Sakındığın yerden sınanırsın demişler sakındığım ne varsa hepsinin başında sınanırken buldum kendimi ölüm nehrinin ortasındayım. Bakın gözlerininiz önünde ölüyorum ölüm beni ben mutluluğu gözetledim işte şimdi nehrin içinde ölmekteyim sınandığım yerde gökyüzünü izlemek bana iyi gelmişti. Fazla ayakta duramadığım için Tunahan beni sandalyeye oturtmuştu boranın evine sürekli tedirgin bakması beni şüpheye attı bende baktığı yere dikkatlice baktım. Sonuç başarısız
- Nereye bakıyorsun?
Tunahan sora karşı bana baktı içimden bir ses bana orda bizi izliyen birileri var diyor kafamdaki ses içime inanmamayı söylüyor tunahan hala bana bakıyordu
- Sana bir soru sordum kıyamet çiçeği?
- Üzgünüm daha tam olarak kendimi bile hatırlamıyorken gökyüzünün yıldızı olamam
Bunu bekliyormuş gibiydi mimiklerinde hiç bir değişiklik yoktu. Benim aklım ise tunahanın baktığı yerdeydi birinin bizi işlediğine yemin bile edebilirim ama açıklayamam
- Benim sabah borayla birlikte bir yere gitmem gerekiyor ama korkma yalnız kalmıyacan seni çok güvendiğim bir kardeşime teslim edicem. Yani yoldadır birazdan burada olur
- Bende gelsem kardeşimi uzaktan da olsa görsem bir sesini duysam
- Dediklerimi yaparsan daha sonra gösteririm sana
Yine aynısı yapıyorlar bana şart koşuyorlardı beni neden kardeşimle görüştürmüyorlardı? Derin bir nefes alıp sakince konuştum
- Bana yine seçim sunuyorsun ya yapmasan beni zindanında ne kadar tutacaksın beni daha ne kadar kardesimden ayırabilirsin lan ! Bu kadar ben gidiyorum
Ayağıya kalkıp sırtımı döndüm daha yeni sabah olmuştu ve ben yardım istiyebilirim bu lanet yerde illa birileri vardır dimi
- Sakın kıyamet çiçeği! O kapıdan çıkayım deme
Daha üç adım atmadan yere savrulmaktan son anda kurtulmuştum bu lanet pislik bana emirmi verdi az önce ? Bedenim şaşkınlığın verdiği yetkiyle acıyı hissetmeyi reddetti yavaşça arkamı döndüm. Hiç kalkmamış istifini bile bozmamış kaçık herife şaşkınca baktıp yumruğumu sıktım. Onun yaptığı tek şey çarpıkça bana gülmek oldu sen şimdi görürsün pislik
- Sakın bir daha bana emir verme! Ayrıca bana ne yapacağımı söyliyemezsin buna izin vermem. Haa yaptın diyelim seni şu ağaca direk asarım. Ananı babanı sülaleni gelmişini geçmişini sana hatırlatana kadar... Beynini dağıtırım birşeyler hatırlamadığım seni benim sahibim yapmaz bir gün hatırlayacam şimdi eğer gitmiyeceksem bu lanet yerden yaralıyım diye. İyileşince kralın bile gelse beni burda tutamaz anladın mı- Arkadaşız sanıyordum
- Aslında biliyormusun bende öyle sanıyordum beş dakika öncesine kadar sende beni iten birşeyler var. Umarım gökyüzünden bir yıldız kaydıracak kadar değildir
Tunahanın cevabımı vermemesinin sebebi çalan telefonu oldu yüzüme çatık kaşlarla baksa bile telefonuna bakmadan
- Söyle ... Tamam acıyorum
Galiba beni emanet edeceği arkadaşları geldi neden beni başkalarına emanet ediyorsa! Tunahan dış kapıya şifreler girerek açtı lanet herif evi şifrelemiş içeriye tüm iştihamıyla siyahlara sabahın köründe rağmen gözünde gözlüklerle giriş yapan adama baktım. Tunahanla tokalaşıp bana doğru geldiler adama merakla bakarken tam önümde durdu önce beni baştan aşağıya süzdü sonra gözlüklerini çıkardı. " selam Seyfettin ben" dedikten sonra elini uzattı. Bana tanıdık gelen bu herife aptal gibi bakakaldım . Evet aptalca çünkü pekte seyfettinlere benzemiyen bir bedene sahipti elini havada bıraktım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIKTAN GELEN
Teen FictionGeçmişin kirli elleri peşlerini bırakmamışken o hala karanlıkta koşuyor o adamdan kaçmaya çalışıyordu bir yandan dua ediyor diğer yandan elindeki telefonla kardeşini arıyordu adamın sesi duyuldu uzaktan... --kaçamazsin benden ne kadar...