21. BÖLÜM KORKUYORUM

1.2K 154 38
                                    

Zümra'dan..

Dün gece Sevim teyze den bizi havalara uçuran o telefon gelmişti. Koray 48 saatin sonunda gözlerini açmış, ilk cümlesi ise;

"Rahman.....Rahman, Kardeşlerim..." olmuş.

Rahman ne kadar istesede ilk günden sonra Koray'ın yanına gidemedi.Dün akşam babamın ısrarından kurtulamamış; burada, bizim evimizde kalmıştı.

Özenle hazırladığım kahvaltı masasına baktığımda bir kuş sütü eksikti hamdolsun.

Gülsüm annem;

" Hadi ben babanı uyandırayım sende Rahman'ı. "

Utancımdan başımı yere eğip;

" Anne olmaz ben nasıl gireyim Rahman'ın odasına ? "

Alaycı mimiklerini takınıp kaşlarını çatan Gülsüm annem;

" Kızım o senin nikahlı kocan. Ne varmış bunda ? Hadi çabuk ol bak Koray'ı bekletmeyelim." dediğinde çaresiz bir şekilde tırnaklarımı yola yola merdivenlerden Rahman'ın odasına doğru çıkmaya başladım.

Odasına yaklaştığımda kapının çok az aralık olduğunu gördüm.

Yaklaşıp biraz daha araladığımda gördüğüm manzara karşısında nutkum tutuldu. Hem utanıp yere bakıyor, hemde gözümü alamıyordum karşımdaki sanat eserinden.

Rahman'ın altında pantolon, üzerinde hiç birşey yoktu.

Beli oldukça kalın kas kütlesi, omuzlar geniş, sırtındaki kanat kasları lif lif ayrılmıştı. Sol omzunda iki tane kurşun yarası sandığım yaralar vardı.

O elindeki havlu ile arkası dönük yüzünü silerken.

' Allahım ! Ben adamı resmen röntgenliyorum.'

Rahman dan gelen sesle irkildim.

" Daha ne kadar seyredeceksin yosun gözlüm, çimen gözlüm, bitanem, ömrüm ? Gelsene içeri bak kocan üzerini giyiniyor yardım et da."

Sırtı hâla bana dönük olsada sinsice güldüğünü hayal edebiliyordum.

'Senin arkanda gözün mü var be adam ? '

Tam kapıyı açıp içeri girecektim ki yatağın üzerinden tişörtünü alıp bana dönmesi tekrar olduğum yerde çakılmama sebep olmuştu.

Göğüs kasları kocaman ve ortasındaki çizgi tıpkı bir dere gibi iki kası birbirinden bağımsız dağ haline getirmişti. Karın kasları ise bayramlık baklava.

Ama en çok vücudundaki o harita dikkatimi çekti. Bu çektiği acıların haritasıydı. Kurşun yaraları ve derin çizikler.

" Bunlar ne ? Sen ne acılar çektin böyle kara gözlüm ? " dememle birden utandım.

' Yine sesli düşündüm ! '

Gözümün ucu ile gözlerine baktığımda mutluluktan çok şaşkınlık vardı.

" Neee !!! " derken ağızını açmış, kaşları havada, gülerek bana bakıyordu.

Hızlı bir şekilde tişörtünü başından geçirip boynunu devirdi.

" Bir daha söylesene ! "

" Ne.... Neyi söyleyeyim ? "

" Bana bir daha kara gözlüm de lütfen. "

" Uff ya ! Zaten utanıyorum hadi kahvaltı hazır seni bekliyoruz. "

Arkamı döndüğümde omzum dan kibarca tutup kendisine çevirdi.

KARA MUHAFIZLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin