Gökçen'den...
Bugün benim günümdü. Rabbim kış soğuğunu çekmiş, güneşini nur misâli üzerimize yansıtıyordu. Annem yanımda, Korhan Baba, Orhan Baba, Gülsüm Annemiz, Tuğçemiz, dünyanın en güzel ablası Zümramız, daha dün tanıştığım kızlar bile beni yalnız bırakmamışlardı.Korhan Baba'nın bahçesindeki büyük masamıza kurulmuş, onlar sabahtan bu yana olan yorgunluklarından yakınırken, ben Mert ile kurulacak yuvamızı hayal ediyordum.
Rahman abimi çocukluğumdan bu yana tanırım. Babam'ın her gittiğinde olmasada adaya sık sık gider gelirdim.
Kim derdiki 'Bu adam ailesiyle yeniden birleşecek, bende onun kardeşi ile evleneceğim.' değil mi ? Bir gemi misali, hayat öyle bir sürüklüyorki insanı, vurduğun limanı gördüğünde inanamıyor, kendikendine soruyorsun. 'Ben ne yaptım, ben ne iyilik yaptımki Rabbim bu güzellikleri bana nasip etti ?'
Bazende asi bir rüzgar peydah olup öyle savururki seni ' Ben ne kötülük yaptım, bu neyin cezası ? ' diye hayıflanırsın. İnananlar buna ' Sınavdır, Rabbim'den gelene Eyvallah ' der. İnanmayanlar ise kahreder kendini, derin bir boşluğa düşer. Hiç düşünmezler her yokuşun bir inişi olduğunu.
Babam'ın gidişi bana büyük bir yokuştu. Ama sonradan gelen geniş aile muhteşem bir inişe vesile olmuştu. Tabiki babanın yerini hiç bir varlık tutmaz ama Rabbim'in annem ile bana nasip ettiği bu aileyi, bu güzelliğide görmemezlikten gelmek nankörlük olurdu.
" Eee anlatsana kuzum neler geçiyor aklından ? Ne düşünüyorsun ? "
Dalgın gözlerimi gelen rahatlatıcı sese çevirdiğimde Zümra'nın huzur fışkıran yeşil gözleriyle karşılaştım. Üzerinde temizlik kıyafetleri, keçik yaptığı kırmızı tülbenti ve yorgunluktan al al olmuş yanakları ile o kadar şirin görünüyordu ki, yanaklarını ısırmamak için kendimi zor tutuyordum. Isırsam kimse beni yadırgamazdı ama istenmeye gelecek olan kız ben olduğum için hiç değilse bugün ağır olmalıydım.
" Ne düşüneyim kafam çok karışık , saf gibiyim birşey düşünemiyorum. Gelen bu hediye karşısında uyuştum resmen." derken dirseğimi masaya dayayıp, elimi yanağıma koydum.
" Mert bana çok güzel bir hediye oldu be abla. "
" Ayyyy, bitanem benim ! Ama çok güzel duygular içindesin değil mi ? Tadını çıkar bir daha gelmez insanın başına böyle bir heyecan. " deyip Zehra'ya döndü.
" Zehra senide hasta hasta yorduk. İyisin değil mi canım ağrın falan var mı ? "
Zehra başına yana devirerek cevap verdi.
" Yemin ederim hayatımda böyle güzel bir ortama hiç girmedim. Ömrüm rutin şeylerle geçti. Evden okula okuladan eve. Sonra dahada beteri olan akademi. Hafta sonu hariç dışarıya bile çıkamıyordum. "
Zümra şevkatli elini Zehra'nınkinin üzerine koyarak;
" Artık bizimlesin canım. Ailedensin, merak ettiklerini sor. Dahada bir tanımaya çalış bizi. Bu seni çok daha rahatlatacaktır. "
" Dedim ya ben rahatım gerçekten çok iyim sizi tanıdığım için. Bu benim için çok güzel bir sürpriz oldu. En ilginci ise bu sürprizi bana Tunceli'nin dağında korkunç suratlı, siyahlara bürünmüş bir canavar verdi. " deyip inci gibi dişlerini gösterdi.
Zümra;
" Evet kocam ve kardeşleri siyahlara girince insan bakmaya dahi çekiniyor."
Zehra kaşlarını çatıp masaya bakarak konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA MUHAFIZLAR
Ficción GeneralM.S 680 yılında 'Börü Budun' ismi ile doğdular. Kutluk Kağan tarafından kurulan, Devlet'in zor günlerine destek çıkan, Devlet yıkıp Devlet kuran Aksakallılar'ın önderliğinde, Türk-İslam toprakları ve milleti uğruna ailesinden koparılıp ölüm makinası...