Zehra'dan...Çocukluğumdan bu yana araç ile yolculuk yaparken en çok sevdiğim, soğuk kış sabahında, camdan yüzüme vuran güneşin o rahatlatıcı sıcaklığı olmuştur. Sanki tüm huzursuzlukları, tüm acıları kapatan perde gibi gelirdi bana.
O unutulmaz kanlı geceyi yirmi gün geride bırakmıştım. Onbeş günüm hastanede, beş günüm ise koğuşumuzda geçmişti. Ailemin yaranlandığımdan haberleri yoktu. Kolum askıdaykende oraya gidip onları üzmek istememiştim.
On gün önce Mert komiserle görüşüp, Karabasan'ın bende bir emanetinin olduğunu, gelip vermem gerektiğini söylemiş, numarasını istemiştim.
O da; " Karabasan, senin arayacağını, numarasını isteyeceğini bize söylemişti. Numarasını vermemizi istemedi. Seni misafir etmek, yüzyüze görüşmek istiyor. Seni bekliyorlar." diye karşılık vermişti.
Dün öğleden sonra Tunceli'den Elazığ'a, geçip, oradanda uçakla Ankara'ya iniş yapmıştım.
İndiğimde saat henüz 15:00'ti ama; ben sabah gidip onlarla daha geniş zaman geçirmek istediğim için otelin yolunu tutmuştum. O kadar yorgunluğa rağmen gece 02:00'ye kadar gözlerime uyku girmemiş, sabah 05:00'te yerimden sıçrayıp taksi durağının yolunu tutmuştum.
" Abla daha fazla yaklaştırmazlar bizi. Buyrun geldik. "
Sol tarafıma baktığımda o yazıyı görmüştüm.
' T.C CUMHURBAŞKANLIĞI MİT BAŞKANLIĞI '
Taksinin ücretini ödeyip sırt çantamla nizamiyenin yolunu tuttum.
Beni ilk karşılayan kapıda lacivert üniforması, güneş gözlüğü ve bordo beresi ile çapraz nöbette olan uzun boylu nöbetçi olmuştu. Yaklaşıp kimliğimi gösterirken, yanında küçücük, çelimsiz bir bebek gibi göründüğümü hissettim.
Kimliğimi tekrar uzatıp arkasını gösterdi.
" Buyrun kapıda sizi karşılayacaklar. "
Yayalara özel kapıdan geçip ileriye baktığımda ciddi bakışlarıyla siyah takım elbiseli ve güneş gözlüklü biri bekliyordu.
" Merhaba ! Ben Kara Muhafızlar'ı görmeye geldim. "
Adam kapıdan içeri bakıp tekrar bana döndü.
" İsiminizi öğrenebilir miyim ?"
" Zehra Aylar. " deyip tekrar kimliğimi uzattım.
Kimliği tekrar bana uzatırken kapıdan bir başkası çıkıp çantama el atmıştı ki, arkasındaki adam;
"Arama ! Hanımefendi Yolcular'a gelmiş." dediğinde, elini çantamdan aniden çekip yüzüme baktı.
"Buyrun hanımefendi kusura bakmayın."
Beni ilk karşılayan esmer adam telefonla konuştuktan sonra bana doğru ilerledi.
"Aradım hanımefendi. Burada bekleyin, sarışın bir bayan sizi almaya gelecek."
Ben kaldırıma çıkıp bekliyordum ki;
" Saat daha sabahın altısı olmadı, ziyaretinizin özel bir sebebi var mı ? Yalnış anlamayın ailelerinden başka kimse ziyarete gelmedi onları bu zamana kadar. "
" Ben Özel harekatçıyım, bir operasyoda Karabasan bir emanetini vermişti bana. Onu vermeye geldim." deyip geçiştirdim.
Adam kaşlarını kaldırıp dudağını büzdü;
"Karabasan ? "
" Evet Karabasan. "
Başını nöbetçilerden tarafa çevirmişti ki bir soruda ben yönelttim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA MUHAFIZLAR
Fiction généraleM.S 680 yılında 'Börü Budun' ismi ile doğdular. Kutluk Kağan tarafından kurulan, Devlet'in zor günlerine destek çıkan, Devlet yıkıp Devlet kuran Aksakallılar'ın önderliğinde, Türk-İslam toprakları ve milleti uğruna ailesinden koparılıp ölüm makinası...