37. BÖLÜM ŞAHMELİK

991 139 52
                                    

Koray'dan...

Korhan baba;

"Koray anlat evlat !" dediğinde bakakaldığım elimdeki su bardağından başımı kaldırıp Korhan babaya döndüm. Tereddütlü, bir o kadarda üzgün bakışlarımla yavaş yavaş başımı salladım.

Korktuğum başıma gelmiş, zaten aklımdan çıkmayan o kahrolası gece yaşananlar bütün canlılığıyla film şeridi gibi gözümün önünden geçmişti.
Bir süre bekleyip boğazımdaki düğümü çözdükten sonra başımı yavaşça kaldırıp Gökçen'in meraklı, tıpkı babası gibi bakan zeytin karası gözlerine odaklandım.

" Daha 18 yaşındaydık. Yavaş yavaş saha görevlerine alışmaya çalışıyorduk. Üçüncü görevimize heyecanla hazırlanıp dışarı çıktık.

Görevimiz Burak abi, yani Asutay'ın Reisliğinde Güneydoğuda bir karakola baskın yapmak için intikâl halinde olan yaklaşık altmış kişilik bir örgüt mensubunu yok etmekti.

Bu bizim için uygulamalı bir eğitimdi. " dediğimde üç komiser şaşkınlıkla birbirine baktı. Şaşırmışlardı onsekiz yaşında sekiz tane çocuğun altmış kişi ile çatıştığına ve bunu sadece eğitim olarak nitelendirdiklerine.

Görmemezlikten gelerek devam ettim.

" Burak abinin bir kaç kere gizlice çelik yeleğini giyinmediğini gördük. ' Abi neden giyinmiyorsun yeleğini ? ' dediğimizde parmağını tehdit eder tarzda kaldırıp. ' Babalara söylemeyin çocuklar. Bende bel fıtığı çıktı. Çelik yeleği giyindiğimde rahat edemiyorum mecburen dik durduğum için fıtığı sıkıştırınca ağrı sol bacağıma vuruyor. ' demişti.

Ama biz kabul etmedik "Eğer giyinmezsen söyleriz komutanlara ! ' deyip tehdit eder, zorla giyindirirdik. Biliyordu; eğer fıtık meselesini komutanlar öğrenirse saha yüzü göremezdi. "

14 MAYIS 2007 AVEŞİN...

Korhan baba eksiklerimizi bizzat sahada görmek için operasyonu tepe noktadan seyrediyordu.

Bulunduğumuz yer 1200 rakımlı sık kayalıklarla çevrelenmiş Munzur Dağlarına bir tepeydi. Örgütün bulunduğu çukur dev bir huniyi andırıyor, mükemmel bir sığınak görevi görüyordu.

" Asutay aldınız mı yerinizi ? "

Rahmanla aynı kayaya yatmış olan Burak abi telsize dokundu.

" Aldık komutanım emrinizi bekliyoruz. "

" Kaç kişi olduklarını sayabildiniz mi ? "

Burak abi başını biraz daha kaldırıp çukura baktı.

" Otuzbeş, kırk civarı komutanım. "

" Anlaşıldı. Hazır olduğunuzda sızmaya başlayabilirsiniz. "

Aradan bir kaç saniye geçtikten sonra Rahman telsize girdi.

" Bana mantıklı gelmiyor komutanım ! "

" Ne oldu Karabasan ? Ne mantıklı gelmiyor ? "

Rahman etrafındaki uçsuz karanlığa göz gezdirdikten sonra tekrar mandalladı.

" Siz herzaman bize demezmisiniz komutanım ' Sen olsaydın ne yapardın ?' diye. Ben olsam kırk kişiyi bu çukurda dinlendirmem komutanım. Bu çok mantıksız. İstirahat ettiğim yerde etrafa gözlerimle hakim olmalıyım. Böyle tuzağın içindeki çekirgeye giden bir keklik gibi hissettim kendimi. "

Korhan baba Rahman'ın düşüncesini küçümsemeden bir süre düşündükten sonra konuşmaya başladı.

" Ben de öyle düşünürdüm ama istihbaratın sağlamlığından şüphemiz yok evlat. "

KARA MUHAFIZLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin