11 yıl sonra...
Korhan Yarbay'dan...
Aradan kocaman onbir yıl geçmiş, o çocuklar koskocaman delikanlı olmuştu. Büyük Dedenin dediği gibi ilmek ilmek işlemiş, bütün bildiklerimi ve tecrübelerimi aktarmıştım.
Kendime itiraf etmek istemesemde benden üstün yetenekleri bile vardı bu kurtların.
Yani fazlaları vardı, eksikleri yoktu.
Hayalet gibi olmak zorundaydı herbiri. Şehre inmişlerdi artık. Topluma çıkıp hiç alışkın olmadıkları kalabalığa karışıyorlardı.
Sekiz kardeş ikişerli üçerli arkadaşlar halinde birbirlerine yakın ev tuttu. Çoğu zaman tek evde sekiz kişinin sabahladığını görmüştüm. Bu yaşlarına kadar beraber aynı koğuşta yattıkları için ayrı evlerde uyku tutmaz olmuştu.
Onların derdini onlardan başka anlayacak yoktu. Aynı havayı soluyup aynı odada, aynı sabaha gözlerini açmak zorundaydı herbiri. Gece sohbetleri, şakalaşmaları olmadan uyku arayamazdı bu kurtların gözleri.
Hiç bir kavgaya karışmayacak, kazara karışsa bile reflekslerine sahip çıkıp karşı çıkmayacaklardı. Yani göz göregöre kurt kendili çakala ezdirecekti. Tecrübeli bir emniyet mensubu kullandıkları tekniklerden, bakışlarından, olaya karşı soğukkanlı olmalarından boş bir insan olmadığını anlayacak, pek muhtemel olmasada deşifre olma tehlikesi doğacaktır.
Bir insan bir olaya gayet sakin, soğukkanlı, temkinli ve kendini savunur halde yaklaşıyorsa bu ya askerdir, yada iyi eğitimli ajan veya teröristtir.
E bizimkilerde askeri kimlik olmadığına göre tek ihtimal diğeriydi.
' Allah korusun.'
Bizler bilinmeyenleriz, bizler İslam-Türk devletinin aydınlık göremeyen karanlık yanıyız. Biz görünmez olmak zorundayız !
Annelerinin hala haberleri yoktu ama babalarına bilgi veriliyordu. En başlarda sık sık bilgilendiremesekte artık ayda bir bilgi gidiyordu.
Rahman üçkağıtçısının komşularının çatısına kamera koyup her dakika ailesini izlediğini duyduğumda ağızım açık kalmıştı.
Deli kurdun bir çatışma anında kurduğu o cümle her defasında kulağımda yankılanır durur.
Evet demişti;
"Ölsem ne olur komutanım bekleyenim mi var ? " demişti.
Ailelerinden ayrılmasına sebep olan komutana bu soruyu sorması çok ağır bir yüktü.
Biraz olsun hafiflerim umudu ile karşılık vermiştim.
"Evet Rahman biz varız ! "
Onun kurduğu cümle kadar ağır değildi bu cümle.
İlk başta söylemekten vazgeçsemde artık zamanının geldiğine inanıp bir cümle daha kurduğumu hatırlıyorum.
"Bi......birde ba......babalarınız var ! "
Hiç bir çatışmada kalbimin bu denli delicesine attığını hatırlamam.
İnanamamışlardı, inanmak istememişlerdi daha doğrusu. Kim kondurabilirki babasına bunu?
Tanıyordum evlatlarımı;
' Madem biliyorlar neden hiç arayıp sormadılar, hiç mi merak etmediler ? ' gibi sormakta haklı oldukları sorular geçiyordu akıllarından.
Daha sonra onlara düzenli olarak bilgi verildiğini söylediğimde ve İslam için, Vatan, Bayrak için onlarında fedakarlık yaptığını söylediğimde rahatlamışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA MUHAFIZLAR
Fiction généraleM.S 680 yılında 'Börü Budun' ismi ile doğdular. Kutluk Kağan tarafından kurulan, Devlet'in zor günlerine destek çıkan, Devlet yıkıp Devlet kuran Aksakallılar'ın önderliğinde, Türk-İslam toprakları ve milleti uğruna ailesinden koparılıp ölüm makinası...