02- A&A Ayda

6.9K 467 370
                                    


...

Seelaam :)


iyi okumalar :)

☆☆☆☆☆

°

°°

Her zamanki gibi sabah 5'te kalkıp, işe gitmeden sporumu yapmaya başladım. Çocukluğumuzdan beri öylesine alıştık ki bu saatte kalkıp antrenman yapmaya, senelerin getirdiği alışkanlıklardan birisiydi bu da bana kalan...

22 yaşımda, eğitimlerimizi tamamen bitirip hepimiz ayrı ayrı kendi evlerimize geçtiğimizde, profesyonel olarak bu işe başladığım zaman, yani kısmen özgür olduğumu düşündüğüm o zamanlarda, 'kendi kurallarımı, kendi evimde, sadece kendim koyarım' düşüncesinden yola çıkarak birkaç ay spor yapmayı bırakıp o süreyi yatakta pinekleyerek geçirmeyi seçtim. Çok sıkıldım ama alışırım diye düşünmüştüm.

Fakat her gün çalışmazsam paslanacağımı, ilk görevlerimden birisinde dövüş sporları konusunda eğitimli bir piçe denk gelince anladım. Az kalsın burnum kırılıyordu, ki ben burnumu çok severim! Sırf bu yüzden bir bacağını fazladan kırdım öldürmeden önce. Ve bu bana iyi bir ders oldu, hemen yeniden antrenmanlara başladım yine her gün... Benim pineklemem de 1 ay falan sürmüştü işte... Belki o kadar bile değil.

°°°

Sporum bitip evden çıktığımda, neredeyse hurdaya çıkacak olan arabama binip önce yolda Davud'un kimlikte oğlu görünen Natan'la buluşup, ki onunda bizim gibi sadece kimlikten ibaret olduğunu düşünüyorum, arabadan hiç inmeden dosyaları ona vererek muhasebecisi olduğum şirkete doğru kırdım direksiyonu...

İçeri girip, 3. kata çıktığımda, odada bulunan 3 masanın ikisi çoktan dolmuştu. Ama benim masamın hemen yanındaki masaya yerleşmiş, tanımadığım bir kadın oturuyordu... "Hüseyin nerede?", diye tırsak kimliğime bürünüp, çekinerek masanın asıl sahibini sordum.

Serkan, "Onu büyük şubeye almışlar." dediğinde sadece omuzlarımı silkerek masama geçip bilgisayarımın düğmesine bastım açmak için...

Benim için kimin gelip kimin gittiği pek de önemli değildi! Benim görevim, akşama kadar bu külüstür bilgisayarın karşısında işimi yapıyor görünmekti, ki öyle de yapıyordum zaten...

Birdenbire masamın üzerine konan popoyla birlikte bakışlarımı poponun sahibine doğru kaldırdım...

"Merhaba.", dedi masamın üstündeki bugün ilk defa gördüğüm bu kadın. "Bi 'hoş geldin' deyip benimle tanışmayacak mısın?"

Parmağımla ortasından destek yaparak, yuvarlak çerçeveli gözlüğümü biraz yukarı kaldırdım burnumdan. "Ben tanışmayı pek beceremem.", dedim en ürkek halimle...

"Sorun değil. Ben sana öğretirim.", deyip klavyenin üzerindeki elimi tutup kaldırarak parmaklarımı gerdi ve tokalaşma pozisyonuna getirdi elimi, sonra da kendine doğru çevirdi. "Şimdi 'merhaba' deyip adını söyleyeceksin..."

Bu nasıl bir gevşeklik böyle? Bir insan nasıl bu kadar cıvık olabilir ki? Daha ilk kez gördüğün birisinin masasına kıçını yerleştirip laubali laubali konuşmak nedir? Böyle insanlar her zaman sinir bozucu gelmiştir bana....

Şu an numara yapmak zorunda kalmasaydım ve gerçek ben olsaydım, elimi tutan o elinin parmaklarını teker teker kırar, yaya yaya konuştuğu o ağzının içine sokardım bütün parmaklarını. Ama ben, havaya kaldırdığı elime sersemlemiş gibi bakarak, sonra tekrar kadına çevirdim gözümü...

YALVAÇ / GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin