yaydığı gergin hava bana onun aslında nasıl birisi olduğunu göstermişti.

Sonunda maskelerinin arkasından çıkmış ve gerçek kendisini bana göstermişti. En başından beri bunu beklemiştim. Ellerini kaldırıp parmaklığı tutan ellerimin üzerine koyduğun da bakışlarım ellerimize kaydı. Birleşmiş ellerimizden bakışlarımı çektiğim de bana oldukça ciddi baktığını gördüm.

"O zaman artık konuya girebilirim."
Başımı yana eğip yavaşça salladım.

"Bi zahmet" Dediğimi takmadan nefesini bıraktı ve etrafına kısa bir bakış attıktan sonra tekrar bana döndü.

"Sana her şeyi anlatacağım ama bana yardım etmelisin"

Kaşlarımı çattım. Bana nasıl bu kadar güvenebiliyordu? Ben bile kendime güvenmezken o bildiği her şeyi bana anlatacaktı. İşime geldiğin de onu satacağıma emindim. Jisung dışında kimseyi umursamazdım ve ihanet etmekten kaçınmazdım. Sonuçta burada ki herkes bir katildi. Hayatta kalmak için katil olmalıydılar. Bu yüzden özel bölümden atılmıştım zaten. Her seferinde öldürmek yerine rakibimi kilitlediğim için.

Please Don't Die /Minsung X Sanhyuk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin