...Seelaam :)
Yalvaç, sahalara dönüyor.
Buyursunlar...
☆☆☆☆☆
°°°
"Peki benden ne öğrenmek istiyorsun?", diye sordum. işte ipin ucunun kaçtığı bölüm tam olarak burası olacaktı.
Bu sorunun cevabı bütün rengi değiştirecek kadar kritikti ve bunun cevabını almak zorundaydım. Tüm bu konuşmaların ardından kendimce düşündüğüm 2 ihtimalden biri olup olmadığını bu şekilde öğrenebilecektim!
"Sıradan bir kiralık katil mi?", derken kaşlarını çatarak Ayda'nın yanına gitti 2 adımla ve hızla saçlarından tuttu bir kez daha. Ayda'nın başını kasti olarak canını acıtmak için sağa sola sallarken, "Kimi kandırıyorsun lan sen? Yeter artık bu kadar konuştuğumuz! Şimdi bana her şeyi anlatacaksın.", derken Ayda'ya baktığımda canının yandığı çok belli oluyordu.
Sergei o kadar haklıydı ki...! Bana asla yaptıramayacakları şeyi Ayda üzerinden rahatlıkla yaptırabilirlerdi. Ne istiyorlarsa yapardım o an Ayda'ya bi şey olmasın diye.
Davud'un hayatımıza asla birini almamamız gerektiği konusunda neden bu kadar katı olduğunu kesinlikle yaşayarak anlıyordum.
Ayda karşımda acı çekerken beni bağladıkları ipi çok önceden çözdüğümden, o an hamle yapıp bu şerefsizin boğazına yapışmamak için çok zor tutuyordum kendimi.
Sergei'yi istediğim an öldürebilecek pozisyondaydım. Onlar hâlâ sandalyeye bağlı olduğumun rahatlığını yaşıyor olsalar da gerçek böyle değildi. Ama soğukkanlı davranmak ve bir şekilde buradan Ayda'yı sağ salim çıkarmak zorundaydım. Ayrıca Sergei denilen bu piçi hemen öldürmeye de niyetim yoktu açıkçası...
Sandalyeden kalkıp bu pisliği öldürmem demek, adamları henüz yeteri kadar yorulmadığı için çabuk ateş edecekleri anlamına geliyordu ve menzilde Ayda da vardı. Üstelik henüz konuyu tam kavrayamamıştım! Neler olduğunu da iyice öğrenmem gerekiyordu...
Aptalca bir hareket yapmamalı ve bu duruma biraz daha katlanmalıydım maalesef.
Ayda'ya bir kez daha baktım ve onun bu halini görünce, içime karanlıklar dolarken ona, "Senin ölmene izin vermeyeceğim.", dedim. Bu hissettiğim şeyin adı, sanırım üzüntüydü ya da hüzün dediklerinden, işte adı her neyse...
Sonra Sergei'ye döndüm ve, "Seni öldürmem için yalvaracaksın!", dedim dümdüz ve buz gibi bir tonla... "Ona dokunduğun her saniye için 1 kemiğini kıracağım. İnan bana bunu yapacağım.", dedim tıslayarak.
Ayda'yı bırakıp bana biraz daha yaklaştı pislik. Şu an onu öldürmem sadece 3 saniyemi alacak olmasına rağmen, bunu yapmamak sinir bozucuydu. Ne olursa olsun diğer 5 adamı hesaba katmak zorundaydım!
Elinin birisiyle yüzümü çenemden avuçlayarak yapabildiği kadar sıkıp "Kimden emir alıyorsun? Hangi komutan? Hangi diplomat? Rütbesi ne? Konumu ne? Şu an nerede saklanıyor? Hepsini teker teker söyleyeceksin bana.", dedi gözdağı verir gibi... "Eğer üstelerinin kaç kişi olduklarını, kim olduklarını, kimlerle görüştüğünü ve hangi sıçan deliğine saklandığını söylemezsen, sevgilini gözlerinin önünde küçük küçük parçalara ayırırım. Sonra da elimde seni konuşturacak bi şeyim kalmayacağı için, seni de silah kullanamaz ve yürüyemez hâle getirir, bırakırım.", dedi ve aynen benim ona söylediğim tarzla, "inan bana bunu yaparım!", dedi Sergei.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALVAÇ / GxG
Adventure☆ TAMAMLANDI ☆ ______+18______ Doğduğunda bırakıldığı yetiştirme yurdundan kaçırılıp, hayatı boyunca kiralık katil olarak eğitilen ve duygusuz yetiştirilen AYKIN KAPGAN... Birden bire ortaya çıkan, duygularını uç noktalarda yaşayan, hayatının büyük...