Kübra'dan...Hastane odasındaki refakatçi koltuğunda sancıyla kıvranan Zümra'yı var gücümle ikna çalışmalarım bir türlü sonuç vermiyordu.
" Zümra delirdin mi sen sancılanıyorsun çocukların vakti geldi. Bak yemin ederim Rahman iyi. Uyutuyorlar şuan; bayağı yorgun düşmüş ondan böyle oldu. Hem gözünle gördün yarası falanda yok. "
Zümra elleri karnında gözlerindeki yaşla bana bakıp konuşmaya başladı.
" Kübra doğurmuyorum. Rahman'ı görmeden olmaz. O elimden tutmadan doğurmayacağım, gitmeyeceğim doğumhaneye. Kaç aydır ben onun yolunu bekliyorum." deyip gözlerini tekrar şişkin olan karnına çevirdi.
Fatıma anne elinden tutup koltuktaki Zümra'ya çömelerek huzur veren kısık sesi ile konuşmaya başladı.
" Kızım, Zümram bak çocuklara zararın olacak lütfen inat etme. Rahman iyi gözlerimle gördüm."
Rahman'ı yoğun bakımda kablolara bağlı görmesini istemiyorduk.
Dün gece olanlar hâla hafızamdaki tazeliğini koruyor, o görüntü bir türlü gözlerimin önünden gitmiyordu.
O panik ve şokla bir doktor olarak ben yapamamıştım ama Koray ve Samed inat etmiş, Rahman'ın duran kalbini yeniden çalıştırmayı başarmışlardı.
Koray'ı; birtanemi ilk defa dün akşam ağlarken görmüştüm. İlk defa bu kadar çaresiz, bu kadar bitik haline denk gelmiştim.
Hem kalp masajı yapıyor hem yalvarıyordu.
" Yapma Rahmaan..... Oğlum olmaz bu kadar çabuk değil. Satma kardeşlerini...... Yarı yolda bırakma bizi laan. Ya Şafi, ya Şafi..."
Olmuyordu. Bir türlü dönmüyordu Rahman.
Koşarak gelen Samed Rahman'ın saçlarını okşayarak konuşmaya başladı.
" Koray bırak masajı, nefes verelim. " deyip Rahman'ın boğazını parmağı ile kontrol ettikten sonra suni tenefüs yapmaya başladı.
" Devam et Koray ! Dönmek zorunda oğlum o........ Hadi be Reis ! Hadi be ! " dediğinde Koray gözyaşlarıyla kalp masajına devam etti.
" Oğlum hadi laann....Ağzına sı*arım bak hadi laan ! "
Samed;
" Koray dur " deyip Rahman'ın şah damarına parmağını koydu.
Şah damarından ilk darbeyi aldığında gözlerindeki parıltı görülmeye değerdi.
" Oooo geldi ! Nabız geldi vallahi billahi geldi lan." deyip Koray'a sarıldı.
'İnsanın böyle arkadaşı olması için yapamayacağı, feda edemeyeceği birşey yoktu.'
Zümra'nın acı ile bağırmasıyla daldığım düşüncelerden sıçradım.
Çaresizce Fatıma annenin gözlerine bakıp;
" Anne bu böyle olmayacak. Hadi Rahman'ı gösterelim. Yoksa omzundaki dikişlerde patlayacak. " deyip elimin tersini Zümra'ya göstererek devam ettim.
" Bende bunun ağzını burnunu kıracağım. "
Sancıdan kıvranan Zümra biranda bütün şirinliği ile gülümseyip;
" Çok teşekkür ederim. " dediğinde var gücümle yanaklarını sıktım.
Zümra'nın koluna girdikten sonra asansöre binip beşinci katın düğmesine bastım.
Emredilen yere geldikten sonra asansörün kapısını açması kaşları çatık Özel Harekat Polisi ile karşılaşmamıza vesile oldu.
Bizi gördüğünde çatık olan kaşları şaşkınlıkla yukarı kalkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA MUHAFIZLAR
General FictionM.S 680 yılında 'Börü Budun' ismi ile doğdular. Kutluk Kağan tarafından kurulan, Devlet'in zor günlerine destek çıkan, Devlet yıkıp Devlet kuran Aksakallılar'ın önderliğinde, Türk-İslam toprakları ve milleti uğruna ailesinden koparılıp ölüm makinası...