Bu bölümdeki hastane baskını Trt1 kanalında Fırat Kalkanı belgeselinde Rütbeli bir personel tarafından anlatılmıştır.
Başkomiser Yavuz Tatar'dan...
Karabasan ve eşsiz timi ile çabucak kaynaşmış sınırın kendi tarafımızda karargah olarak kullandığımız çadıra geçmiştik. Çok konuşmuyor, sadece sorulan sorulara cevap vermekle yetiniyorlardı.
Karabasan başında çember oluşturduğumuz tahta masanın önünde kollarını göğüsünde bağlayıp yüzüme baktı.
" Elimizde hastanenin bir krokisi falan var mı başkomserim ? "
"Hayır kroki değil ama tepeden görünen bir resmi mevcut. " dedim rulo halinde olan kağıdı masanın üzerine açarken.
Karabasan konuşmadan, gözünü bir saniye bile haritadan çekmeden beş dakika boyunca resme baktı. Timin den çıt çıkmıyordu. Geldiklerinden bu yana sadece Gölge ve Karabasan'ın sesini duymuştuk. Diğerleri ürkütücü bir sessizlikle Karabasan'ın ağızından çıkacak tek bir kelimeye bakıyorlardı. Yıllardır silah altındayım; onların muazzam fizikleri, bizim hiç görmediğimiz teçhizatları, mükemmel disiplin anlayışları benim bile onlara imrenmeme sebep olmuştu.
Karabasan'ın haritadan aniden başını kaldırıp yüzünü bize dönmesi ile gözlerimi onda sabitledim.
" Evet arkadaşlar resimi görmeyen var mı ? "
Herkes resme odaklanırken o yüzünü bana çevirdi.
" Başkomserim karşı tarafın kaç kişi olduğuna dair bana bir sayı verebilecek misin ? "
" Tam bir rakam yok elimizde. 40-50 arası diye tahmin ediyorum daha fazlada olabilir ama 60'ı geçmez. Biz çatışmaya girdikten ve aldıkları zaiyattan sonra takviye geldi." diye cevap verdim.
Gözlerini timim de gezdirerek bir kaç defa alaycı bir şekilde başını salladı.
" Sadece 50 mi ? " deyip derin bir nefes alarak devam etti.
" Bunlar kiminle karşı karşıya olduklarını bilmiyorlar."
Maskesinden anlaşılmasada timimi gururla seyrettiğini biliyordum.
" Başkomserim bildiğim kadarıyla kardeşimizin nerede hangi odada tutulduğunu bilmiyoruz. Sınırımız hastanenin kuzey tarafına düşüyor. Siz 300 metre mesafeden kuzey tarafını tutacaksınız. Muhafızlar sizde... "
Muhafızlar dediğinde anında aynı anda Karabasan'a bakmaları beni bu time ve Alfalarına olan itaatlerine hayran bırakmıştı.
" Muhafızlar sizde aranızda belli mesafelerle hastaneyi güney tarafından itibaren hilalin içine alacaksınız. Takviye gelmesi muhtemel; bu takviyenin gelmesine elinizden geldiğince engel olacaksınız. Kartal susturucu tak ve biz işaret vermeden kesinlikle ateş etme. Gölge senle ikimiz içeri gireceğiz ne yapacağımızı biliyorsun zaten. Kuzey tarafındaki arkadaşlar kaçan olursa kucağınıza düşeceklerdir. Mümkün olduğunca sağ olarak elinize geçirin. İçinizden bir arkadaş sabit olan nikon dürbünlerden birini alsın Gölge ve benim onun gözlerine ihtiyacımız olabilir. "
Karabasan ilk defa bu kadar uzun konuşmuştu. Başını resimden kaldırıp bize baktı.
" Haydi Bismillah. Allah yardımcımız olsun. "
Rahman'dan...
Hastaneye 300 metre mesafedeydik. Özel Harekatla beraber 20 kişiydik. Fazla kişinin faydadan çok zararı olacaktı.
Özel Harekatla ilk defa bir göreve çıkıyorduk. Hatta kendimizin dışında biriyle desem daha doğru olur. İlk defa resmi kamuflajlı bir özel harekatla görev konuşuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA MUHAFIZLAR
Fiction généraleM.S 680 yılında 'Börü Budun' ismi ile doğdular. Kutluk Kağan tarafından kurulan, Devlet'in zor günlerine destek çıkan, Devlet yıkıp Devlet kuran Aksakallılar'ın önderliğinde, Türk-İslam toprakları ve milleti uğruna ailesinden koparılıp ölüm makinası...