insanı sessiz kalmaya zorlayan acı onu bağırmaya zorlayan acidan çok daha acıdır ve ben artık sessiz kalmayacam.
Yeni bir karar almıştım bu kararimla kendimden asla ödün vermeyecektim bu kararda sokakların payı oldukça çok. Sabahın erken saatlerinde dolaşırken almıştım bu kararı, boranin da payı vardı ayrıca başrolde karakuğular vardı onlara olan nefretim beni güçlendiriyordu. Ulaşın evinin önüne geldim cikmadan aldigim anahtarla kapıyı açtım kaç saatir yürüyorum yorulmustum ve sigaradan başka bişey icmemistim midem yaniyordu usuyordum içeriye girmemle sıcak hava tenime deydi kapıyı kapatirken çıkan sesten ulaş uyandı.
"Ferzin.
*Günaydın nasıl hisediyorsun ?
Yakanmak sorun değilde ulaşın saçı dağılmış halde görmek bana kardeşimi hatırlattı oda uyaninca saçları böyle olurdu. Yüzümdeki gülümseme büyüdükçe büyüdü.
"Hey hey ne gülüyorsun ya.
Ulaşın uyarmasiyla kendime geldim. Salak gibi gulmustum umarım başka bok anlamaz.
"Nerden bu saatte ??
*dolasiyordum ergenyus hesapmi vereyim.
-ergenyus mu? Ayrıca hesap vereceksin gerekse.
Ona gözlerimi devirip mutfağa gittim hala bişeyler söylüyordu ama ben onu dinlemek yerine çorba için malzeme arıyordum. En sonunda hersey hazır olduğunda mercimek corbasini üzerine koydum. Gözümün önüne arafin Melis le olan fotosu geldi .aslında hiç çıkmadığını farkettim. Aman bananeydiki, kimle olursa olsun beni ilgilendirmiyor onunla davamiz farklı. Ellerim titreyince tezgaha düşmekten son anda kurtuldum. Arkama baktığımda sandalyeyi görünce oraya ilerleyip oturdum. Bikaç düzenli nefes alınca kendime geldim. Telefonum çalınca ayağa kalktım arafin numarasiydi dün aradım açmadi o yüzden bende acmayacam telefonu kapattım. Zaten bugün onu gorecektim depoya gidecektim masa toplantisi vardı biyandan tedirginken diğer yandan aldigim karar beni güçlendiriyordu. Elimdeki telefonu bırakıp çoktan pişmiş çorbanin altını kapattım. Dolabın içinden tabak çıkarıp çorbayi ekledim yanına limon dilimleyip tepsiye yerleştirip ulaşa götürdüm.
Masaya bırakıp kendime de doldurmak için geri döndüm. Küçük bir kaseye doldurup geri döndüm. Ulaş içmek yerine çorba yla bakisiyordu.*hey corbamami aşık oldun? ?
"An anlamadım!
Yüzü sararmisti bişeyler olduğunu farkedince elimdeki kaseyi bıraktım.
*iç istersen böyle daha güzel valla bak ben denedim daha güzel.
Sırf onu guldurmek için söyledim başarmıştım da onu guldurmustum kaşığı tabağa daldırıp içti tadını beğenmiş olacakki tekrar içti taki tabağın dibini görene kadar.
"Ellerine sağlık hiç çorba icmemistim. Güzelmiş.
Yanlış söylediğini tahmin ederek onu düzelttim.
*hiç böyle güzel bi çorba icmemistim demek istedin heralde .
Dizinin üstündeki tepsiyi masanın üstüne bıraktı öyle derin baktiki içim parçalandı.
"Ben yetimhanede büyüdüm yani orda ilgilenmezlerdi çorba yoktu bende içmeye içmeye nefret etmiştim açıkçası senin için içtim ıyiki de içmişim.
Şimdi anlamiştim rehberi neden bukadar az demek tek kimsesiz ben değilmişim boşuna kanım isinmamis işte aynı olmasadq ikimizinde kimsesi yoktu. Bende elimdeki kaseyi bırakıp doktorun dün bıraktığı ilacı içtim haddinden fazla ağrım oldu çünkü. Oturduğum koltukta uzandim Üstümu bile değiştirmedim gücüm yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIKTAN GELEN
Teen FictionGeçmişin kirli elleri peşlerini bırakmamışken o hala karanlıkta koşuyor o adamdan kaçmaya çalışıyordu bir yandan dua ediyor diğer yandan elindeki telefonla kardeşini arıyordu adamın sesi duyuldu uzaktan... --kaçamazsin benden ne kadar...