38. BÖLÜM AMMAR

1K 136 41
                                    


Merhabalar

Boyun ameliyatım Hamdolsun başarılı geçti. Eski sağlığıma kavuşsamda bundan sonraki hayatımı omurgamda bir kafesle geçirmek zorunda kalacağım.  Olsun Rabbim amansız dert vermesin.

Bunu söylememin sebebi bu bölümden itibaren telefonunuz veya bilgisayarınızda, nerede okursanız okuyun, lütfen boynunuzu öne doğru eğmeyin. Olabildiğince dik oturun.

Teşekkürler, umarım beğenirsiniz...

Koray'dan...

Sevmiyordum ! Dört duvar arasında, bu oval masanın başında oturmak geriyordu beni. Biz masa adamı değildik, bizim ayağımıza toprak değecek, sarp dağları tırmanırken yeni ateşlenmiş namlunun o mis kokusu ile dolduracağız ciğerlerimizi.

Bazen yakacak alnımızı ateş püsküren güneş, bazen kamçılayacak sırtımızı amansız yağan dolu, bazende -35 te buz tutacak maskelerimizin ağız kısmı. Böyle şehir delikanlıları gibi parlak olmayacak yüzlerimiz, soğuk yakacak burun sırtlarımızı, ince ince derisi soyulacak kulaklarımızın. Koğuşlarımızda sekiz kardeş tek tek sayacağız bitlerimizi. Kimde az bit çıkarsa bütün time ısmarlayacak kavurmasını.

Muhafıza rahatlık yaramaz, yavaş yavaş hiç çaktırmadan eritir bedenimizi.

Masaya aniden bırakılan iki tepsi ile düşüncelerimden sıyrıldım.

Rahman !

Bu kıyağı sadece kardeşim geçerdi kardeşlerine. Başımı kaldırıp tepsinin sahibine baktığımda yanılmadığımı anladım. Yine döktürmüştü Zümra o meşhur böreklerinden. Rahman elleri belinde, kaşları çatık boydan süzüyordu beni.

" Niye beklemedin la beni ? "

" Oğlum kapının önüne geldim. Zümra 'Börek yapıyorum Rahman biraz gec gelir.' dedi bende beklemedim."

" Ha iyi yapmışsın o zaman. " deyip ekibe döndü.

" Kusura bakmayın beyler Selamı unuttum. Selamün aleyküm "

Herkes bir yandan böreklere odaklanırken bir yandan verilen selamı almıştı.

" Durun soğumuştur. " deyip Serpile döndü.

" Serpil şunları götürde bi ısıt bacım b. "

Serpil hızlı adımlarla yaklaşıp parlayan gözleri ile tepsilere el attı.

" Tamam Reis. Aman da aman sabah sabahta iyi gider he. " deyip tepsileri masadan kaldırdı.

Rahman yüzüme bakıp;

" Bugün ayın kaçı Koray ? "

" Yirmiikisi kardeş ne oldu ki ? "

Rahman başını yavaş yavaş sallayıp;

" Dün Asel'in son günüydü altmış gün sona erdi. " deyip sırtıma vurdu.

" Hadi kalk şu börekler ısınana kadar bir bakalım şu kıza. "

Benim kalkmamla birlikte bütün tim de bizi arkadan takip etti.

Hızlı adımlarla kafesli ringe doğru inerken daha merdivenlerde Asel'in kağıda attığı yumruk sesini ve her hamlede verdiği derin nefesi duymaya başlamıştık.

Altında beyaz eşofman, üzerinde bordo rengi tişörtü ile tüm hıncını yumruklarıyla kağıda aktaran Asel'i görünmüştü.

Bizi farkedip döndüğünde terli yüzü, iki yana ördüğü kızıl saçları ile masum bir kız çocuğunu andırıyordu.

KARA MUHAFIZLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin