"İstersen birlikte benim yatakta da yatabiliriz kardeşim ama bir kere horladığını duyayım yataktan atarım seni." dediğimde koltuğun üzerindeki çarşafı çoktan sermeye başlamıştı bile Can. "Yok ciğerim eyvallah kıvrılıp yatarım ben burada.""İyi o zaman Allah rahatlık versin sana." diyip gülümseyerek salondan çıktım. En yakın arkadaşım Can işten izin alıp bir haftalığına İstanbul'a yanıma gelmişti.
Sırf o Edirne'ye üzgün bir vaziyette dönmesin diye iyiymiş gibi davranmak zorunda kalıyordum ama işin aslı hiç de öyle değildi. Evde Canla vakit geçirirken Kenan'ı ve her gün görmek zorunda kaldığım kafam kadar alyansını bir süreliğine de olsa unutup kafa dağıtabiliyordum ama şubedeyken karalar bağlayan tarafıma söz geçiremiyordum. Kenan'ı aklımdan çıkartabilmem için ne kadar zaman geçmesi gerektiğini de kestiremiyordum.
Yatağımı açıp içine girerken onu bu kadar çok düşünmemin unutmama yardımcı olmayacağını düşünüp kendime kızdım. Bir sağa bir sola dönüp durduktan birkaç dakika sonra uykunun kollarına teslim oldum.
-
"Oğlum biliyorsun ki ben sabah kalkıp işe gidiyorum alsana duşunu ben gittikten sonra. Ne düşüncesiz adamsın." diyip Can'ı azarlarken banyonun kapısını kapattım. Güya bana destek olup kendi deyimiyle 'depresyonuma çözüm olmak' amacıyla İstanbul'a gelmişti ama son yirmi dört saat içinde beni çıldırtmak haricinde başka hiçbir şey yapmamıştı. Söylenmeyi bırakıp duşa girdiğimde bir de Can'ın küvete dökülen saçlarıyla karşılaşmıştım. "Rabbim beni biraz fazla sınamıyor musun sence de şu son dönemlerde." diye söylenmeme engel olamadım. Saçımı bolca köpürtüp duruladıktan sonra hızlıca vücudumu yıkamaya başladım. Tam durulanıp duştan çıkmaya hazırlanıyordum ki kapının zili çalındı. Birkaç saniyeliğine afallasam da muhtemelen kapıyı çalan kişinin işi Canla değil de benimle olduğu için belime sardığım havluyla çabucak banyodan çıktım.
Kapıya yaklaştığımda gördüğüm yüzle, ağzım şaşkınlıkla aralandı. Gözüm birkaç saniyeliğine Can'a kaydığında üstüne bir şey giymediğini görmek anında vücuduma sıcak basmasına neden olmuştu. Salak arkadaşım en azından altına eski bir eşofman giymeyi akıl edebilmişti.
Sabahın köründe kapımı çalan Kenan'a kapı açan çıplak arkadaşımın ardından benim de belimde havluyla duştan çıkmamın Kenan açısından pek hoş bir düşünceye yol açmayacağını tahmin edebiliyordum. Benim onu kafamdan atabilmek için her önüme gelenle yattığımı düşünecekti muhtemelen.
Daha iki hafta önce bu evin salonunda yaşananlara rağmen sevgilisiyle nişanlanabiliyorsa muhtemelen onun için önemsizdir diye geçirdim içimden. Belki de böyle bir hareket, hatta sevgilisini biriyle aldatmak bile onun için büyütülmeyecek kadar önemsiz bir şeydir.
"Ben..." diyip duraksadığında önce Can'ı sonra da beni süzdü. "Asansör bozukmuş merdivenden iniyordum o yüzden. Farklı ayakkabı görünce..." duraksadı.
"Hırsız falan olsa ayakkabılarımı çıkarayım da öyle gireyim eve demez herhalde." dedim kaşlarım çatılırken.
Evime hırsız girdiğini düşünmediğini tabii ki anlayabiliyordum ama ağzından laf alabilmek için bu şekilde üzerine gitmem gerekiyordu anlaşılan. "Hırsız girdiğini düşündüğüm yok zaten Baran." derken sesi tuhaf bir biçimde sinirliydi ama ismimi söylerken sesi titremişti.
"Ee?" dedim bir elimi kapıya koyup tüm ağırlığımı elime vererek. "Ahlak bekçiliği yapmaya gelmemişsindir umarım." dediğimde surat ifadesinden böyle bir şey söylememi beklemediği belli oluyordu. Solumdaki Can'a, bir şey söylememesi için tehditkar bir bakış attım. "Yoo ne haddime." diyip yutkunduğunda adem elmasının belirgin bir şekilde hareket ettiğini görebiliyordum. "Ben kendim bitirdim bizi zaten." dediğinde ses tonunda rahatsız olduğum bir şeyler vardı. "Şimdi ağzımı açıp tek kelime etmeye hakkım yok farkındayım." derken bu sefer ses tonu daha kısıktı, neredeyse zor duyuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anons | DÜZENLENİYOR
Romance| Tamamlandı | Bir komiser ve komiser yardımcısının hikayesi. (BoyxBoy bir hikayedir.) #gaylove 1- 121020🏳️🌈 #loveislove 1-240121🏳️🌈 #bxb 2- 060521🏳️🌈