Ve yine kendimi mezar kazarken buldum sağımda silahlarla kaplı bı tabut ellerim toprak ellerim kan kazıdığım mezara uzandım. Bekliyorum üstüme kürekle toprak atmanızı bekliyorum biliyorum geleceksiniz. Gözümü açtığımda kendimi daha kötü hissediyorum. Aklım bulanık görüntüler bana hatırlatıyordu. En son iki adam vardı burda. Etrafa baktığımda lambanın karşı duvara vurduğu gölgemden başka kimse olmadığını farkettim yarım açılan tek gözümle kaldığım depoya benzer harabeden beter hücreden hallice olan bu yere göz gezdirdim 4 duvarla kaplı tek kapalı penceresiz etrafı aydınlatan tek sarı bi lambayla karşılaştım. Şaşırmışmıyım hayır asrının beni layık gördüğü tek yer. Ayağa kalkmak istesemde kalkmadım ayaklarım buna izin vermedi seslenmek istedim boğazımdaki yumruk izin vermedi içeriye o adamlardan biri girince aklımın bana oynadığı oyun zannetim. Önce sonra adam bana seslenince gerçek olduğunu anladım.
- İyimisin pardon benimkide soru nasıl iyi olabilirsinki abimin dayanışı yüzünden kusura bakma öyledir o ama yüreği temiz.
Başımın içindeki eksik görüntüler şimdi netleşti hatırladım su içirdiği için kardeşine kızan adamdı ağzımı açmak istedim ama şuan benden de önemli olan şey cemin durumuydu.
- Ce.. nas...
- Yorma kendini durumu stabil. Ona zarar verecek birine benzemiyorsun neden burdasın?
Adam elindeki şişeyle bana su vermek isteyince önce içmek istemedim abisiyle tekrar kavga eder diye. Adam bana içten gülünce içtim. Çok susamıştım ama içtikçe su boğazımı yakıyor canımı acıtıyor du. Yüzümü ekşitip içmeyi bıraktım adam anlayınca şişeyi bıraktı.
- Boğazın mı yandı? Ya abim çorba almak için gitmişti hala gelmedi gelsin içersin boğazın yumuşar.
İstemiyordum asrın öğrenirse bunları öldürür. Kimdi bu iki kardeş bana niye iyi davranıyorlardı?
- Sana ne yaptılar bunlar ? O masaya oturacak kadar yüzüne bu izi yapacak kadar sana kan kusturacak kadar ? Neden burdasın.
İlk defa ağzımı açmak istedim ilk defa anlatmak istedim ağlamak istedim hıçkıra hıçkıra ama olmadı yine hayat benden yana değildi. İlk defa Araf gelsin istedim. Sanki bir yerlerdesin Araf sanki o toprağın altında değilsin bilmiyorum ama öyle hissediyorum yada öyle olmasını istediğim için mi böyle bilmiyorum... Vanilya kokulu beni bul ve mezarına beni de al katilin olan bu kızı almaya gel!
- Yüzündeki iz karakuğuların sembolü yani önce çizerler sonra canını alırlar. İz yeni gibi durmuyor bu güne kadar nasıl yaşadın seni kurtarabilecek kimse yokmu ?
Yok işte ! Hiç kimse yok! Aslında var güven yada delin ulaşta olabilir ama onlar izimi bulamaz, onları bu cehenneme çağıramam. Bedenime titreme gelince inledim. Her tarafım çok acıyordu
- canın hala çok acıyor değilmi elimden bişey gelmiyor patronun ne zaman nerden çıkacağı belli olmaz.Benimle konuşan iyilik abidesi adama baktım. Zaten elinden geleni yapıyordu bana su veriyordu. Öleceğimi ikimizde biliyorduk, burda ölecektim kimse bilmiyecekti baksana iki gündür burdayım yada daha fazla sürekli bayıldığım için hatırlamıyorum. İçeriye ikinci adam gelince sevindim enazından yalnız ölmiyecektim
- Çorba geldi. İçir kıza ben dış kapıyı kitledim. O şerefsiz gelince haberimiz olsun diye hadi Sefo acele et.
- Aslansın abi bana bak iyice kitledin dimi ferdi.
İkisinin adını öğrenmiştim ama konuşamıyordum ağzımı dahi açamıyordum. Gözümün acısı hala taze ama geri kalan bedenimin acılarına alışmıştım. Sefo ferdinin elindeki çorbayla geldi ağzıma kaşıkla bırakıyordu içmesem bile zorluyacağını bildiğim için içtim. Ferdinin yaktığı sigaraya kafam kaydı. Çorba içmeyi bırakıp sigaraya bakınca sefo paketinden bir sigara çıkarıp yaktı elimi kaldırıp alacağım sırada kolumdaki muhteşem acıyla elim indi. Ağzıma tutunca sigarayı tek nefesle içime cektim. Ferdinin sesi sesizliği bozdu
-Şimdi iyi hoşta ya sonra bu herif geldiğinde kızı dövmediğimizi anlayınca ne olacak. O zaman biz de bok yoluna ölürüz
-Ne dövmesi görmüyor musun kızın halini lan! Yaraları uzun süre iyileşmez bir yerinde kan kurusa diğer yeri kanıyor
Elimin mor olduğunu görebiliyordum sol gözüm tamamen kapalıydı ama bendeki kan kokusunu alabiliyordum kaç gündür burdayım hiç bilmiyorum ama bildiğim tek şey sona yaklaşmıştım
-Bunun o kötü oğlu varya can , tımarhanelik olmuş
-Ne diyorsun ohaa! Tabi hepsinin sonu orası
İçeriyi dolduran telefon sesiyle ferdi çıktı çok durmadan geri geldi. Sefo patronun onları soyledi. Sonra ikisi gitti. Yalnız kaldım şimdi duvarlara baktım kendi gölgeme mesela. Karanlık ve lanet ruhumu ele geçirmiş öylece çürümüş bedenime sarıldım. Kafamda olmayan hayaller kurdum olmayacağını bildiğim hayaller. Araflı mutlu hayaller gölgeme baktığımda bana acıyarak baktığını gördüm. Sonra kafamda bir ses " lan oğlum sen vurdun onu o sana asla gelemez ama sen ona gitcen " sonra başka bir ses ne sen ona ne o sana gelebilir. Sen ferzin çakıl bey arafın mezar taşı gibisin başucunda öyle dikilirsin kimsenin umurunda olmaz sendeki tarih. Oysa toprak olmak vardı. Arafın bedenini kaplayan toprak sonra zihnim karşımda başka bir gölge belirtti. Tam benim gölgemin yanında yarım açılan gözümle iyice baktım. Yabana gölge benim gölgeme elini uzatıyordu benim gölgem o eli tuttu oturan gölgem ayağa kalktı. Yabancı gölgeyle sarıldılar yabana gölge bana doğru döndü. Arafı gördüm sonra bana doğru hızla gelince yüzümü kapattım. Ani hareketim canımı yaksada içimdeki korku bastırıyordu acımı içimden kendime binlerce kez söyledim hayaldi gerçek değildi. Korkularıma kafa tutup ellerimi yüzümden indirdim. Kendi gölgeme baktım orda öylece duruyordu. Benimle aynı hareketleri yapınca gölgem olduğundan emin oldum Allah'ım kafamı yememe izin verme ! Sustur vijdanımı. Ayağıya kalkmak istedim dizlerim tutmadı bedenindeki hasar büyüktü. Asrın karakuğu sana yemin olsun eğer ben burdan çıkarsam senin yaşama şansın olmayacak. Hoş beni burdan kurtaracak ne annem vardı ne de babam. Keşke annem olsaydı. Kurtarmasaydı ama olsaydı. Gram gücüm kalmadı ölüler mezarda yaşamalı anne ben niye hala mezarda değilde bu dünyanın cehenemindeyim ya sera! Beni neden yalnız bıraktınız beni neden almadınız insan evladını bırakıp gidermi ? Beni babama bıraktınız. Asıl hayatımı siken adama. Günlerden neydi kaç zamandır burdayım bilmiyorum. Sarılar görüyorum galiba hafiften yine kafayı oynatıyordum. Kapının açılıp kapanma sesiyle irkildim. Anlaşılan uzun bir gece olacak.
- Ooo çakılbey ! Düşmanımın kızı. Nasılsın daha kötüsündür inşallah. İyi görünüyorsun iyi 4 gündür burdasın ve hala dipçik gibisin. Oğlum gözünü açtı seninde gözünü kapatma zamanın geldi. Asrına her zamankinden daha nefretle bakıyordum işin iyi yanı cem hayatta. Asrın eğilip yüzüme yaklaştı.
-Ferzin, söylemek istediğin bişey varmı yani ben kurbanlarımın son istediğini hep yerine getiririm. Bakma bana öyle o kadar vijdansız değilim
-Bu güne kadar senin hayatını siktiğim için öncelikle kendimi tebrik ediyorum hani sende az pezevenk değilsin hayatımı karartmakta üstünüze yoktu. Sen v 2 oğlun elinizden geleni yaptınız, yaptım ve sen beni öldüreceksin ya piç kurusu iki elim hep yakanda olacak 2 oğlunun hayatını siktim biri mezar diğeri tımarhane. Ne o şaşırdın o can pezevenkin yaptığı yanına kalmadı. Son olarak tek istediğim ağzımda tükürüğüm biriktirdiğim var gücümle neden oldu
- Artık ölsemde gam yemem.
Asrının bana vurmak için kaldırdığı elini telefon sesi indirdi. Bana öfkeli bakışlarını atarak içeriden çıktı. Ağzımdaki acı tat geçmemişti ama konuşabilmeme ben bile şaşırdım
- Ölmeye çok meraklısın kıyamet çiçeği!
Kafamı sesin geldiği yere çevirdim ne burdadamı bu herif! Gerçi buda onların köpeği şaşırmamıştım
- Öldürmeye hep meraklısınız cehennem tohumu!
- İyi görünmüyorsun ama egon hala tavan
+ Sizde şerefsizlik tavan! Her gün seviye atlıyorsunuz
-Bu halde bile şaka yapabiliyoruz.
- Ne varmış halimde hiç bu kadar iyi olmamıştım
- Korkuyormusun? Yani ölümden ölmekten
+ Buraya sohbet etmeye gelmedin herhalde gözüm açık gidicem pamuk tıkıyamadan ya siz, ama olsun kefeniniz oldum ya buda bana yeter
Yanıma yaklaşıp eğildi sanırım yüzümü inceliyordu ne gerek var ulan
- Gözün çıkmış olabilir kıyamet çiçeği
- Şakamı yapıyorsun birazdan canım çıkacak lan
Yakınlığı buzup ayağıya kalktı yarım açılan gözümle ona tiksinti ile baktım
-Ben demiştim küçüklerin büyüklük taslaması kötü diye
- Evet aynada biraz daha tekrarla anca anlarsın
- Bir bok haketmiyorsun
Ben bişey demeden içeri yüzü asık asrın girdi sonra tunahana gidiyoruz dedikten sonra o önden çıktı. Tunahan bana şaşkınca baktı ne yalan söyliyim bende şaşırdım. Asrının beni öldürmemesinin altında yatan şeyi
- Şanslı günündesin kıyamet çiçeği. Sana bir süprizim var birazdan görürsün birlikte görüncez
Bu şerefsizin aklındaki neydi anlamış değilim ama iyi şeyler olmayacağı kessin. Hayır yani en kötüsü ne olabilir ki. Tunahan çıkınca yine yalnız kalmıştım gölgelemle. Artık yalnız kalmaktan korkuyordum burası karanlık burası çıkmaz sokak deponun duvarı cesetlerle kaplı ve ben içindeki tek kişi kader yine ağlarını örmüştü bana. Atmayan kalbimle yaşamak için yaşayan bedenimle ağlarını ellerimle çözdüyordum. Çözdüğüm her bağ yüreğime çizik atıyordu. Cesetlerle dertleşiyordum sonra kendime geldiğimde buradaki tek ceset gölgem olduğunu görüyordum sonra ıssız bir duraktayım. Bir tabut başında hala beklemiyorum bu gün veda etmek istiyorum o durakta gölgemle. Düşüncelerimden içeri hızla fırlatılan bir beden sayesinde ayrıldım. Gördüğüm bedenle şok geçirirken farklı bir surat girdi görüş açıma ben az önce yine en kötüsü ne olabilir dedim dimi?
- Beni çok hafife alıyorsun kıyamet çiçeği arkadaşında senin gibi beni hafife aldı kabul et ferzin kaybettin.
- Hayır hayır o.. na.. bana bak! Ona birşey yaparsanız siz... Sizi sağ bırakmam
- Çok espiritüel bir kızsın ama biz buna gülmedik
-Tamam kaybettim onu çıkar burdan ne istiyorsanız yaparım !!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIKTAN GELEN
Teen FictionGeçmişin kirli elleri peşlerini bırakmamışken o hala karanlıkta koşuyor o adamdan kaçmaya çalışıyordu bir yandan dua ediyor diğer yandan elindeki telefonla kardeşini arıyordu adamın sesi duyuldu uzaktan... --kaçamazsin benden ne kadar...