27

239 41 8
                                    


HYUNJİN

Ben Neden savaşıyordum? İstediğim zaman dışarı çıkabiliyor, gezebiliyordum. Myungjun hyung gibi...

Küçükken Hep merak ederdim. "Neden buradaydım?","Neden öldürmek zorundaydım?"," Ailem neden yoktu?"

Myungjun hyungun anlattığına göre annem oldukça fakir birisiymiş. Bu yüzden barda çalışır, kendini adamlara kiralarmış. Yıllar sonra hiç bilmediği birisinden hamile kalmış. Her gün birisiyle ilişkiye girdiği için babam kim öğrenememiş ve beni doğurmak istememiş.

İlk öldürmek için uzun süre uğraşmış fakat Bay Kim onu görmüş ve beni öldürmesini engellemiş. Annemden beni doğurmasını ve doğduktan sonra ona verilmemi istemiş. Annemde yüklü bir miktar karşılığı beni onlara satmış. Daha doğmamışken...

Ve burada doğdum. Kendimi bildim bilesi buradaydım. Yürümeye ve dediklerini anlamaya başladığım gibi ağır dersler almıştım. Psikolojik acı verilmiş ve dayanıklılığım ölçülmüştü. Aylarca dayak yemiştim ve defalarca ölümden dönmüştüm. Yine de bir kez olsun... Bir kez olsun kin beslememiştim. "Bunu bana neden yapıyorlar?" diye sorgulamamıştım. Düşünmüştüm ki... "bir hata işledim ve cezasını çekiyorum" Ama yaptığım hata neydi onu hiçbir zaman öğrenememiştim.

8 yaşıma girdiğim de özel sınıfa alınmıştım. İlk defa benim yaşlarımda birilerini görmek beni oldukça mutlu etmişti. Tek değildim, onlarca kişi vardı. İlk zamanlarda hepsine arkadaş gözü ile bakmış ve yakınlaşmak istemiştim. Nereden bilebilirdim onların cani birer katil olduklarını...

Birbirimizi Öldürmüyorduk, acı çektiriyorduk. Öyle acı çekiyordum ki ölmek istemiştim. Daha 8 yaşında bir çocukken ölüm bana çok tatlı gelmişti.

O gün ortadaydım. Etrafımı sarmış 8 çocuk ellerinde demirlerle bana bakıyorlardı. Korkuyordum. O kadar Korkuyordum ki bedenim titriyor, ağlamaktan başka bir şey yapamıyordum. Özel sınıfta hep nefret edilen olmuştum. Bazen köşelerde sıkıştırıp dövülür, bazen ağır sözler alırdım fakat o gün o demirlerin acısını vücudumda her hissettiğim de nefret kelimesinin altında ezilmiştim.

Neden? Neden diye sorgulamıştım hep. "Neden kimse beni sevmiyor?" "Çok mu kötü bir şey yaptım ki beni öldürmek istiyorlar?" Daha küçük bir çocuktum ama Kanlı ellerimle gözyaşlarımı siliyordum. Kim böyle bir hayatı isterdi ki?

Fakat bana melek gibi gelen o ses herkesi korkutmuş ve beni kurtarmıştı.

"Ne yapıyorsunuz siz!?" diye bağırıp onları itmişti. Sebebini bilmediğim bir şekilde ondan korkmuşlar ve kaçmışlardı.

Minik elleriyle yüzümde ki kanı silerken ilk defa birisini gözleri dolarken görmüştüm. "Benim gibi ağlayan birisi" demiştim.

"merak etme, iyi olacaksın" zarif sesi ile mırıldandıktan sonra beni sırtına almış ve revire kadar 1 saat boyunca taşımıştı. O zamandan beri o benim için hep bir melek olmuştu. Beni koruyan bir melek...

1 ay boyunca revirde kalmıştım. O süre boyunca onu hiç görmemiştim. Küçük bedenime büyük olan kalbim o zaman tatmıştı aşkı. Daha 8 yaşındayken büyümüş gibi hissetmiştim.

Revirden çıkıp derslere girdiğim o gün onu Görmüştüm. Kim Seungmin... Sarışın bir çocuk ile konuşuyordu. Yüzünde yaralar olmasına rağmen... Bacağında alçı olmasına rağmen... Beni gördüğün de yanıma gelmiş ve kocaman bir şekilde gülümsemişti. O an karanlık geceyi aydınlatan ay gibiydi. Bütün acılara ve karanlığa rağmen masumluğunu koruyarak parlamıştı.

"Üzgünüm yanına gelemedim" demişti ve elimi tutmuştu.
"hadi birlikte çalışalım" donup kalmış bir şekilde ona bakarken topallayarak beni sürüklemişti. Hala çocuk ruhlu olması beni büyülemişti. "Onun burada ne işi var?" Diye sorgulamıştım.

Please Don't Die /Minsung X Sanhyuk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin