10.BÖLÜM DOĞUTÜRKİSTAN

2K 206 193
                                    

Zümra'dan...

" O çocuğun koluna bir daha dokunursan..."

Rahman dı bu; yetişmişti. İki polisle gelen, gitmek istemeyen Şura'nın kolunu canını acıtacak derecede sıkmış çekiştiren bakanlık görevlisinin kolunu bükmüş, yüzü acı ile büzülürken kulağına sakin bir sesle söylemişti bu sözü.

Korhan babam korku ile adama doğru fırlamıştı. Yüzünde oluşan korku adamın koluna bişey olacağından değil, az bir ihtimalde olsa Rahman'ın içindeki Karabasan'ın yüzünü göstereceğiydi.

" Rahmaaann ! "

İki Muhafız'ın gözleri birbiriyle çakışırken söze giren babam oldu.

" Sakin evlat sakin ! "

Rahman elini gevşettiği anda babam yerde diz çökmüş adamın koltuğuna girip ayağa kaldırdı.

" Kusura bakmayın lütfen. İşte bakın çocuk onun evladı gibi; biraz daha zaman verin. "

Adam bir yandan bileğini ovarken, bir yandan da kucağında ağlayan Şura'nın saçlarını şevkatla kulaklarının arkasına alan Rahman'a ters ters bakıyordu.

Korhan babam devam etti.

"Bize iki saat mühlet verin söz veriyorum çocuğu kendi ellerimizle getireceğiz. "

Babam yalvaran gözlerle adamın ağızından çıkacak olan sözcükleri bekliyordu.

Adam ayağa kalkıp üzerini silkelerken konuştu.

" Hayır katiyen olmaz. "

' Karşındakinin kim olduğunu bilsen ikiletmezsin adi herif. '

Babam adamın yanından uzaklaşarak telefondan arayacağı kişiyi bulup kulağına götürdü.

Bakanlık görevlisi Rahman'ın yanına gidip gitmemekte kararsızdı. Rahman ise adama gözünü kırpmadan öyle bir bakıyorduki adam bırakın yanına gitmeyi gözlerine bile bakamıyordu. Koray ise gözleriyle Rahman'a yalvarıyordu, o da korkuyordu bir delilik yapacağından.

Polisler Rahman ile adamın arasında etten duvar örmüş, komşular sokağa boşalmıştı. Şura Rahman'ın boğazına sarılmış hâla ağlıyordu.

Bakanlık görevlisinin cebindeki telefon çalmaya başladığında dikkatle adama odaklandım. Arayanı görünce gözleri irileşen adam önce Rahmana daha sonra babama bakıp, acıdan hızlanan nefesini kontrol altına alarak telefonu açtı.

" Buyrun efendim ! "

Araya girmeden sonuna kadar karşısındakini dinledikten sonra;

"Tabi efendim nasıl emrederseniz. Tabi.... Tabi efendim siz nasıl isterseniz. "

Adam telefonu kapatıp polislere döndü.

" Gidiyoruz arkadaşlar. " deyip üç adım karşısındaki Korhan babama doğru bir adım attı.

" Sadece üç saat. Sonra tekrar geleceğiz"

" Tamam anlaşıldı. Teşekkür ederiz."

Polis arabası ilerlemeye başladığında gözümdeki farketmediğim yaşı silip Gülsüm annem önden ben peşinden bahçe kapısından içeri girdik.

Salona kadar kimse konuşmadı. Gülsüm annemle birlikte bayların oturmasını bekledikten sonra o bir koltuğa, bense diğerine yerleştik. Tuğçe ile babam bir kanepede, Koray ve kucağında Şura ile Rahman ise diğerine oturdu.

Söze zorda olsa ilk giren babam olmuştu.

Rahman'a acıyan gözlerle bakarak.

" Rahman çocuğu sen teslim edeceksin. Ben ve Zümra da senle geleceğiz."

KARA MUHAFIZLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin