Can kırıklıkları gibidir hayat yüreğine ne kadar batarsa Batsın dik durmak zorundasın. Camların yüreğine her batışından güç alırsın taki buzdan bi tabaka oluşana kadar.
Yatağımdayım hala tabi ne kadar yatak sayılırsa Odam hariç evin hangi köşesine yığılırsam orda uyuya kalıyordum. Ne kendim ne de seranın odasına yaklaşamıyordum. Çisem eşyalarımın hepsini odaya indirmişti ona ne kadar teşekkür edersem ez gelicek bu konuda. Elim birden masada duran seranın kolyesine gitti acaba Üşüyormudur orada gözlerim den yaşlar sebepsiz ce inince yeminim geldi aklıma elerimle sildim ağlamıyacaktım. Tekrar yatabilecegimi sanmıyorum zaten elimi sigaraya uzatmıştımki bi msj sesiyle telefonu aldım. Gecenin 3 kim ne yazmış olabilirki . Yabancı bi numara- uyudun mu lavanta kokulu?
Kim lan bu salak? Ayrıca ben lavantamı kokuyordum belli ki yanışlıkla gelmiştir cevap vermeyim tam telefonu masaya bırakacaktım ki ikinci bi msj geldi- kim lan bu deyişlerini duyuyor gibiyim. Ama beni Azad edin lakin cevabınızı hasret ve merakla bekliyorum.
Yanıs olmadığa ikna oldum ama kim bu saçlarım da lavanta kokusu var ama bu kim ki? Belli ki beni tanıyan birisi de bu saatemi gündüzleri cuvalamı girmişti ? Aslında msjn
Msjn sana gelmesi garip değilde saat mı tuhaf olmuştu ne. Neyse gene sardım kendime. Kendimi sirkeleyip- kimsin lan sapık! Bu saate beni rahatsız ediyorsun
Hemen cevap geldi
- ayıp ediyorsun ama ne demek kimsin ayrıca sapık küstüm söylemem artık.
- çatık lan! Söylemesen söyleme engeliyorum zaten seni.
- Hayır! Ben senin icin o kadar parmaklarımı yorayım sen söv bana oldumu bu?
Allahm bu msj bu konuşma şekli!- bora sen misin?
- küstüm işte.
- bora ne oldu bu saate uyanık olduğumu nerden biliyorsun?
- sana is buldum onu diyecektim
- öylemi! Nerde nasıl bi iş
- yarın okula gel soyliyecem.
- ben yarın gelmiyecem
- o zaman iş yatar.
- bora ben gelmem o Araf salağıda gelir
- bora!
Sabaha kadar uykusuz kaldığımamı yanayım okula gidişime mi. Cebimde hiç parada kalmadı. Karakuğu ne yapıyor acaba?dün patlatmıştım zaten bombayıda neyse boradan işi öğreneyim zaten bi daha adım atmam. Saate bakınca geç kaldığımı anladım ve hızlandım ama arkamda takip edildiğimin de farkındayım. Arkamı anlık bi refleks le döndüğümde kimseyi göremedim elimi usulca belime götürdüm silah yanımda zaten kurşunumda vardı Anıl abi sağolsun bu gün mezarına ziyarete gideceğim.
Çok şükür okula ulaşmayı başardım. Derin bi nefes alıp gözümü kapatıp kendimi toparlamaya çalıştım bi sesle aniden irkildim karşımda kocaman bi afiş belirdi. Bu seranın resmiydi gözüm den yaşlar resmen firar ediyordu seranın acısı her sanise zaten içimdeydi. Arkamda nefes alış verişini hissettiğim biri durdu bulutlar ağlıyor gök Gürlüyordu sanki ama bu sefer yağmur gözlerimden alıyordu. Göz yaşlarımı sildim ani bi manevrayla belimdeki silahı çekip arkamda duran arafın tam kalbinin üstüne koydum. Elim titremiyor ama dudaklarım nasıl da titriyordu ben onun gözlerinin içine bakarken o tam aksi dudaklarıma bakıyordu. Yağmur ikimizide sırılsıklam ederken okulun bahçesinde toplanan kalabalık umurumda değildi. Bu sefer isyan yoktu ölümse ölüm öldürmekse öldürmek. Seranın lafları kulaklarımda yankılanıyordu " abla ben bu hayattan neyden nefret ederim Biliyormusun?
- neyden güzelim?
- katillerden. " silahımı istemsizce indirdim. Madem o adımı böyle attı bende atarım. Silahı belime bırakarak birazda ona yaklaşım.- beni bir defa öldürdün Karakuğu! Bir daha öldüremezsin.
Sınıfıma doğru gittim. Annemin istediği gibi seranın istediği gibi. Çantamdan defterimi çıkardım. Hala bu okulda nasıl durabildiğimi bende bilmiyorum. Sadece sabır diyo içimdeki ses sabır! Hoca olduğunu anladığım o insan dik dik bana bakıyordu. Onun da bahçede olduğunu görmüştüm tam bana doğru gelip ağzını açıcaktı ki kapıda ki polis ve yanlarında ki bora dikkatimi çekti.
- işte bu memur bey! Sahte isim ve yanında silah ta taşıyor. Arafada silah çekti hepimiz gördük o tehlikeli alın onu !
Bora ya ağzım bi şekilde sadece bakıyordum. Lan ben kimseye güvenemiyecekmiydim. Sana iş buldum okula gel demesi hepsi bu oyunun parçası olmalı. Beni o kadar sarsmasada hala şaşkındım. İğrenerek bora ya bakabildim sadece.
- şimasu demir senmisin ?- evet
- sahte kimlik ve silah taşıma suçundan tutuklusunuz.
Koluma takıları kelepce umurumda bile değildi. Boranın bu ihanetide beni o kadarda uzmedi ama tekrar başa dönüşüm mahvetti. Öğrencilerin bakışları ve konuşmaları içinde ilerlerken sadece bora nın gözlerinin içine bakıyordum. Direk emiyete sorgu odasına indirdiler elimdeki kelepçeleri açıp çıktılar. Kapı açılınca içeri girene inanamadım. Gökan abi
- kızım iyimisin?- abi ne diyim sana bisey de anlatamıyorum Anıl abinin de başı yanar.
- kızım sen anlat Anıl zaten öldü o beni kaydetti de gerisini bana bırak.
Çok geçmeden içeri zayıf kaslı çatık kaşlı bi adam girdi- daha gencsin o yüzden ben soracam sen anlatacaksın.
Konuşan polise peki anlamında kafamı salladım
- sahte kimlikten başlayalım. Sicilin temiz ne den sahte kimlik kulanıyorsun? Ve bu konuda sana kim yardım etti
Ardı ardına sorular soruluyor gökhan abi bana bakıyor ben ise korktuğumu belli etmemeye uğraşıyorum ama daha bi tedirgin oluyorum- babam bi şirket ortağıydı. 15 ekimde bi anda ortadan kayboldu. Bi daha haber alamadık bi nottan hariç bize bıraktığı notta " Karakuğulardan kaçın isim ve soyisimlerinizi değiştirin adresinizi değiştirin diye yazmıştı. Ben ve annem inanmadık uzun bi zaman dan sonra yine 15 ekim sabahı annem öldü. İşte o zaman kardeşimi korumak adına babamın dediklerini yaptım. Annemin cenaze işleri bitigi gibi istanbula kaçtım kardeşimle. Bi süre dışarlarda kaldık sonra Anıl abi buldu bizi bize yardım etti iş buldu ve olanları anlatınca sahte kimlik ayarladı silaha gelince ruhsatlı benim adıma kayıtlı.
- sahte olan adın mı?
- Hayır gerçek olan adım.
- peki kardeşin?
- onunda soyadı değişti. Anıl abi bizi bi okula kaydetti. Karakuğuların okuluymuş biz serayla başladık zaten başlarda haberim yoktu. Sera hiç bişey bilmediği için okula devam etmek zorunda kaldık. 15 ekim gecesi kardeşim öldü
- kayıtlarda intihar diye geçiyor.
- yalan onlar yaptı kardeşim sigara bile icmezdiki.
- neden polise gelmedin peki
- Anıl abi zaten polisti bizi korur kollardı dedim. Anıl abi ölünce üstüne kardeşim de ölünce kaybedecek bişeyim kalmadığı için gelmedim. Onlarda bi yolunu bulup kurtulurlar zaten
- bu gece göz altındasın eğer şikâyetçi olurlarsa yarın nöbetçi mahkemeye çıkarılacaksın. İstersen sende onlardan şikayetçi ol. Elinde delil varsa tabi
- yok
Polis çıkınca Gökan abi beni nezarete götürürken
- muhtemelen dava açılmıyacak suç anılın üstüne kaldı
- abi Anıl abiden nasıl özürdilerim.
- oda böyle olmasını isterdi. Şimdi benim işim var birsey lazım olursa beni çağır.
- saol Gökan abi
İşimiz sabaha kaldı. Umarım Araf pici benden şikayetçi olmaz. Gerçi buda onun oyununun parçası. Canımı yakmak için her boku yapar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIKTAN GELEN
Ficção AdolescenteGeçmişin kirli elleri peşlerini bırakmamışken o hala karanlıkta koşuyor o adamdan kaçmaya çalışıyordu bir yandan dua ediyor diğer yandan elindeki telefonla kardeşini arıyordu adamın sesi duyuldu uzaktan... --kaçamazsin benden ne kadar...