Bir adım daha atmıştım beni bekleyen o uçuruma. Her yolun sonu uçurum. Ve ben bana sunulan uçuruma adımlarıma sürükleniyordum sevdiklerim tarafından . Koltukta otururken çalan kapıyla ayağıya kalkıp masadan silahımı aldım. Cem benden önce davranmış silahıyla kapıya doğru giti. Deline baktığım da oda enaz bizim kadar merak ediyordu kapıya vuran Cemin yanına gidip onun durması için elimi kaldırdım. Kapı deliğinden baktığımda tanıdık sureti gördüm. Silahımı indirip kapıyı açtım. Geleceğini biliyordum ama bu kadar erken değil. Asrın içeri girer girmez hemen bana saydırdı tabi
- Benim oğlumun senin evinde ne işi var!
- yada şöyle söyliyim ben. sizin oğlunuz neden sizin yanınızda değil
- Senin ben...
Asrının bana vurmak için kaldırdığı elini cem tuttu. Ben refleksle elimi yanağıma götürdüm yanıma koşan delini görmedim bile bana tokat atmaya mı kalkıştı o piç. Ben öfkeli bakışlarımı asrına indirdiğim de cem lafa atladı.
- Benim olduğum yerde kadına el kaldıramaz sın benim olmadığım yerdede kadını vuramaz sın
Bu dünyada ki tek yaratık kadına vurandır heralde. Ben olayın şokuyla elimi yanağımdan indirip öfkeli bakışlarımı asrına çevirdiğini sırada o zehir zemberek sözlerini oğluna kustu.
- Bana babama karşımı geliyorsun sen! Üstelik insan demeye bin şahit ister bu kadına !
- Eğer bi kadına el kaldırmaya izin vermemekse sana karşı gelmek, sadece sana değil şiddet gösteren herkese karşıyım ben. Senin oğlun öldü hatırlatayım sana. Benim abim öldürüldü sen hala kaçıncı rüyadasın uyan baba! Evladını kaybetmiş bir baba gibi değilsin sen asrın karakuğu beni buna inandıramaz sın şimdi sen insanları sorgulayacağına babalığını sorgula
- Oğlum annen çok has...
- Bu sefer değil baba. Bu sefer yine annem bahanesiyle beni cehennemine sokmana izin vermiyeceğim Annem yasta sedef yaşta can desen kafayı sıyırdı abim mezarda sen burda ya ben! Ya ben ne haldeyim bir gün karşıma çıktığında da gerçekten benim için çık annem hasta diye değil. Tabi ama pardon sen koskoca mafyalar kralı tahtının tek sahibi asrın karakuğu, sadece kendini düşünen umurunda olan tek şey taht olan bi adam. ama bunu unutma baba hiç bir krallık tahtında uzun süre kalmadı şimdi sen burdan gidiyorsun ve ben de abimin yasını tutuyorum.
Cem yukarı çıktığında asrın la ben karşı karşıya kalmıştık bana attığı nefret dolu bakışına karşı bende öfkeli bakışlar atıyordum.
- Oğlumu almaya gelecem çakılbey!
- Bana kaldırdığın o elin, zamanı geldiğinde müsait yerine girmesi dileğiyle karakuğu
Yüzüne kapıyı çarpıp ceme bakmak için yukarı çıktım. Banyoda kapı yarı açıktı kapıyı tam açıp ona baktım. Dizlerini kendine çekmiş küçük bir çocuk gibi bi o yana bi bu yana sallanıyordu. Birşeyler mırıldanıyordu . Daha iyi duymak için içeri girdim yanına oturduğumda anladım ne dediğini
- Ölmedi abim ölmedi
Diyordu. O kadar çok kaptırmıştı ki kendini beni görmüyordu bile. Elimi onun sırtına dayadım. Gözleri beni gördü . Küçük bir çocuk gibi dudağını büzmüş bu çocuk cem olamazdı
- Dizine uzanabilirmiyim
Cemden duyduğum bu soru affallamama sebep olsa da kalkıp sırtımı duvara dayadım. Bacaklarımı yere sabitleyince cem dizime uzandı. Serada dizime uzanmayı severdi. Onun saçlarıyla oynamayı çok severdim. Elimi cemin saçlarında gezdirdim. Lavanta kokuyordu tıpkı Araf gibi kokusunda büyülediğim adam. Banyonun ışığını yakmadığı için içerisi karanlıktı ama koridor ışığı bi nebzede olsun banyoyu aydınlatıyordu. Cem hıçkırınca ağladığını anladım. Bende ağlamak istedim ama olmadı yine yapamadım. Sargılı elimi sıktım. Elimden başka birşey gelmiyordu çünkü.
- Abim bana hep derdi nerede olursam olayım yerin bin kat altında olayım yinede seni duyarım bilirim derdi. Şimdi ben yerin bin kat altındayım sesleniyorum duymuyor, elini uzatsan yeter derdi lan ben bütün bedenimi uzatıyorum yine yok. Gitmem derdi ilk giden o oldu ferzin ben hiç bir gidişe bu kadar ölmemiştim. " Oğlum burda harcanırsın git ben kendimi kurtaramadım sen kurtar git" diyordu. Çünkü babam benide üye yapacaktı. Bir sabah kalktım ki bavullar toplanmış gidişim ayarlanmıştı. Çok kızmıştım ona beni burda görmek istemiyorsun diye. Oda demişti evet doğru seni cehenemde görmek istemiyorum diye cennetine git demişti. Astım hastasıydım ben. Abim belki o yüzden daha çok üstüme düşerdi sonradan anladım ki meğer sedef kaçırılmış , ben duymıyım diye beni postalamış. Geldiğimde öğrendim. Abim ben kendimi kurtardım dedim. Bana ee okuttuk o kadar ne oldun dedi hacker oldum dedim öyle bir şok yaşadı sonra iyi iş görür dedi. Bak ben kendimi kurtardım da abi sen kurtaramadın. Ben senin ölümüne mi gelecektim lan. Ben gidemedim mezarına küsmüşmüdür ben, ben dayanamam diye. Ferzin küsermi bana, kümesin istemem. Toprak! Bana abimi ver! Abim!
Başımı kaldırdığımda delin koridorda oturmuş ağızını elleriyle kapatıp ağlıyordu. Cem hala sayıklıyordu. İyi değildi değildik... Sergen gelip deline sarıldı delinde sergenin dizine uzandı. Ceme baktığında uykuya daldığını gördüm. Aldığım can bana pahalıya patlamıştı. Ne cem mezarlığa gidip topraktan arafı alabilir, nede ben ona arafı öldürdüğümü söyliyebilirim. Keder kuyusunda her gün birazdaha ölüyorum. Görenim yok! Sergen delini kucaklayıp görüş hizamdan çıktı. Sonra elinde ince bi battaniye yle gelip benim ve cemin üzerine örttü
- Burda kalacağını biliyorum o uyanana kadar. Bilmiyor değil mi bilmesin de Ağlayacak bir omuz bulamayınca insanın sonu intihar oluyor. En azından şimdilik bilmesin eminim sende istemezdin öyle olmasını bu hayattaki tek suçlu sen değilsin. Seni tam tanımıyorum ama tanıdığım kadarıyla iyi kalpli güzel yürekli bi insansın. Deline bana evini açtın hatta ona bile. Sakın vijdanına yenik düşme geriye sadece küllerin kalır. Kimse istemez katil olmayı sen öyle gerekiyordu yaptın çünkü onlar senden bir can almıştı seninde onlardan bir can alacağın vardı. Haddim değil ama ben yinede söyleyeyim son olarak deline iyi bak sakın onun ailesine inanma. Onun hayatında bir tek bana ve güvene tek güven bunu asla unutma. Enaz sizin kadar oda yaralı. Benim şimdi onun yanına gitmem lazım. Uyanmasın.
Sergen gittikten sonra yine yalnız kaldım karanlıkla, hayat ne garip dizimde uzanan kardeşimin katilinin kardeşi. Abisini öldürdüğüm bir kardeş. Kendi hayatımla birlikte onunda hayatını karartım Buradaki tek masum dizimde uzanan masum bir çocuk gibi ağlamaktan uykuya dalmış abisinin mezarına bile gidememiş sırf bu yüzden abisi ona kümesin diye bana yalvaran cem karakuğu ydu
Gözümü açtığımda yatağımda buldum kendimi. Masadan telefonumu alıp saate baktığımda 9 olduğunu görünce ayağıya kalkıp yüzümü yıkadım. aşağı ya indiğimde cem boş televizyona bakıyor delin ve Sergen kahvaltı hazırlıyordu. En son banyo daydım cemde dizimde uyuklamıştı Ve yatağımda gözümü açtım. Cem daldığı yerden çıkıp gözleri beni buldu. Karşısında oturdum
- Dün gece benim yüzümden sırtın duvarda baya acımış olacakki sayıklıyordu Sesinle uyandım seni yatağına götüren bendim. Kafanı dün çok patla...
- Emin ol dinlediğim en iyi konuşmaydı nerde olsam olayım seni dinliyeceğimden kuşkun olmasın
- Günaydın insancıklar... Birazdan Abbas yolcu o yüzden size son iyi bir kıyak yapıp Halil İbrahim sofrası kurdum. Çıkın çıkın gelin. Bı dakka içimden seda.
Sergen içindeki seda kişiyle kavga ede ede gitti. Ardından cemle birbirimize baktık
- Bu o kızdan daha vahim. Hazır ol ferzin evin yakında tımarhane ye dönecek
Cem mutfağa gidince bende ardından gittim. Gerçekten masa şahane görünüyordu. Sergen ve delin de oturunca delinin yüzüne baktım gözleri şişmiş ve kötü görünüyor du
- Delin iyimisin?
- Evet. İyiyim
- Gözlerine ne oldu?
- Dün ben delini odaya görürdüm sonra battaniye getirmek için döndüm o sırada uyanmış. Küçük kriz geçirdi yalnız olduğunu görün...
- Bana ışığı açık bırakmıştım der!
- Heyy! Ben iyiyim küçük bir kriz
- Yüzün öyle demiyor ama !
Cemin ilginç yorumuyla tüm kafalar ona döndü gözüm deline döndüğünde cemi umursamayarak kahvaltısını yaptı. Cem ve Sergen yemeğe başlayınca bende kahvemden bir yudum alıp gelirken cebime sıkıştırdığım paketimden bir sigara aldım yaktım. Cem aldığı iki lokmayı bitirip oda sigara yaktı. Delin ve Sergen kafasını hiç kaldırmadan yiyorlardı. Ceme baktığımda deline gözlerini kısmış bakıyordu. Delin su içmek için kafasını kaldırdığında göz göze geldiler. O anın büyüsünü Sergen bozdu. İkiside öfkeli bakıyordu. Dikkatlerini sesiyle bozdu
- Yine daldın delin. İstersen dalgınlığın bitene kadar burda kalabilirim. Bilirsin sınav sikimde değil avukat gelene kadar. Hatta bak ne diyorum. Birlikte dalalım yani ayışığı ve kıvırcığın
- Yine saçmaladın ha! Yok paşam siz gitmeyin sınava o gelsin ayağınıza siz mabadınızı kaldırmayın hiç
- İkna oldum. Gitmiyorum.
- Saçmalama kıvırcık çocuk o sınav bitirilecek öyle gelinicek.
- Aman be tamam beni özlediğiniz zaman aradığınızda size hatırlatacam bunları
- Yaw sanırsın askere gidiyor.
- Sınavların çoğu matematik olunca askerlik insana daha cazip geliyor.
- oldu görürsem söylerim
Sergen yukarı Yeşilçamdan fırlamış adamlar edasıyla son bakış atıp hazırlanmaya gitti. Delinin gözleri doldu ama hiç belli etmedi. Ayağıya kalkıp masayı topladım delinde bana yardım etti. Cem sigarasını içmeye devam etti. Bulaşıkları bitirip oturdum. Sergenin aşağı inmesi bekledim. Elindeki babuluyla aşağıya inmekte zorlanıyordu. Delin kafasını başka yöne çevirdi bavulları görmemek icin. Zorda olsa Sergen bavulları kapıya kadar getirdi. Ben delin hatta cem bile kapıya dikildik. Yani abbası yolcu etmek için
- eee ne deniliyordu ben gidiyorum ellere sende at kendini yerden yerlere delin hanım.
- Vazgeçtim kıvırcığım gitmesen. Sınavlar ayağına gelse
Sergen delinin kolundan tutup ona sıkıca sarıldı. Onun başının üstünü öptü. Cem ve benim canımız yandı çünkü kayıplarımız aklımıza geliyordu.
- Gelcem gelcem ayışığım. Dünkü aptallığımı affet önce Allah'ıma sonra ferzine emanetsin. Mesafeler engel değil sakın ben giderken ağlama
Sergen aynı şekilde bana sarılıp kulağıma tekrar vijdanına yenilme dedi. Cemle el sıkışıp kapının önüne çıktı. Deline baktığımda ayaklarının titredigini gördüm Sergen için çaktırmadım.
- He ben o kadar kaldım aglama, kıçımı dönünce ağla. Bana bak kızım o gözünden bir yaş daha gelse Allah belamı versin gitmem!
- Yok ne hadi fitre gün yüzü göreyim.Sergen sonbi sarılıp arkasına dönüp gitti. Delin arkasından koşmamak için zor tuttu. İşte hayat eşitlenmişti ve kayıplarımız eşitlenmişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIKTAN GELEN
Genç KurguGeçmişin kirli elleri peşlerini bırakmamışken o hala karanlıkta koşuyor o adamdan kaçmaya çalışıyordu bir yandan dua ediyor diğer yandan elindeki telefonla kardeşini arıyordu adamın sesi duyuldu uzaktan... --kaçamazsin benden ne kadar...