- uyan güzellik!
- saat kaç?
Kıza baktığım da yüzüme acıyarak bakıyordu açıkca, gerçi bende kendime acıyordum. Sera o soğuk yerde ben bu odada. Kapı birden açılınca kız bana değil içeri girene bakmaya başladı.
- çisem sen burdamı kaldın gece?
Gecemi? Gün ne zaman aydı... pencereye baktığımda şafak sökmüştü.
- evet abla. Arkadaşımın yanında kaldım.
Arkadaş mı? Kız benim yanımdan hiç ayrılmadı ne zaman arkadaş olduk.
- ne zaman tanıştınız?
Konuşmalarını bölen benim ayağa kalkmam oldu. Hemşire benim yanıma gelerek
- kalkma başın döner
- size bir soru sordum
- ne sorusu
- Serayı kardeşimi ne zaman vereceksiniz toprağa
- öncelikle ölüm nedenini araştırdık. Bedeninde herhangi bi kesik yara söz konusu olmadığından daha detaylı bir araştırma yaptık.
Ben sakince hemşirenin dediğini dinliyordum ama benim canım çok yanıyor. Ne denli acı çektiğimi sığdıracak bir kelime bulamıyorum fakat acımı gostermemeliyim! Ferzin Çakırbey acısını hep içinde yaşadı bu değismiyecek! Her ne kadar canından can versede...
- fakat herhangi bir sonuca varamadık şüphelerimiz fazla alkol almış olması yönünde.- siz Çıldırdınızmı! Sera bırak alkol sigara bile kulanmaz karakuğular bunu yaptı kardeşime biliyorum
- sen ne diyorsun! Can abi asrın amca bunu asla yapmazlar!
- onları tanıyormusun?
- aile dostlarımız
- benim gitmem lazım gitmeliyim saat kaç ta teslim edeceksiniz cese... serayı?
- saat 15 30 da.
Ayağım da beyaz çoraplar hastane önlüğüyle dışarı çıktım. Çok paramparça bir görüntü sağladığımın farkındayım. Olanlara hala inanamıyorum. Saat kaç tarih ne bilmiyorum. Sırtımdaki acı içimdeki alevle dahada sancılanıyor. Dışarda boş bakışların içinde yolunu görmeye mecali kalmamış bi şekilde savruluyorum adeta. Seram aklım da onun bana bıraktığı son acıydı bu anı bu günü bu son acıyı unutmamak adına yalvarıyordum Yaradana! Beni az daha vurucak olan araba umurumda değildi biliyorum ani fren yapmasaydı suan havada uçuyor olacaktım. Bana ettiği küfürlere aldırış etmeden yürümeye devam etim . Sera vardı artık yok ne zaman kafa tutsam hayata, haddimi bildiriyordu adeta. Tavşan gibi ordan oraya kaçıyordum ama insanların unuttuğu bişey var! Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Ben hep serayı alarak korkarak kaçıyordum. Düşüncelerle boğuşken ayağıma gelen taşla yere yapıştım kafamı kaldırma ya yeltenirken siyah postallı ayaklarla göz göze geldim.- hep ayağımın önünde diz çökmeni arzulardım sen bunu hisetmis gibisin minik!
Onunla göz göze geldim daha fazla onu mutlu etmemek adına hemen ayağına kalktım
- beni rahat bırak karakuğu
Onu geride bırakarak eve doğru yürüdüm. Bir daha asla gitmiyeceğim o eve. Hayatın sinsi kahkahası durmuyo benimle dalga geçiyor ama dik duracam kardeşimi bile gömerken dik duracam ve artık yenilmiyecem. Kapının önünde durdum eve bakıyordum, sera ilk gün bu ev için kümes demişti tavuk olmaya niyetim yok demişti. Onu çok özledim çok... en son çıktığımda kapı açıktı komşular kapatmış olsa gerek. Bizi hiç sevmezlerdi Seram onlarla hep kavga ederdi. Hayır daha fazla millet bana bakmamalı acımamalı. Kapıyı açıp artık tahammül edemiyeceğim o evin içinde direk odama girdim gözümü hiç bireye yöneltemiyordum zaten dolabı açtığım gibi aldım her zamanki siyahlıklarımdan bi kaç parça bu sefer siyah giymem gerekiyordu zaten. Bavulumu aldım elime dolaptan ne gectiyse içine attım. Elime Telefonumu da alarak hızlıca aşağıya indip dışarı çıktım. Dikişli kolum feci bi şekil de ağrıyor ama takmiyorum o şerefsizin kurşunu canımı yakamaz. Saate baktığım da saat 3 e geliyordu cebime baktım sadece 70 liram vardı bi sigara yakarak taksi bekledim. Nihayet bi taksinin geldiğini gördüm. Taksiye binerek sadece hastahane nin adını verdim. Telefonumu açtım hiç arama gelmemişti. Tebessüm ettim halime zaten beni kim arar ki. 40 lira taksi ücreti ödeyip hastanenin bahçesine geçtim cehennemim olan o yerde bi elim cebimde diğeri valizde cenazemi bekledim,içeri giremem tekrar kahrolur hayatın bana atığı lanet kahkahalarda boğulurum.
- gelmişsin.
Arkamı döndüğümde seslenen çisem di başımı evet anlamında salladım. Bunların karakuğularla bağlantısı vardı onlara yaklaşmamalıydım.
- senden bişey istiyecem
- şaşırtmadın beni. Bi iyilik yaptın diye karşılığını istiyorsun demek?
- ben sadece cenazeye katılabilirmiyim diyecektim.
Kızın yüzüne bakmadım, istemem oda karakuğulardan gelmesin
- gelme gerek yok!
- kardeşini öldüren karakuğu larmı?
- uzak durun benden! Allah onların belasını versin!- ne dedin sen?
- onları sevmedim. Hele o asrın pezevenk tuturmuş bi Sedef diye
- sedef ki..
- sera demirin yakınları sizmisiniz?
- evet
- buyrun lütfen. Cenazeyi teslim alabilirsiniz.
Kafamda birden canlanan o yankılar "cenaze cenaze abla abla bırakma beni lütfen beni sen öldürdün abla ceset ölü beden..."
- heyy iyimisin ?
Sera nın sesi kulağımdan hiç gitmiyor. İçimde ki ateş sönmüyor sönmiyecekte. Söndürmiyecektim. Sera tabutun içinde cenaze arabasının içinde dururken aģlayamıyordum ama içimde tusunami gibi kopuklar oluyordu.
- benim arabamla gidelim iyi görünüyorsun hem arabayıda takip ederiz.
- teşekkür ederim
- işlemleri ablam halletti.
Cenaze aracı önümüzde ilerlerken sera nın soğuk bedeni git gide uzaklaşıyordu benden. Dik duracam kendime de sanada söz güzelim. Zincirli kuyu mezarlığı önünde durduk. Tabut mezarın yanında imam bile orda. Çiseme baktım. Bana başını salladı herseyi o ayarlamıstı. Peki ama mezarı kim kazmış? Kardesim beyaz kefeniyle karşımda duruyor tabutu taşıyan adamlar serayı tabuttan çıkardı. Onu ben gömecektim koştum imam dua ediyordu o sırada. Çisem de telefonda biriyle tartışıyor gibiydi. Adamlar gidince imam ben çisem ve sera kaldık. Ne zormuş kimsesiz kalmak... verdiğim kararla imam ve çisem şaşkınlıkla bana bakıyordu kardeşimi kucaklayıp toprağa yatırdım. Ama hala toprak atamiyor sadece bakıyordum imam omzuma teselli verircesine dokununca toprak atma zamanı geldiğini anladım. Elime Küreği aldım onu ben gömecektim. Hatırlıyormusun sera hep yanında yatacam derdin bende sana çocuk olma ufaklık derdim, bi yandan toprak atıyor bir yandan konuşuyorum beni duyuyor biliyorum. Sera sen soğuğu hiç sevmedim neden kış ta öldün. Kızım ama korkma sana bi süprizim var hergün battaniye örterim üstüne hiç üşümezsin.
Toprak işi bitince Arkamı döndüğümde çisem birine sarılmış ağlıyordu. Daha dikkatli bakınca bu oydu en son okulda kitlediğim çocuk boraydı. İmam bana doğru gelerek
- allah senden razıolsun kızım. Ailen yokmu?
Dediğinde kendimi tutamayıp hıçkıra hıçkıra ağladım. Sera ilk defa kimsesizliğimize Ağlıyorum baksana mezarında kimsemiz yok sen rahatladın tabi yattığın yerden anneme... neden gitin sera söz vermiştin bana. Artık dayanamayıp hıçkıra hıçkıra ağlıyor toprağı yumrukluyordum ama nafile... sera nasıl gitin sera? Beni neden bıraktın kardeşler ölmezki seni ellerimle mi gömecektim. Nasıl dayanacam buna kalk ! Sera kalkta gidelim artık evimize lütfen sera!
- kendine gel şimasu
- çisem olmaz! Korkar o Üşüyor bırakamam olmaz gitmeyelimm!
- tamam sen ne kadar kalmak istersen kalalım tamam.
Saatlerdir çisem ve bora yanımda bense sera nin mezarının başında duruyorum. Acı veren sesizliği bozan Boranın catallaşmış sesi oldu
- karakuğular hakkında ne bilmek istiyorsun ben arkandanyım alalım sera nın intikamını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIKTAN GELEN
Teen FictionGeçmişin kirli elleri peşlerini bırakmamışken o hala karanlıkta koşuyor o adamdan kaçmaya çalışıyordu bir yandan dua ediyor diğer yandan elindeki telefonla kardeşini arıyordu adamın sesi duyuldu uzaktan... --kaçamazsin benden ne kadar...