Küçüken hayatı çocuk parkı zannederdim. etrafı mayınlar la kaplı düşman meydanı olduğunu büyüdüğümde gördüm.
Evimde yayılmış onları yan yana görünce şaşkına uğradım içim birikmiş ti ve sinirimi birilerinden çıkarmam gerekiyordu. Kurbanlar karşımdaydı
Delin Sergen yukarı çıkın!
İkiside uyarımı dikkate almış olmalılar ki yukarı çıktılar
- Sizin benim evimde ne işiniz var ?
Bora kalktı onu hemen elimle durdurdum
- Ferzin sen arafı öl...
İlk baştan beri amacım buydu ve bana bunu bilmeyen saf ayaklarına yatmayın. Yaptım bitti gitti bu sefer de herkes haddini bilecek. Haa! Arafı özlediyseniz
Sizide onun yanına yolayabilirim. Pişman değilim , pişman olmam sakın bana hesap sormayın onlar bir can aldılar bedelinide ödediler
- Ferzin sakin ol titriyorsun önce bi otur konuşalım Halle...
- Lan biz neyi halediyoruz! Haledilmesi gereken şeyi ben halettim onu öl... Öldürdüm !
- Onu sen öldürmedin. Enazndan şimdilik herkes öyle bilecek ben vurdum 15 Ekim günü ben öldürdüm.
- Canı da mı sen...
Ne o şaşırdın mı kılıç hakkımda şaşırman gerektiğini bilmiyormusun hala !
İkiside şaşkınlıkla yüzüme bakıyorlardı. Ya onlar beni ciddiye almışlardı yada ben onlara verilmesi gereken değeri verdim
- Arafı öldüren Taner artemis. Hastaneden kaçtı ve arafın peşine düştü. Onu depolarında kıstırıp öldürdü ve bunu gören korumalarda var
Bunlar ne saçmalıyordu neyin hikayesini kuruyordu
- Öyle bişey olmadı onu ben vu...
Tamam sen öldürdün git asrına bunu söyle. Avukatını yanındaki kızı senin gözünün önünde vursun. Git hadi
Bora hırsla yanımdan geçince kaya geldi yanıma yüzüne bakamasamda beni kurumak istediği yüz halinden belliydi elini omzuma koydu
- Eminim ferzin yürüdüğün dikenlerin üstünden ayağın sağlam bı şekilde bitireceksin. Sen katil değilsin şimdi sen düşün hangi kararı verirsen ver seni daha çok yaralıyacaksın
- Ben artık acı çekmekten düşünmekten yoruldum ben artık yürümek istemiyorum durmak istiyorum
Kayada gidince yalnız kaldım. Koltuğa doğru zor adımlar atıp ışığı kapattım masadaki paketimden sigara çıkarıp yaktım. Eğer arafı öldürdüğümü söylesem yanımdakileride öldürecekler yapamam. Ama hiç bir şey yapmamış gibi de duramam. Erimesini beklediğim karlar başıma yıkıldı. Işığı yakıp biten sigaramı küllüğe bastırdım. Masanın üstünde öylece duran telefona kaydı gözüm onu mezarlıkta atmıştım heralde Bora getirmişti. Yukarı doğru çıktım delinin yattığı odaya göz gezdirdim. Delin telefonla konuşuyordu. Ses çıkarmadan banyoya gittim. Küvetin susyunu açtım üstümü çıkarmadan gözüm aynaya çarptı arafın yüzü bi anda belirdi nefesim kesildi. Orda mıydı gerçekten aynanın dışındamıydı gerçekten hiç düşünmeden aynanın karşısına geçip elimi yumruk yapıp aynaya geçirdim. Araf yoktu " lütfen geri gel karakuğu acıma acı olma " kapı sesi gelince delinin bağrışmaları geldi
- Ferzin ne oldu iyimisin? Ses ver bayıldın mı!
- İyiyim.
Ayağa kalkıp elimden gelen kanı musluğa tutuşturdum. Küvetin dolduğunu görünce üstümdekilerden kurtulup kendimi suyun içine bıraktım. Elimden akan kan suyla karışıp etrafa dağılıyordu. Arafı vururken arkama bile bakmadım keşke baksaydım hiç dokunmadığım o ellerine keşke dokunsaydım keşke bende orda kafama sıksaydım aslında sıktım ama iki kurşun yoktu. Banyoda biraz daha kalsam kafayı yerdim kalktım elimdeki kan durmuştu ama yara derin görünüyordu dolaptan saygıyı çıkartıp elime sardım bant yapıştırıp giyinip çıktım. Karşımda duran iki kişiyi hiç beklemiyordum. Delin yüzüme telaşla bakıyor sergense çıplak çıkma ihtimalime karşı ellerini yüzünü sadece yarısını kapatmış
- Elin ferzin! Ne oldu neden sardın
- Giyinik mi o hey! Gözüm kapalı
- Giyinik o aptal!
- Tüh be şey yani şükür.
- İyiyim çocuklar merak etmeyin aynaya çarptı okadar büyük bişey yok sardım zaten.
Masadan sigara alıp yaktim. Arafın sigara yakıp oturduğu o yere oturdum Sergen ve delin de sigara yakıp karşımda oturdular. Başımı kaldırıp gök yüzüne baktım karanlıktı ama yıldızlar parlıyordu geceye inat. Susturamadığım o vicdanın elini tutmadığım o umutların pişmanlığını yaşıyorum. Ben bile kendime bakamazken neden bana bakıyor delin ve sergen. Etraftaki ölüm sessizliğini delin bozdu.
- Öldürdün onu...
Sesimle birlikte kalbimin sesini de kıstım işte şimdiden başladı cevabını veremiyeceğim sorular.
- Kes sesini delin öylemi sorulur
- Sen sus ergen! Söylesene pişman mısın ?
- Değilim
- O zaman neden kendini sessizliğe aldın sanki bütün ölüleri sen öldürmüşsün gibi bi halin var
- Bilmiyorum nasıl olayım partimi vereyim. Bak ben veriyorum partimi iyiki öldü hem kurtuldum.
Önceleri öyle olur kurtuldum sanırsın cehenneme doğru gittiğini görmeyerek. Sonra ansızın kan kurarsın ellerini yumruk yapıp vurursun o aynaları sırf sevdiğin içinde çekip çıkarım ümidiyle. Ama o gitti bidaha donmeyecek. Sana bıraktıklarıyla yaşamak zorunda kalırsın geride ne kalır biliyormusun kocaman bir hiç!
- O benim sevdiğim değil
- O kadar konuşmamdan onu çıkardın. - - Bu bile yeterli sebep onu sevdiğini bilmem için
- Sevmek akıl işi değil ne geliyorsa hep sevdiğimiz yüzünden
- Siz hiç sevdiğinizi öldürdünüz mü?
- Ayıpsın içimiz mezarlık yeri
- Ben... Ben nasıl yaptım hiç bilmiyorum nasıl bi anda böyle bir canavara döndüm bilmiyorum her şey bı anda oldu onu vurmasaydım beni sevdiğini söyleyecekti ben korktum ve sıktım. Onunla yaşamaktansa öldürmeyi seçtim baktım olmuyor kendi kafama dayadım sıktım ama mermi yoktu sonra anladım aslında ölü olan benmişim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIKTAN GELEN
Teen FictionGeçmişin kirli elleri peşlerini bırakmamışken o hala karanlıkta koşuyor o adamdan kaçmaya çalışıyordu bir yandan dua ediyor diğer yandan elindeki telefonla kardeşini arıyordu adamın sesi duyuldu uzaktan... --kaçamazsin benden ne kadar...