31.BÖLÜM KURT GÖZÜNÜ AÇTI

1.3K 154 98
                                    


HANNAH AZOR' dan...

Sağa arka çaprazımda, bana elli metre mesafedeki minibüse başımı çevirmeden telsize komut verdim.

" Kale yemler gelmek üzere ! Ajanların konumunu teyit edip bana bilgi aktar."

" Kale konuşuyor ! Sekiz ajan, bir keskin nişancı yerini almış işaretini bekliyor. "

Kimlerle karşı karşıya olduğumuz aklıma geldiğinde derin bir nefes aldım.

" Anlaşıldı ! Bu adamlar MİT' ten en küçük hata dâhi istemiyorum."

Kale; " Anlaşıldı ! " dediğinde gözlemlemeye kaldığım yerden devam ettim.

Burası ortasında yapay göl bulunan, banklarla, spor aletleriyle, yürüyüş yolları ve çam ağaçlarıyla kaplı, neredeyse büyük bir kasaba kurulacak kadar geniş yere yayılmış bir parktı.

Bu benim ikinci komuta ettiğim görevimdi. Biricisi oldukça başarılı geçen, üstün cesaret madalyasına layık görüldüğüm bir operasyondu.

Ayrıca beyaz koşu ayakabısı, siyah tayt ve beyaz spor atletli ilk komuta görevimdi.

Bankta oturmuş sigaramın son nefesini ciğerlerime gönderirken gözüm hedeflerin buluşma noktası olan o banka takıldı.

Telefon dinlemesinde MİT komutanlarının bahsettiği ' Spor aletlerinin oradaki bank' bu iki banktı. Birinde ben oturduğuma göre hedefler diğerine oturmak zorunda kalacaklardı. İki bank arasında yaklaşık onbeş metre kadar mesafe vardı.

En seçkin ajanları ve keskin nişancıyı bu operasyona tayin etmeleri içinde bulunduğumuz durumun ne kadar vahim olduğunu gösteriyordu. Mossad ne kadar titiz davransada ben bunun diğerinden kolay olacağını umuyordum.

Ama yinede gelecek iki adamı hafife almamalıydım. Bu profesyonelliğin başlıca kuralıydı. En başta onların boş bir asker olmadığı aşikardı. Onlar yüzlerce çetin operasyonlara katılıp hepsinden sağ çıkmış MİT' in üst düzey komutanlarıydı .

Ben göldeki ördeklere dalmış bir sigara daha yakacakken banka 45-50'li yaşlarda ara ara ak düşmüş saçları elmacık kemiklerine kadar uzanan, gözlerinin ela olduğunu tahmin ettiğim oldukça karizmatik bir adam oturdu.

Evet bu oydu ! Bu bahsedilen Albay rütbesindeki adamdı.

Eşkalinden emin olduktan sonra telsize fısıldadım.

" Yem bir geldi hazır olun. İki geldiğinde işaretimle imha edilecek. "

Üçyüz metre mesafedeki keskin nişancı;

" Anlaşıldı beklemedeyim. " deyip emrime karşılık verdi.

Evet ikinci adamda görünmüştü.

Bu oydu !

Bu İtalyan Diyakoz Giovanni'nin sağ kolu Lucastı.

Banka yaklaşıp Türkçe konuşmasına şaşırmamıştım.

" Kardeşim, can dostum ne kadar özlemişim seni. "

Bekleyen adam hiç ağırlığını bozmadan ayağa kalkıp Lucas'ı oldukça samimi ve içtenlikle kucakladı.

Tabi gerçek adının daha ne olduğunu bilmediğimiz Lucası.

Bu nasıl bir sabır, nasıl bir irade ? Sen kocaman Diyakoz'un yanında onbeş yıl kal, adamın sağ kolu ol ve onu öldüren adamın kaçırılmasına yardım et. Türkler'in istihbari becerilerine şaşmamak elde değil.

Diyakoz'un öldürüldüğü ne kadar gereksiz haber olarak geçsede onu öldüren adamın namı dünyanın bütün istihparat teşkilatlarına yayılmıştı.

KARA MUHAFIZLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin