•Bölüm 20

20.5K 1.1K 422
                                    

Bu bölüm smut içerir. Dileyen bölümü ya da smut kısmına geldiğini anlayıp o kısmı atlayabilir. İyi okumalar.

-

"E yok artık! Sen ne dedin peki?" Esma şaşkınlıktan yarısını eline, diğer yarısını da yere döktüğü kahveyi temizlemesi için temizlikçi Fatma ablayı çağırırken Gamze'yle ekip odasında baş başaydık. "Ne diyebilirim ki, Kenan'ın her şeyden önce iş arkadaşım olduğunu ve böyle bir şey yapmamın yakışık almayacağını falan anlatmaya çalıştım işte."

"Fatma abla sana da zahmet verdim kusuruma bakma." dedi Esma yüzünde buruk bir tebessümle. "Ne zahmeti kuzum, işim bu benim."

Esma'nın bakışları aklına şimdi dank etmiş gibi bizi buldu birkaç saniye sonra. "Ee sonra ne oldu?" derken yanımdaki kırmızı deri sandalyeye yerleşti. "Kenan komisere gidip anlattın mı bunu?" birkaç saniye ne diyeceğimi bilemesem de "Evet söyledim. Bilmesi gerekir diye düşündüm." dedim gözlerimi yere dikerek.

Ablam yalan söylediğimde bunun gözlerimden anlaşıldığını söylerdi hep. Ben de karşımdaki kişinin bunu fark edip etmeyeceğini bilemesem de, yalan söylerken o kişinin gözlerine bakamıyordum uzun süre. Aslına bakılırsa bu yalan bile sayılmazdı. Sonuçta Kenan'ın bildiği doğruydu ama bilmesi gerektiğini düşündüğüm için gidip ona bunu söylememiştim. Derya'yla konuşurken o zaten yanımdaydı. Ama bu kızların bilmesi gereken bir detay değildi.

Kenan'la bazen evden aynı zamanda çıksak da, ufak da olsun şüphe çekmemek için arada sırada da farklı zamanlarda evden çıkıyorduk. Bu da o zamanlardan biriydi. Odaya Kenan'ın girmesiyle birlikte önce Esma'nın, daha sonra da bizim bakışlarımız Kenan'ı buldu.

Gamze boğazında gıcık varmış gibi birkaç kez öksürüp kahve makinesine doğru yürüdü. "Neyse sonra konuşuruz." kapıdan giren Kenan'ı yeni fark ediyormuş gibi "A, günaydın komiserim." diye ekledi gülümseyerek.

Esma başıyla Gamze'yi gösterip ufak bir kahkaha patlattı. "Bu da az değil he."

Birkaç dakika içerisinde Ozan, Bade abla ve Ertuğrul abi de gelmişti.

"Günaydın!" Mehmet'in coşkulu sesi üzerine odadaki tüm gözler ona döndü. Şu anda ekipteki neredeyse kimseyle arası iyi değildi ve özellikle de şu son zamanlarda hiçbirimizle zoraki durumlar dışında konuşmuyordu. Gamze ağzının içinde günaydın diye gevelerken Bade abla sıcak olduğunu düşündüğü bir gülümseme bahşedip günaydın dedi o tiz sesiyle.

"Kafasına saksı falan mı düşmüş bunun işe gelirken?" diyip dudak büktü Esma. "Boşver onu da bilgisayarın başına geç Rıfat başkomiser gelip seni bilgisayarın başında görmezse yine azar yiyeceksin uyarmadı deme sonra." huysuzca göz devirdi ama yavaşça da olsa kalktı kırmızı deri sandalyeden.

"Baran ister misin?" adımı Kenan'ın ağzından duymamla kafamı kaldırmam ve kalbimin deli gibi çarpması bir oldu. Kahve makinesinin yanında elindeki kağıt bardakla dikiliyordu Kenan. Kahve isteyip istemediğimi sorduğunu anlamamla şaşırdım ve de saçma bir utanç duygusu sardı bedenimi. Birkaç kişinin de şaşkınca ona baktığını fark ettiğimde tek şaşıranın ben olmadığını bariz şekilde görebiliyordum.

"Olur, teşekkür ederim." dudağını dişleyip elini ensesinine götürdüğünde istemsizce gülümsedim. Birden ağzından kaçan, beni düşünerek sorduğu soruyu sormadan önce odadakileri hesaba katmamıştı ve yaptığı ufak hatanın şu an farkına varıyordu.

"Kenan'ım bana da şekersiz bir kahve versene oradan sana zahmet." Ertuğrul abinin isteği üzerine bir şey demeden önce elindeki sütlü kahveyi bana uzattı. Daha sonra makinenin yanına dönüp birkaç düğmeye daha bastı ve beklemeye başladı.

Anons | DÜZENLENİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin