Multimedya
Aziz Şehit Mübariz İBRAHİMOV
Azerbaycan Böyük Quara Murad Ermeni kampı... 25 Aralık 2011..
Esir tutulduğu haki renkdeki kamp çadırından tam kaçacakken yılanlar sarmıştı küçük kızın etrafını.
Göz yaşları içinde, haykırışlarla yakardığı tek isim MÜBARİZ olmuştu.
"Sen bekle ben geleceğim, sabret sarı kız... Sabret ! " demişti Mübariz.
Ortasında olduğu yılan çemberi gitgide daralmaya başlamış, çoğunluğu siyah renkdeki yılanlar dillerini çıkararak, buz gibi gözlerini yavrucakdan ayırmadan ilerliyorlardı.
Sağ tarafındaki, ona oldukça yaklaşan yılanı soluksoluğa seyrederken sol elinin üzerinde bir ağırlık hissetti. Tahmin ettiği şeyi görmemek umuduyla nefesini tutup, başını sola çevirdiğinde, yaşadığı şok ile aldığı derin nefes, neredeyse küçük dilini yutmasına sebep olacaktı.
Sol eline kapkara yılan başını yaslamış, içini donduran bakışlarını minik kızın gözlerine dikmişti.
Ona baktığını görünce oldukça esneyen ağızını aniden açıp, ok misali yüzüne sıçradı.
Gördüğü, hatta yaşadığı kabustan bağırarak uyanan Azeri kızı; üzerinde hâla yılanların bıraktığı o soğukluğu ve kayganımsı hissi hissedebiliyordu.
Rüyasından gerçeğe kalan tek şey; soğuk havanın etkisiyle akan buz gibi gözyaşlarıydı.
Kilitlenmiş çenesini açıp yine o ismi mırıldandı;
"Mü.. Mübariz ! "
Umudunu ne kadar diri tutmak istesede artık olmuyordu.
Oturduğu soğuk toğrağın üzerinde, nurlu alnını dizlerinde bağladığı kollarına koyduktan sonra, sekiz gündür dinmeyen hıçkırıklarına kaldığı yerden devam etti.
Koray dan...
Tam suyumu bardağa doldurmuş iki yudum almıştım ki; Rahman'ın bağırışı ile bardağı tezgaha fırlatıp odasına koştum.
Kapıyı açtığımda karşılaştığım manzayı ilk defa yaşadığıma yemin edebilirdim.
Siyah eşofman ve yine aynı renkdeki atletiyle yatan Rahman, vargücü ile dişlerini sıkmış, kasılan kasları lif lif ayrılmıştı.
"Rahman.... Ra.. Rahmannn ! " taş kesilmiş omzunu tutmuş silkeliyor, hafif hafif tokatlıyordum.
Olmuyordu, uyanmıyordu. Aldığı hâlden artık benimde canım acımaya başlamıştı.
Daha fazla dayanamayıp, sol yanağına sert bir tokat attım.
" Rahman kalk oğlum, rüya lan kaaalk ! "
Aniden gözlerini açıp elini yastığın altına attı.
' Bıçak !!! '
Normal bir insan ne kadar eğitimli, refleksleri ne kadar sağlam olursa olsun, o bıçağı şah damarına yemesi saniye sürmezdi.
Evet sürmezdi çünkü o bıçağı tutan Karabasan'dı.
Tabi önceden bunu yapacağını bildiğim için tedbirimi almış, gözlerini açtığı anda sıkıca sarılmıştım kardeşime.
" La dur dur benim Allah'ın delisi !"
Kolunu tutup, başını göğüsüme yasladığımda, çırpınışları hâla devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA MUHAFIZLAR
Fiction généraleM.S 680 yılında 'Börü Budun' ismi ile doğdular. Kutluk Kağan tarafından kurulan, Devlet'in zor günlerine destek çıkan, Devlet yıkıp Devlet kuran Aksakallılar'ın önderliğinde, Türk-İslam toprakları ve milleti uğruna ailesinden koparılıp ölüm makinası...